TANGO

Tango dansını izlemeyi kim sevmez ki, dans edemeyenler onu seyretmekten çok büyük keyif alırlar. Şairlerin onlara...

Tango dansını izlemeyi kim sevmez ki, dans edemeyenler onu seyretmekten çok büyük keyif alırlar. Şairlerin onlara şiir yazmak gibi ortak yazgıları vardır. Şal derler, zil derler, kimi hayata oley diye seslenir. Onun her figüründe, hayatın birçok rengini ve yaşamaya ait felsefe görülür. Adım atışlarında, dairesel hareketler, ayakucu hareketleriyle uysallığı, aynı zamanda yörünge boşluğunda kendi gibi birine rastlama ihtimalini, ellerin kırbaç şeklinde savrulması, hayata olan hırsı, yürüyüşlerindeki adımların kısa ve sert olması kararlılığı, bütün bunların manasını çözmek yaşamı çözmek olduğunu gösterir.

Kadın erkeğini tanır onu çeşitli davranışlarla sınarken, erkek kadını nasıl algıladığını, nasıl koruduğunu, aşk ve sevginin dilini nasıl ustaca kullandığı ortaya çıkar. Erkeğin diziyle dokunması, bacaklarını bacaklarına sarması, kollarını beline nasıl dokunduğuna bakmak sanki hayatın sırrını çözüyor hissi verir.

Tango dansını yapanlar göz göze gelmez, bunun yerine vücutları konuşur, kalp birlikteliği son safhadadır, burada beden dahi devreden çıkar, duygular sarmaş dolaştır. Estetiğin sertlikle bütünleştiği tek dans budur ve hayatın bütün sembollerini taşır. Kıvırmayan ama kıvrak, uçarı ama ayakları yere sağlam basan, tutkusu aşka dönüşmüş, gözükara, samimi en önemlisi muhabbetli sarılışları vardır.

Çiftler, birbirlerine ne sarmaş dolaş, ne ayrı, tam dozunda kişilikli yakınlaşma…

İstisnasız bunların hepsini bir dansın içine yerleştirmişler, çatık kaşlı ciddiyetin altında, nahif bir sevdanın sahiplenmesini göremeyen, Tango izlemiyor demektir. Hırs ve ihtiras öyle harmanlanıp öyle dozunda kullanılıyor ki, o an kendinizi görüyorsunuz ve işte tam benim gibi davranıyor diyorsunuz.…Sonuç mu; hayata Tango dansçıları gibi bakmak ve yürümek işi kolaylaştırmanın bir yoludur. Dansı seyrederken onların her hareketi ve yürüyüşleri adeta bir hayat yürüyüşüne dönüşüyor. İnişler çıkışlar, yumuşaklık, sertlik hepsi bu dansın içinde harmanlanmış vaziyettedir.

İnsan büyürken tıpkı Tango gibi olmalı, hırslı, azimli, sebatkâr, aşk ve sevda iç içe, ihtirası kıvrak, adımları seyredenlerin yüreğini hoplatacak kadar sert atılmalı.Ayakucuyla basmalı yere ama ökçenin sertliği hissedilmeli. Etek savrulurken estetik olunmalı, kıvırmadan zarifçe dönülmeli.

Hasılı hayatın içinde Tango yapar gibi yürünmeli, hedefe öyle varılmalı, neden böyle olmalı diyenlere cevap vermek yerine; bir tangocu edasıyla, kaşları çatık ama kararlı bakıp, ‘bu dans tutku ve umdun simgesi, hayatın zorlu kıvrımlarını nasıl aşacağını gösterir, bu dans bir yaşam provasıdır’ demeli.

Kırmadan, dökmeden ama kararlı…

Esen kalın efendim