Söyleşide, Gazeteci Tuğba Eroğlu'nun Gözyaşları

Yazarsam veya konuşursam, silahlı şiddet olaylarında, çatışmalarda, çetelerin adını asla kullanmam. Aslında birer çete veya yapı olan o kesimlere asla örgüt demem, diyenleri de, demokratik ve gerçek örgütlenmelere karşı çok büyük haksızlıklar yapanlar olarak algılarım, yorumlarım.

Örgüt; “silahsız, demokratik ve “iyilik” temelinde birlikte olunan tüzel kişiliklere denmelidir” görüşündeyim. Gazeteci meslektaşlarımızın haber ve yazılarında, siyasetçilerimizin  konuşmalarında yaptıkları çok etkili  yanlışları var. Karşılarındaki insanları, örgüt propagandası yapmakla suçluyorlar, ancak en büyük propagandayı kendileri yapıyorlar. Çünkü, karşılarındaki insanları örgüt propagandası yapmakla suçlarken, defalarca örgüt dediklerinin isimlerini söylüyorlar, bana göre işte en büyük propaganda, isimlerin tekrarlana tekrarlana topluma ezberletilmesi.

Onun için haber, yazı ve söyleşilerde, devlet veya başka bir yapının isimlerini söyleyenlerin yaptıkları propaganda olarak yorumlansa, aman Tanrım, gözaltı odalarında, bölümlerinde yer kalmaz. 16 Ekim 2023 Pazartesi, öğleden sonra, Ticari Hayat Gazetesi’nin muhabiri sevgili Tuğba Eroğlu ile söyleşi yapıyoruz. O bir gazeteci, bense Şiddetsiz Toplum Derneği Başkanı. Söyleşi, 19 Ekim 2023 tarihli Ticari Hayat Gazetesi’nin 1.sayfasında yayınlandı.

Konu, bir saldırı ve savaşan taraflar. Orta Doğu’nun bir bölgesinde, kan, gözyaşı, barut, bomba, ölen veya yaralanan anneler, kadınlar, kardeşler, babalar, çocuklar, sanatçılar, sanatseverler, başka ülkelerden de gelen insanlar, yıkılan binalar, altında yatan cansızlar, can çekişenler.

Utan ey dünya, varsa kalıntısı acının, utancın. Utanın, Birleşmiş Milletler Örgütü, Avrupa Birliği,  üçlü, beşli diğer uluslararası kuruluşlar, İslam İşbirliği Örgütü, Vatikan Cumhuriyeti, ülkelerdeki din ve inanç örgütleri, Diyanet ve benzerleri gibi, oralara, oradakilere silah üretenler, silah gönderenler, silah kaçıranlar, silah ticareti yapanlar, silah için para toplayanlar, binlerce, milyonlarca ahhh diyenlerin olduğu bir dünyada ohhh çekenler,… kafanızın, yüreğinizin, bedeninizin, damarlarınızın içinde utanmak, üzülmek, ayıplığı ve  vahşiliği hissetmek gibi duyguların küçük  parçaları  varsa.

Bu köşe, dost köşesi. Kan, gözyaşı, cinayet, kadına yönelik cinsel şiddet, kadın, erkek, çocuk, ileri yaşlı demeden yapılan eziyetler karşısında dost dili kelimelerine uygun olanlarını, hangi dilde, nerede bulup bu köşeye taşıyacağız.  Hangi kelimeleri yazıya, hangilerini içimize dökeceğiz.

Ey dünya, utan. Ey çatışmayı başlatan, ey çatışmaya katkı koyan, savunma diye vahşileşen, hastaneleri, evleri, aslında o yöreyi, aslında dünyamızı cehenneme çevirenler, çocukları, kadınları, canları katledenler, silah, para, insan gücü ve gıda desteği yapanlar, aslında siz, yakın ve uzak geleceğe kan davalarını, intikam duygularını, kin ve nefreti, daha sıcak ve daha kanlı cehennemin taşlarını taşıyorsunuz.

Birleşmiş Milletler Örgütü, Avrupa Birliği,  üçlü, beşli diğer uluslararası kuruluşlar, İslam İşbirliği Örgütü, Vatikan Cumhuriyeti, ülkelerdeki din ve inanç örgütleri, içinize dönün, inceleyin kendinizi, görün yanınızdaki, çok yakınızdaki silah üreticilerini, silah kaçakçılarını, silah satıcılarını, şiddet çetelerini eğitenleri, milyonların inandığı değerleri çiğneyenleri, yalanlarına, iftiralarına, uydurmalarına milyonların oluşturduğu kitleleri inandıranları, inandırmaya çalışanları.

Gazeteci arkadaşım sevgili Tuğba Eroğlu ve Ticari Hayat Gazetesi yönetimindeki arkadaşlarıma teşekkür ederek sürdürüyorum yazımı. Tuğba Eroğlu ile yaptığım söyleşiyi yaşantım boyunca hiç unutmayacağım. Çünkü, ilk kez, bir gazeteci meslektaşımın gözlerinden akan canlı gözyaşlarını gördüm. Gözyaşlarım ise dışa değil içe aktı söyleşide. Tuğba Eroğlu’nun gözlerinden akan yaşların yüzünden aşağı akışının fotoğrafını gözlerimle çektim, yine gözlerimle sanki renkli tablosunu yaptım. Bu fotoğrafın, bu tablonun yaşantım boyunca unutulması olanaksız. Yaşantımın sonrasında ne olur bilemem, ancak içime akan, Sevgili Tuğba Eroğlu’nun yanaklarından dökülen gözyaşlarının boşa gitmediğini sanıyorum. O gözyaşları, ülkemde  veya başka yerlerde, insana, hayvana ve doğaya yönelik olarak yaşanan insan şiddetinin, şiddet yangınlarının sönmesine, bir damla, bir soluk, bir buhar kadar olsa bile mutlaka ve mutlaka katkıda bulunacaktır.

Tatlı sulara, derelere, ırmaklara, göllere, denizlere, okyanuslara bakınız, ne görüyorsunuz. Suyu oluşturan maddelerin  kimyasal ifade şekillerini mi sadece? H,2 ve 0, tuz,… gibi? Milyarlarca yıldır dökülen insanların kanları, annelerin, kadınların, çaresizlerin gözyaşları, buhar olup uçtular mı? Hayır, işte o sularda o gözyaşları. Tuğba Eroğlu’nın hem içine, hem dışına, benim de içime akıttığım, gözlerimi de nemlendiren gözyaşları, boşa değil, önceki ve bugünkü annelerin, insanların, hayvan denen canlıların döktükleri gözyaşları boşa değil.

Ahlar, hıçkırıklar, çığlıklar ve haykırışlar da boşa değil. Sularda, toprakta, ağaçta, çimende, çiçekte, diğer yeşil canlılarda, belki de bedenlerimizde. Belki değil kesin. Belki sevgi, şefkat, dostluk, hoşgörü ve barış içinde yaşamanın tohumları    böyle ekiliyordur, belki çok daha uzun yılları alacak ekinlerin hasadı ve devamı. Çok pahalı, çok kanlı, çok acılı ve çok gözyaşılı da olsa, böyle algılıyorum, dökülenleri.

Gözleri ile değil, yüreği ile gören şair, psikolojik danışman ve rehber öğretmen  Şule Özcan’ın “Ağlama Anne” isimli şiir kitabında dile getirdikleri bir gün gerçekleşecek.  Şule Özcan’ın yaptıkları, ürettikleri ve yaşadıkları da şiddetsiz, silahsız, temiz, yeşil Türkiye ve Dünya, hatta uzay için üretilen gerçek cennetlerin temelini oluşturacak. Şule Özcan, anneler ağlamasın diyor, ancak ağlayan annelerin sayıları ve seslerinin etkileri giderek artıyor.

Tuğba Eroğlu’nun, diğer insanların, canlıların gözyaşları da boşa değil, ancak çok haksız ve çok pahalı. Boşa ağlamadık, boşa ağlamıyoruz, boşa ağlamayacağız. Ticari Hayat Gazetesi, 19 Ekim 2023 tarihli sayısında söyleşiye boşuna yer vermedi. Gazetenin her aşamasına katkıda bulunanları yüreklerinden öpüyorum. Sevgili Tuğba Eroğlu, gözyaşlarınızın karşısında saygı ve umutla eğiliyorum. Fotoğrafta, Şiddetsiz Toplum Derneği üyesi Meziyet Sağlık (solda) ve Tuğba Eroğlu’na (sağda) “Anneler ve Gözyaşları” kitabımı hediye ederken.