12.Ağustos 2021 Sonsöz gazedesinde perşembe günü ilk köşe yazımın
başlığını OPERA olarak atmışım.
Her hafta bir başlıkla köşe yazılarıma devam ettim.
O günden bugüne ülkemizde ve dünyada birçok olaya tanık olduk.
Kovit illeti,Depremler,yangınlar,doğumlar,ölümler, ülkenin gündemini oluşturdu.
Ülkemizde cumhurbaşkanlığı seçimini büyük bir heyecanla takip ettik.Değişen
tek şey deyişmeyen ülke yönetiminin kadrolarıydı.
İnsan annesini,babasını,cumhurbaşkanını seçemiyor.
İki yıl içinde perşembe günleri gazetedeki köşemde yazımı sizlere
sunmak,benim için her zaman büyük bir keyif oldu.Umarım daha nice köşe
yazılarımla siz değerli okuyucularımla olurum.
Beğenileriniz,eleştirileriniz,yazmam konusunda benim en büyük
motivasyonum oluyor.
Ankara Devlet Opera ve Balesinde koro sanatçısı olarak mesleki yaşantım
devam ederken,sanat severlere yeni opera ,bale,konserlerimizi sunmak
onların alkışları bizi mutlu etti,etmeye devam ediyor.
Yurt içinde altı operamızla festivallerde seyircimizle kucaklaşmak en büyük
sevincimiz oluyor.
En yakın tarih olarak Haziran 2023 ayında, İstanbul Opera ve bale festivalinde
Ankara opera ve Balesi olarak iki eserle festivalde yer aldık.
İstanbulda doğan,Fransız şairi Andre Chenier’in hayatının alnatıldığı “Andre
Chenier”operası ilk esermizdi.
İkinci eser ,Giuseppe Verdi tarafından yazılan AİDA operası.
AİDA operasını,İstanbul,Ankara operası sanatçılarıyla sanatseverlerle sunduk.
Biletleri günler öncesinde tükenen operanın muhteşem aryaları,korolu
bölümleri,bale gösterisi seyirciyi büyüledi.Saatlerce sahnede alkışlanmanın
keyfini yaşamak,biz sanatçılar için büyük bir onur oldu.
Bu arada sekiz günlük turnede, İstanbulu gezme imkanım oldu.Denizin
kokusu,martıların sesi,büyük adaya yerleşen arkadaşlarımın daveti üzerine
adada geçirdiğim iki gün harikaydı.
Eminönünde balık yemek,turşu suyu içmek bence en zengin menümüz oldu.
Kız kulesi gezisi.Salacak sahilinde tekneler sizi alıp Kız Kulesine götürüyor,tarihi
mekanda yarım saat kalıp sizi tekrar aldığı aynı noktaya bırakıyor.Eğer
Kültürbakalığı kartınız varsa ücretsiz kuleyi gezebiliyorsunuz.
Benim için bir diğer gezi,arkeoloji müzesini gezmek oldu.Göreceğiniz heykeller
sizi yüzyıllar ötesine taşıyor.Çok güzel dizayn edilmiş bir müze.Yolunuz düşerse
muhakkak gidip görün derim.
Topkapı sarayını ve Ayasofya’yı çok kuyruk olduğu için gezemedim malesef.
Özellikle kapalıçarşı içinde kendimi kaybettim,inanılmaz büyüklükte bir
yapı,turistlerin akın akın ziyaret ettiği çarşı,günün her saatinde kalabalık.
İstanbula şöyle bir tepeden bakayım dedim ve Galata kulesine gece saat onda
çıktım.İstanbul kanatlarımın altındaydı,her yer ışıl ışıl.
Konakladığımız otele Takismde olunca,istiklalde gezmek çok güzeldi.Dünyanın
her yerinden gelmiş olan turistlerin arasında,ülkemde kendimi yabancı
hissedeceğim hiç aklıma gelmemişti.
Toplu taşımada İstanbul gözlemlerime göre sınıfı geçmiş.
İstanbulun üstünde yaşayanlar kadar bir o kadarı da şehrin altında
yaşıyor.Metrolar,finikülerler,metrobüsler şehrin ulaşımını çözmüş durumda.
Her İstanbula gittiğimde dikkatimi çeken,insanlar sürekli koşuşturma içinde,çok az
insanın yüzünde bir gülümsemeye şahit oluyorum.İnsanlar,hayatın hızlı temposu
içinde birçok şeyin farkında olmadan yaşıyorlar sanki.
İstanbul turnesinde heybede kalanları bunlar oldu.
Dünya şehri istanbuldaki metro ağını görünce,
biz zavallı Ankaralılar,başkentliler olarak(,Dikimevi,Aşti,Törekent,Çayyolu) iki
metromuz var diye avunuyoruz!
BAYRAMINIZI EN İÇTEN DUYGULARIMLA KUTLUYORUM.,
NEREDE O ESKİ BAYRAMLAR DİYENLERE,
İŞTE ESKİ BAYRAM AMCALAR.