TÜRK EKONOMİSİ ÇOK PARALI BİR EKONOMİDİR

Türk ekonomisindeki gelişmeleri anlamak ve anlamlandırmak gerçekten de çok ama çok zordur. Bunun birkaç sebebi var ama en önemli iki sebebinden birincisi Tük ekonomisinin çok paralı bir ekonomi olması, aynı anda Türk Lirası, döviz ve altın ile her türlü ekonomik ve finansal işlemin yapılabilmesidir. İkinci sebep ise ekonomideki kayıt dışılığın çok ama çok yüksek olması, birçok ekonomik faaliyetin ekonomik gösterge ve istatistiklere yansımamasıdır.

Türk ekonomisindeki gelişmeleri anlamak ve anlamlandırmak gerçekten de çok ama çok zordur. Bunun birkaç sebebi var ama en önemli iki sebebinden birincisi Tük ekonomisinin çok paralı bir ekonomi olması, aynı anda Türk Lirası, döviz ve altın ile her türlü ekonomik ve finansal işlemin yapılabilmesidir. İkinci sebep ise ekonomideki kayıt dışılığın çok ama çok yüksek olması, birçok ekonomik faaliyetin ekonomik gösterge ve istatistiklere yansımamasıdır.

Çok paralılık üzerinde ayrı bir önemle durmamız gerekiyor sadece bankalardaki mevduatın çok önemli bir kısmının yabancı para ve altın cinsinden olmasından da bahsetmiyorum üstelik.

Hepiniz deneyimlemişsinizdir ama birkaç örnek vereyim; diyelim ki bir lokantaya gittiniz yemeğinizi afiyetle yediniz ve sıra hesap ödemeye geldi, garson hesabı getirince ona 100 dolar verseniz olmaz abi bu para bizde geçmez, Türk Lirası ver der mi?

Elbette demez gider güncel kurdan bozar, üstünü de Türk Lirası olarak getirir ve size teşekkür eder. Böyle bir durumda ortaya çıkabilecek tek sorun kasada 100 doları bozabilecek nakit olmamasıdır…

Diyelim ki bir daire alacaksınız müteahhide nakit 100 bin dolar ya da euro verseniz müteahhit almam git bana Türk Lirası getir der mi? Hiçbir şekilde demez, seve seve alır parayı kasaya koyar, tapuya varıp daireyi satar.

Üstelik daha sonra parayı bozdurmaz bile, oda sağa sola, malzemeciye taşerona borcunu gerekirse dövizle öder ve gene kimse hayır demez.

Altın da Türk ekonomisinde aynı şekilde işlem görür diyelim ki araba alacaksınız galeriye altın verdiğiniz zaman olmaz satmam der mi? Gene demez, çok çok nakde ihtiyacı varsa kuyumcuya gönderir bozdurur, nakde ihtiyacı yoksa kenarda dursun nasılsa değer kazanıyor der.

Kullandığım bu örnekler paranın alım satımda kullanımı ile verdiğim örneklerdi. Parayı hesap aracı olarak kullandığımızda da geçmişle bu günü kıyaslarken enflasyon karşısında değeri bu kadar hızlı ve radikal bir şekilde değişen Türk Lirası ile hesap yapmayız. Bir mal alıp satarken de onun döviz ve altın cinsinden karşılığını dikkate alırız, ben bunu şu kadar dolara almıştım ya da ben bunu aldığımda şu kadar cumhuriyet ediyordu şimdi bu kadar ediyor kardayım ya da zarardayım deriz değil mi?

Bu noktada kar realizasyonu yaparken de insanlar ve kurumlar artık Türk Lirasını baz almamaktadır. Herkes finansal işlemler sonunda kar zarar hesabı yaparken şu kadar dolarım vardı, şimdi bu kadar oldu kardayım ya da zarardayım demektedir. Dikkat ederseniz bu yüzden kur yükselişlerinden sonra döviz satanlar hiçbir zaman Türk Lirasında kalmamakta ve her kur düşüşünü yeni bir alım fırsatı olarak kullanmaktadırlar.

Türk Lirasının çok uzun bir zamandır tasarruf aracı olarak kullanılmadığı zaten bilinen bir gerçek. Biriktirdiği parası olanlar nakitte kalmak istiyorlarsa parasını döviz ve altında tutmakta nakde ihtiyaçları olacağını düşünmüyorlarsa gayrimenkule yatırmakta; arsa, bina, ev, dükkân almaktadırlar.

Buraya kadar yazdıklarım Türk ekonomisinin gerçekleri, sanırım bu gerçeklere itiraz edecek kimse de çıkmayacaktır.

Burada sormamız gereken ana soru, çözmemiz gereken ana problem ise böyle çok paralı ve kayıt dışılığın bu kadar yüksek olduğu bir ekonomiyi nasıl yönetebiliriz sorusudur.

Birçok başka ülkede uygulanan yol ve yöntemler yahut da çözüm önerileri Türk ekonomisi gibi ekonomilerde geçer akçe değildir.

Böyle bir ekonomiyi yönetmek buz tutmuş göl üzerinde araba sürmeye benzer, büyük ustalık gerektirir, her an kontrolü yitirebilirsin, daha da kötüsü gölü iyi bilmiyorsan buzun ince olduğu yerlere girer ve buz kırılınca dibi boylarsın…