TBMM YENİ YASAMA YILINA GİRERKEN…ŞİDDET VE UMUT KARŞI KARŞIYA…

Türkiye Büyük Millet Meclisi,  yaz tatilini tamamladı. Meclis, 1 Ekim 2022 Cumartesi günü 2022-2023 yasama dönemine giriyor.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, yaz tatilini tamamladı. Meclis, 1 Ekim 2022 Cumartesi günü 2022-2023 yasama dönemine giriyor.

Geçtiğimiz yasama döneminde, TBMM’nde, hepimizi üzen sözel, dil ve bedensel şiddet çeşitleri yaşandı. Sözel çok fazla oldu. Bedensel ise birbirlerinin üzerine yürüme, itişme, yüksek sesle hakaret etme, birkaç tane de elle vurma. Bunların hiçbiri insana yakışmaz. Milletin vekillerine ise hiç mi hiç yakışmadı.

Sonsöz Gazetesinde, “Dost Dili” köşesindeki yazılarımın bazılarında, üzülerek, biraz da utanarak bunlardan birkaç tane örnek verdim.

Topluma, farklı kişi ve kesimlere iyi örnek olması gereken parti sözcülerinin, yalan, iftira, hakaret ve tehdit dolu kelime veya cümleleri, yüksek sesle, üstelik kin ve nefreti çağrıştıran yüz ifadeleri ile kullanmaları, okuyan, izleyen veya dinleyen birçok insana şok etkisi yapabilir. Kesinlikle yapar, tümü bana şok etkisi yapıyor. Bazı yazılarımda, TBMM veya başka yerlerdeki kürsülerde, bazen de televizyon ekranlarında söylenenlerin, dil şiddeti örneklerinin beni çok korkuttuğunu, çocuklarımız, torunlarımız ve sonraki kuşaklar için endişelendirdiğini dile getiriyorum.

Şiddet içeren, hedefteki insanlara, onların taraftarlarına ve ailelerine şiddet etkisi yapan bu tür örnekler, aslında Türkiye’nin ulusal veya uluslararası alanlardaki saygınlığına da zarar veriyor.

Düşünebiliyor musunuz, TBMM çatısı altında şiddeti değil, sevgiyi, şefkati, hoşgörüyü, saygıyı, dostluğu üretmesi ve bu konuda örnek olması gereken milletin vekillerinin bazıları birbirlerine hakaret ediyor, birbirlerinin üzerine yürüyor, yumruk ve tekme atıyor. Kürsünün önü, birbirlerine zarar vermeye veya kavgaya engel olmaya çalışan erkek milletvekilleri ile kalabalıklaşıyor.

Ulusal veya başka ülkelerin televizyon kanallarında bunları izleyenler, ülkemiz, milletvekillerini seçen halkımız, demokrasimiz, ulusal birliğimiz, farklılıklar arasındaki iletişim denemeyecek bu olumsuz ilişkiler konusunda ne düşünürler acaba? Mutsuz mu olurlar, yoksa mutlu mu? Niçin mutsuz olsunlar, niçin üzülsünler, var mı böyle dostlar, böyle şiddet çeşitleri dost bırakır mı?

Sanıyorum, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kabul edilmeden, 2018 yılı öncesinde olabilir, bir seçim sonrası, TBMM’nin yine açılışı var. Halkların Demokratik Partisinin (HDP) bazı milletvekilleri, diğer partilerin milletvekillerinin yanına giderek tokalaşıyor. Yine yanılmıyorsam, HDP’nin o zamanki milletvekillerinden Sırrı Sakık, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin elini sıktı. Yüzlerdeki ifadeler çok hoştu, çok yakışmıştı ikisine de. Öylesine mutlu olmuştum ki, bu görüntülerden.

Bugün, bu görüntüler hemen hemen hiç yok. Öylesine mutsuzum ki, böyle örneklerin artık yaşanmamasından dolayı. Yarın, TBMM’nin açılışında, iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidarı destekleyen Milliyetçi Hareket Partisi ve Büyük Birlik Partisi ile muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Halkların Demokratik Partisi, İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Deva Partisi, Demokrat Parti ve Türkiye İşçi Partisi milletvekilleri arasında, farklı kardeşler olarak tokalaşma, kucaklaşma ve gülümseyerek selamlaşma yaşanır mı? Bireysel dostlukları olanlar elbette tokalaşacaklar, kucaklaşacaklar.

Yoksa dil şiddeti, soğuk bakışlarla göz şiddeti, gerginleşen yüzlerle yüz şiddeti, Tanrı korusun, el, ayak şiddeti yaşanır mı, yeni dönemin ilk açılış gününde veya sonrasında?

Hep hayal etmişimdir. Partileri adına ve bireysel olarak söz alan milletvekilleri, kürsüye çıkarken TBMM Genel Kurul Salonunda olanların tümü tarafından alkışlanıyor. Kürsüden inerken de yine alkış var. Kürsüye çıkan da, kürsüden inen de, Genel Kuruldaki milletin tüm vekillerine ve izleyici bölümündekilere el sallıyor, alkışlıyor, ellerini kalbinin üzerine koyarak ve gülümseyerek teşekkür ediyor.

Güzel rüyalar ve hayaller, gerçekleşemeseler bile her zaman mutluluk ve umut vericidir.

Dedim ya, benim algılarıma göre, yalan, iftira, hakaret ve tehdit anlamına gelen çok örnekler yaşadı uzak ve yakın dönemlerde TBMM kürsüleri.

Bir gün bu şiddet örnekleri tarihe karışır mı, biter mi, TBMM kürsülerinde? Halkımız, verdiği oyların sevgi, şefkat, hoşgörü, saygı, dostluk ve huzurda buluştuğunu görebilir mi, yaşayabilir mi, bu buluşmalardan onur duyabilir mi, böyle anlamlı buluşmaların milletvekillerine ve sandığa attığı oylara çok yakıştığını hissedebilir mi? “Bunlar benim hakkım, şiddet içeren sözler ve görüntüler değil” diyebilir mi?

TBMM çatısı altında, Genel Kurullarda veya komisyon toplantılarında, diğer milletvekillerine hakaret eden, tehdit yapan veya iftira atan bir milletvekili bulunduğu takdirde, o partinin üyeleri ve taraftarları, o milletvekilini uyarır mı?

Yanlış yapan ve şiddet etkisi yaratan davranışlarda bulunan milletvekili, kendisini destekleyen halkın, böylesine şiddetsiz tepkisinden etkilenir mi, davranışını değiştirir mi?

Şiddetsiz TBMM ve Türkiye gerçekleşebilir mi? Şu anda yaşayan bizler, Türkiye’nin cennete dönüştüğünü, TBMM’nin de, tüm siyasal partileri ve halkı olumlu etkileyen bu cennetin bir parçası olduğunu görebilir mi? Kendi insanımıza ve dünyaya müthiş bir örnek olabilir mi, şiddetsiz TBMM ve Türkiye.

Yarını ben de heyecanla ve umutla bekliyorum.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve parti genel başkanları, sözcüleri ve milletvekilleri, karşıtları için, şiddet etkisi yaratacak kelime ve cümleleri umarım kullanmazlar. Umarım, 1 Ekim 2022 tarihi, TBMM, Türkiye ve Dünya için gururlanacağımız mucize gibi bir sürecin başlangıcı olur.

Yüreğimdeki duygulara göre, şiddet ve şiddetin sonlanacağına ilişkin umutlarım karşı karşıya. Şiddet ve Umut… Bir şiirimde, “mutlulukla mutsuzluk kavga ediyor, mutluluk hep dayak yiyor” demiştim. Şiddet ve umut sakın kavga etmesinler, çünkü şiddet örgütlü, silahlı, sopalı, taşlı, palalı, yumruklu, tekmeli. İnsan dahil tüm canlıların yaşam kaynağı olan umut denen duygunun, şiddette kullanılan hiçbir organı, hiçbir aracı yok.

TBMM açılışında bulunamayacağım. Konuşmaları, yarın akşam farklı farklı televizyonlarda izleyeceğim, Pazar günü de farklı farklı gazetelerde okuyacağım. Bir aksilik olmazsa, gelecek haftaki yazımda konuşmaları değerlendireceğim ve Sonsöz Gazetesinin okurları, yöneticileri ve çalışanları ile paylaşacağım.

Dilerim, şiddet olarak tanımlanan hiçbir kelime dillendirilmemiş, umut canlılığını korumuş olur.

Ancak, dil veya beden şiddeti ve onu üretecekler bulunursa, şu iyi biline, bendeki umut asla yok olmaz, zayıflamaz.

Çünkü umut, elle tutulan bir değer olmasa da, hiçbir şiddet türü umudu yok edemedi, yok edemez. İnsanın tarihi içinde umut hiç yenilmemiş, hiç yok edilememiştir.

TBMM 2022-2023 dönemine girilirken, Şiddet ve Umut karşı karşıya. Bu umut öyle bir umut ki, şiddet hep karşısında olsa da asla tükenmeyecek, asla boyun eğmeyecektir.

Haydi TBMM, haydi milletvekilleri, haydi Hükümet üyeleri, haydi siyasal partilerin genel başkanları, üyeleri, taraftarları, önce Şiddetsiz TBMM, sonra Şiddetsiz Türkiye ve daha sonra da Şiddetsiz Dünya…Belki daha daha sonrası da var. Şiddetsiz Evren, Şiddetsiz gezegenler. Çok mu hızlı uçtuk uzaya. Uçtuk diyorum, çünkü yalnız değilim. Her zaman, insan veya hayvan, mutlaka dostlarım yanımda olmuştur. Ancak, çok kesin bir gerçek daha var.

Umut, her zaman benimle.