TOPLUMSAL ACILAR TOPLUMUN BELLEĞİNE BİR HANÇER YARASI GİBİ SAPLANIYOR VE ASLA SİLİNMİYOR

Hangi acı vardır ki unutulmasın, hangi acı vardır ki yas tutulmasın…Acıya duyarlı insanların kaybedilenlere yüreği yansa...

Hangi acı vardır ki unutulmasın, hangi acı vardır ki yas tutulmasın…

Acıya duyarlı insanların kaybedilenlere yüreği yansa da yakınlarının daha derinden yanıyor. Yani, ateş düştüğü yeri yakıyor.

Bireysel acılarımızı eş, dost, akraba, komşu ve sevenlerimizle yaşıyoruz.

Toplumsal acılar toplumun belleğine bir hançer yarası gibi kazınıyor/saplanıyor ve asla silinmiyor. Bunun birinci nedeni, katliamın bireye değil topluma yönelik yapılmasından kaynaklı, ikinci nedeni ise bilerek/isteyerek bu acıların yaşatılması/yaşanmasıdır.

Öylesine çok katliam var ki takvim yaprakları kan kızılına boyandı. Bunlardan bazıları; 1977, 1 Mayıs/1978, Maraş/1980, Çorum/2 Temmuz 1993 Sivas Madımak/5 Temmuz 1993 Başbağlar/28 Aralık 2011, Roboski/11 Mayıs 2013 Reyhanlı/20 Temmuz 2015 Suruç/10 Ekim 2015, Ankara Gar Katliamları…

2 Temmuz, Madımak Katliamını toplumsal acı olarak değerlendirmek gerekir.

1 Temmuz günü, Dikmen’de bulunan 2 Temmuz Parkı’nda yapılan anma etkinliğinde; katliama dair konuşmalar, katliamda kaybettiğimiz şairlerin, yazarların ve sanatçıların geride bıraktıkları türkülerinden, şiirlerinden örnekler ve semah dönüldükten sonra, Sivas’ta yapılacak etkinlik için gece saat 23.00’te yola çıktık. 2 Temmuz günü, Madımak Katliamını yapanları bir kez daha lanetlemek için Sivas’taydık.

Sivas Alibaba Cemevi ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sivas Şubesi alanında (Bu iki kuruluş birbirine çok yakın) toplanıldı. Türkiye’nin dört bir yanından “kendi olanaklarıyla!” gelen binlerce insanın alkışları, haykırışları ve gözyaşları arasında, kortej halinde Madımak Oteli’nin bulunduğu yere sloganlar eşliğinde yürüdüler.

Madımak Otelinin önünde, katliama dair konuşmalar, ağıtlar ve semah dönülmesiyle katledilenler bir kez daha anıldı. Etkinliğin ardından dağılan insanlar, kendi olanaklarıyla, geldikleri yerlere döndüler.

30 yıldır yapılan etkinliklerde istenilen özellikle iki şey vardı. Birincisi, katliamı yapanlar, katliamda ihmali bulunanlar ve asıl örgütleyenler yargılansın, ikincisi ise Madımak “Utanç Müzesi” olsun. Otuz yıldır değişen iktidarlara ve yöneticilere rağmen herkes bu masum isteklere kulaklarını tıkadı. Daha da kötüsü, katliamla ilgisi olduğu saptanan kişiler değişik şekillerde “ödüllendirildiler!”

Aslında sorun İktidar/Hükumet sorunu değildi, sistem sorunuydu. Bu isteklerini ısrarla dile getirenlerin büyük çoğunluğu, bunun sistem sorunu olduğunu ya bilmiyorlardı ya da görmezden geliyorlardı. İktidar/Hükumet sorunu olsaydı bugüne kadar çoktan çözülürdü. Elbette bunların içinde duyarlı, çaba sarf eden insanlar da vardır ama belli ki güçleri yetmedi!..

Sivas Katliamı, Sivas’ın dışında da değişik etkinliklerle anıldı bunları biliyoruz. Ancak, Sivas’ta olmanın ağırlığı ve anlamı hem Madımakla ve bu şehirle yüz yüze gelmekti hem de Katledilenlerin aileleriyle yan yana olmak onlara omuz vermek güç vermekti.

Kaybettiklerimizin ailelerinin, yakınlarının yüzlerinde, çok derin yüreğe işleyen, insanım diyen herkesin göz göze gelmekten korktuğu/utandığı, otuz yıldan beri her gün yanmanın katran karası, duman izleri vardı. Belki de asıl yanan onlardı, çünkü yanan bir kez yanmıştı, geride kalanlar her an tekrar tekrar yanmaktaydı. Bu anlamda ailelerle yan yana olmanın anlamı farklıydı.

Duyarlı insanların kıt kanaat maddi olanaklarıyla yollara düştüğü, acısını otuzuncu kez Sivas’ta binlerce kez değişik platformlarda haykırdığı Sivas Madımak Katliamını bir kez daha lanetliyorum. SİVASIN IŞIĞI SÖNMEYECEK, UNUTMADIK UNUTTURMAYACAĞIZ, KATİLLERDEN HESAP SORACAĞIZ, unutMADIMAKlımda ve benzeri sloganların ötesine geçmenin gerekliliğine inancım, umudum ve hiçbir şekilde hiçbir acının asla yaşanmaması dileğimle…

Madımak Katliamını yüreğinde hisseden tüm canların acılarına ortak oluyorum.

  • SİVAS OTUZ ÜÇ CAN

    Gün gelir ki Sivas sen de yanarsın

    Ilgıt ılgıt can evinden kanarsın

    Yobaz masumlarda gücün sınarsın

    Kerbela’dan beri yandık yanarız

    Aynı yerden otuz üç kez kanarız

    Otuz üç kurşunuz Özalp’ta Van’da

    Nesimi yüzüldü acısı canda

    Kandil deryasıyız sonsuz ummanda

    Yol’umuzda asırlardır yanarız

    Aynı yerden otuz üç kez kanarız

    Suç sizde değildir bozuk soyunuz

    Sanmayın ki sizin gibi koyunuz

    Perdede türküyüz telde oyunuz

    Kırklar meydanında semah döneriz

    Aynı yerden otuz üç kez kanarız

    Bin kez küfrederim yakışır sana

    Yüzün kara yürü ulu divana

    Kadındır seni de doğuran ana

    Hikmet olur aşkla sevgi sunarız

    Aynı yerden otuz üç kez kanarız

  • SUSKUN isimli kitabımdan