TÜRKİYE’M, BU KADAR DEĞERSİZ, ANCAK ETKİLİ ŞEYLERİ NASIL TAŞIYORSUN?..

“ Türkiye ve Dünya Evimiz, Üstünde Yaşayanlar Ailemiz, Farklılıklar Doğal Zenginliğimiz”.

Bu sözü tırnak içine aldığıma bakmayın. Yıllardır sözlerimle, yazılarımla demeçlerimle dillendirdiğim ve başka kimseden duymadığım, okumadığım bir söz.

Bazı yazılarımda okuduğunuz veya incelediğiniz bu söze, bu yazımda neden yer verdim?

Türkiye, 14 Mayıs 2023 tarihinde milletvekili ve Cumhurbaşkanı seçimlerine gitti. Cumhurbaşkanlığı seçimi, ilk turda sonuç alınamadığı için ikinci tura, 28 Mayıs 2023 tarihine kaldı.  

Mayıs ayındaki iki seçim öncesinde akıl almaz yalanlar, hakaretler, iftiralar, sahte videolar, sahte afişler, sahte pankartlar, uydurma haberler üretildi.

İnsanlık anlayışına aykırı, akıl ve vicdanlara sığması olanaksız, vahşi insan türünün ürettiği bu değersiz, ancak etkili şeyler, evet sadece şeyler dediklerim, en çok Cumhuriyet Halk Partisini (CHP) ve Cumhurbaşkanı adayı, o zamanki CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef aldı.

Hedefte, 6 siyasal parti; Cumhuriyet Halk Partisi, İYİ Parti, Deva Partisi, Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi tarafından oluşturulan “Millet İttifakı” da vardı.

Seçimlerin üzerinden yaklaşık 9 ay geçmesine karşın, değersiz, ancak etkili şeyleri üretenlere karşı, Cumhuriyet Halk Partisi başta olmak üzere hiçbir siyasal parti yargıya başvurmadı, kesinlikle suç olan bu “şeyleri” üretenlerden hukuk yollarını kullanarak hesap sormadı.

2023 yılı Aralık ayında Ankara’da düzenlenen bir toplantıda  CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka ve  Kadın Kolları Genel Sekreteri Mehtap Yücel ile karşılaştığımda durumu anımsattım.  Kadın hakları konusunda yaptığı uğraşları takdirle karşıladığım Aylin Nazlıkaka, konuyu Parti yönetimine götüreceğini söyledi.

Yasal bir ifade olduğu için “Kadın kolları” nitelemesini kullanıyorum. Aslında, kadın  kolları, gençlik kolları tanımlarını ayırımcı ve çağ dışı buluyorum. Nerede erkek kolları, yaşlı kolları diye sorsak alacağımız yanıt, ayırımcılığı sonlandıramaz, çoğaltır.

Beklemeye gelemeyecek kadar önem taşıyan önerime yenileri ekleniyor, sadece CHP’nin değil, bazı muhalefet partilerinin hedefi çoğalıyor, genişliyor.

Nasıl mı çoğalıyor, genişliyor hedefler?

Önümüzde 31 Mart 2024 yerel yönetim seçimleri var. Büyükşehir, il ve ilçe Belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, il genel meclisi üyeleri, muhtarlar ve ihtiyar heyetleri seçilecek. İhtiyar heyetleri tanımı yaşla ilgili değil, gönüllülük anlamında kanımca. Yasalarda “İhtiyar Heyeti” denilen tanımı kullanmıyorum, burada değinmemin nedeni var. Bu satırların yazarı, “İhtiyar Heyeti” değil, “Mahalle Yönetim veya Yürütme Kurulu”, “Köy Yönetim veya Yürütme Kurulu” denilmesinden yana. Gelecekte belki yasalarda bu değişiklik yapılabilir, yapılmalıdır.

İşte, 31 Mart 2024 seçimleri öncesi, Hükümeti oluşturan Adalet ve Kalkınma Partisi’nin tüm sözcüleri ve konuşmalarına tanık olduğum belediye başkan adayları, Hükümeti destekleyen Milliyetçi Hareket Partisi’nin ve diğer partilerin konuşmacıları, Cumhuriyet Halk Partisini, Genel Başkanları Özgür Özel’i ve belediye başkan adaylarını, inanılması olanaksız bir şekilde suçlamaya başladılar. Kanımca olağanüstü yalanlar, iftiralar ve hakaretler uçuşuyor. Seller, sular gibi akıyor.

Bir de CHP’de yetişmiş, başka bir parti kurmuş bir Genel Başkan, yurt dışında olan ve ülkemizde darbe yapmaya kalkışmakla suçlanan bir din insanının ve silahlı bir şiddet topluluğun adını kullanarak, CHP’yi, bunlara karşı mesafe koymaya çağırmaz mı!.. Acaba, neden yüzü kıpkırmızı, gergin ve şimşek çakan gözlerle konuştu?

Sanki CHP, bu kişi ve silahlı şiddet topluluğu ile yakınmış gibi bir suçlama. Belgesiz, değersiz, ancak etkili mi bilinmez. Bilinen şu. Görüşü ne olursa olsun, değil bir siyasetçiye, hiçbir insana yakışmayacak bir iftira, yalan. Üstelik, CHP gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna önderlik yapmış bir partinin üyelerine, oy verenlerine ve taraftarlarına hakaret anlamında ağır bir iftira.

31 Mart 2024 tarihi yaklaşırken giderek yoğunlaşacak olan sahtecilik, yalan, iftira ve hakaretlerden daha çok örnek verebilirim. Bir ünlü siyasetçi bir gün önce söylediği, çok eleştirilen  ve aynı anlama geldiği söylenen bir sözünü, bir gün sonra CHP belediye başkan adayları söylemiş gibi kürsüden eleştirmez mi?

Ne imiş, CHP belediye başkanları, seçmene “Bize oy vermezseniz sizlere hizmet yok” demiş. Şok…şok…şok… Bunu söylemeye gerek yok zaten. Oy verilmezse, o aday belediye başkanı seçilemez, seçilemeyince elbette yöresindeki insanlara belediyenin hizmetlerini götüremez.

Türkiye’m, bu kadar değersiz, ancak etkili şeyleri nasıl taşıyorsun? Etkili diyorum. En azından bizleri üzmesi ve utandırması açısından etkili oluyor, bu değersiz şeyler.

Birilerine hakaret eden, yalan ve iftira üreten, ağızlarından ağır şiddet sözcükleri çıkan bu insanları! bu topraklar, bu toprakların geçmişten gelen kültürleri! onların aileleri, çevreleri, açık veya gizli eğitim odakları! yetiştirdi.

Türkiye Evimiz diyorum, onlar, bu büyük evin başka bir bölümünde yetiştirildiler. Üstünde yaşayanlar ailemiz diyorum, ne yazık ki birçok büyük ailede olduğu gibi böylesine bireyler bizim büyük ailemizde, Türkiye Ailesinde de var.

Farklılıklar doğal zenginliğimiz diyorum. Bunlar doğal zenginliğimiz değil, doğal olmayan zayıf yanlarımız, “yazıklar olsun” diyebileceğimiz, Türkiye Ailesinin  talihsizlikleri.

Türkiye’m, çok üzen ve çok utandıran bu kadar değersiz şeyleri üretenlerin yanında, sevgi, dostluk ve barış içinde yaşanması için ter döken, emek veren, can katan, milyonlarca, gerçek anlamda Türkiye Ailesinin bireyleri, beyin gücü, yürek gücü var.

Ey Türkiye, ey umut, ey emek… Ey güzel insan, sen var oldukça…Bu değersiz şeyleri üretenler “iyi”leşecek, “iyi”leştirilecek…Şiddet bitecek… Sevgi, hoşgörü ve dostluk yeşerecek…Türkiye ve Dünya gerçek cennet, üstünde yaşayanlar melek olacak melek…