TÜRK SİYASİ TARİHİNDE İLK KEZ…

Cumhuriyet Halk Partisi ( CHP) 7'nci Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın şikayeti üzerine açılan hakaret davasında yaptı savunma aslında bir savunma değil, tarihe not düşen bir konuşmadır.

Türk Siyasi tarihinde ilk kez CHP’de eski bir Genel Başkan hakaret suçundan 2,5 yıldan 3,5 yıla kadar hapis ve TCK 53 kapsamında 'siyasi yasak' istendi.

Bu önemli olayın daha önce yaşanıp yaşanmadığını, siyasetin duayeni CHP Eski Genel Sekreter Yardımcısı Erol Tuncer’e sordum.

Erol Tuncer, böyle bir yargı olayının yaşanmadığını, ne İsmet İnönü’nün, ne Bülent Ecevit’in ne de daha sonra gelen, CHP Genel Başkanlarının görevleri sona erdikten sonra davalarla karşı karşıya gelmediklerini söyledi.

Tuncer, 1980 öncesinde sadece bir kez Bülent Ecevit’in seçim yasaklarını ihlal suçundan, yani seçim döneminde propaganda saatini bir iki saat geçtiğinden dolayı hakim önüne çıktığını hatırlattı.

Kılıçdaroğlu25 sayfalık savunmasında, işlediği suçlardan dolayı kendini savunmaya değil, işlenen suçları kayıtlara geçirmek ve tarihe not düşürmek için geldiğini söylerken, hiçbir pişmanlık duymadığını, hayatı boyunca alnının teriyle kazandığını, çocuklarını helal lokma ile büyüttüğünü belirtirken” Öncelikle ispatlarla sabit olan bu gerçekleri dile getirdiğim için hiçbir pişmanlığımın olmadığını söylemek isterim. Ne mutlu ki bana, mahkeme karşısına, ‘Rüşvet suçundan’ çıkmadım. Ne mutlu ki bana, ‘yetim hakkı yiyen zimmet suçlusu bir hırsız’ olarak karşınıza çıkmadım ve yine ne mutlu ki bana Sayın Yargıç, karşınıza ‘Vatana ihanetten’ de çıkmadım” diyordu.

Siyasetin Gandisi, Hak, Hukuk, Adaletin yürüyücüsü Kılıçdaroğlu İhaneti gördüğünü de itiraf ediyor. Hataları olduğunu, pişmanlıklar yaşadığını dile getiren Kılıçdaroğlu’nun İYİ Parti eski Genel Başkanı Meral Akşener’in ismini vermeden suçluyordu.

Kemal Kılıçdaroğlu şöyle diyordu :

"Devletimi ve milletimi sevmekten hiçbir zaman vazgeçmedim, vazgeçmeyeceğim. Hatalarım, pişmanlıklarım ve üzüntülerim yok mu? Tabii ki var. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, vasiyet olarak, 'Kılıçdaroğlu'nu aileme emanet ediyorum' diyen 'milliyetçi ve vatansever' diye bildiklerimiz işbirlikçi çıktı. Onlara inandığım için hata ettim. Evet hatalıyım. Bu kadar kötü olabileceklerini tahmin edemedim. Pişmanım, kurulan müesses nizamı ve ülkenin içine girdiği bu tehlikeyi daha iyi anlatamadım. Milletimizi ikna edemedim. Sahte videolar ile sahtekarlık yapanlarla daha çok mücadele edemedim .Bu devleti ve devletin asıl sahibi milleti, gelişen dünyanın gerisinde bırakanlarla mücadele etmeye kararlıyım. Herkes bilsin ki bu aziz millete tarih önünde son vazifemi yerine getireceğim. Bu benim namus borcum ve son yürüyüşümdür."

Kılıçdaroğlu’nun mahkemedeki savunması gerecekten tarihe not düşecek bir konuşma olmuş.

Öte yandan, Hürriyet Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, Kılıçdaroğlu’nun bir kahramanlık destanı yazmaya çalıştığını, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kılıçdaroğlu’nu affettiğini söyleyerek “Kendisine Dreyfus davasındaki gibi bir hava vermeye çalışıyor ama Cumhurbaşkanı Erdoğan,15 Temmuz darbe girişiminden sonra Kılıçdaroğlu dahil olmak üzere açtığı davaları geri çekti” diyor.

Abdülkadir Selvi tarihten örnekler verirken biraz araştırma yapsın.

“Dreyfus Davası” bir casusluk davasıdır. Kılıçdaroğlu casusluk mu yaptı ki, affedilsin….

Halbuki Sokrates’in meşhur savunmasında örnekler verseydi daha iyi olurdu 

Sokrates “Hayatta en önemli olan şey erdemli olmak, ahlaklı olmak ve dürüst olmaktır. Atinalılardan son bir dileğim vardır o da eğer çocukları doğru yoldan ayrılırsa ve erdemli olmazsa çocuklarını doğru yola sokmalarını isterim”