“SOYKIRIM VE ÖZGÜRLÜK ANITI” (2)

ABD, öyle bir devlet olarak kurulmuştur ki; nerede bir anafor, yenilecek ve içilecek mal ve hizmet varsa, oraya hücum ediyor ve o devletlerin yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürüyor. “Kitle imha silahı var” bahanesiyle Irak’ı işgal ettiğinde yıl 2002’idi. RTE, Irak’ı işgal edecek olan Amerikan askerlerinin Güney Doğu sınırımızdan giriş yapması ve Türkiye’nin de İngiltere gibi ABD işgal kuvvetlerine asker vermesi için TBMM’ne izin tezkeresi yazdı. Ama Allahtan AKP’nin aklı başında olan kimi milletvekillerinin oylarıyla bu tezkere reddedildi.

ABD, işgale yeltenemediği devletlerin de kullanılması için “stratejik ortaklık anlaşması” imzalayarak kendine bağımlı kılıyordu.
İşte 1800’lü yıllarda Fransızlarla da böyle bir dostluk geliştirmişlerdi. İşte “Özgürlük Anıtının” yapım parasının Osmanlı Hazinesinde karşılanmasına rağmen, Osmanlı parasını ödediği anıtına sahip çıkmayınca bakın neler olmuştu?

 Osmanlı Devleti mali gücünün yanı sıra denizcilikteki gücünün de artmasını sağlayacak olan Süveyş Kanalını yapıp, İngilizlerin Akdeniz ve Hindistan’daki egemenliğini de sona erdirmek istiyordu. Bu durumun farkında olan İngiltere, Sultan Abdülmecit Han’ı, projeyi reddetmesi için sürekli baskı altında tutuyordu.
Said Paşa, bu sebeple Sultan Abdülmecit’in tasdikini beklemedi. Said Paşa, Abdülmecit’ten tasdik gecikince projenin gerçekleşmesi için gerekli şirketin kurulmasını emretti. 30 Kasım’da Fransız mühendise gereken izni verdi. Fransız sermayesi ile kurulan şirketin hisse senetlerinin tamamı satılınca İngiltere, Osmanlı’ya baskılarını daha da artırdı.

Sultan Abdülmecit vefat ettiğinde proje hala onay bekliyordu. Süveyş Kanalı Projesi onaylanmasa da ağır aksak ilerlemeye devam ediyordu. İki sene sonra Said Paşa’da aniden vefat etti. İşler askıda kalmıştı. Said Paşa’nın yerine geçen İsmail Paşa ise İngiliz taraftarıydı. Ama bu kanalın Mısır için hayati önemini bildiği için işe dört elle sarıldı. Sultan Abdülmecit’in vefatı ile tahta geçen Sultan Abdülaziz, denizciliğe önem veren bir padişahtı. Başlamış olan projeye gerekli onayı hemen verdi. Bununla da kalmayıp, Mısır’ın kanal için yaptığı dış borçları devlet garantisi altına alarak, kanal şirketi hisselerine de bizzat kendisi oldukça yüklü paralar yatırdı.
Said Paşa ile kanalın Mühendisi Ferdinand de Lesseps arasında 1854’de yapılan anlaşma maddelerinin içinde yer alan bir madde vardı ki; bu madde şu anda “Amerika’da dikili duran Özgürlük Anıtı” ile ilgiliydi.


Süveyş Kanalı’nın Akdeniz’e açılan sahillerinde bulunan Port Said şehri limanına dikilecek olan dev bir kadın heykeli projesi de anlaşmada vardı. Bu heykel, hem Osmanlı’yı hem Mısır’ı temsil edecekti. Mısır’ı temsilen Firavunlar dönemi kıyafetlerini giymiş kadın Heykel’in başında; 7 iklimin padişahı olan Osmanlı Sultanı’nı temsil eden 7 kıta ve 7 denizi simgeleyen 7 sivri uçlu bir taç olacaktı. Heykel’in elinde bir meşale bulunacaktı. Abdülaziz Han, Heykel’in yüzünün batıya dönük olmasını istedi. Zira elindeki ışığı doğrudan batıya götürdüğünü, ışığın, uygarlığın doğudan yükselip batıyı aydınlattığını simgelemesini istiyordu. Parası bizzat Sultan Abdülaziz Han tarafından ödenen Heykel’in siparişi, Fransa’nın ünlü heykeltıraşlarından Frederic Augusta Bartholdi’ye verildi. Heykele Singer Dikiş makinelerinin kurucusu Isaac Singer’in dul eşi Isabelle Eugenie Boyer modellik etti. Frederic Bortholdi, Heykel’in bakır ve çelikten oluşan iskeletini, Paris’te Eiffel Kulesi’ni yapan Gustave Eiffel ile birlikte tamamladı. Heykel tamamlandı ama konulduğu yer Mısır olmadı. Nasrettin Hoca’nın demesine karşın “parayı veren düdüğü” çalamadı. (Devam edecek)