İbrahim Hacıosmanoğlu “Kral çıplak” dedi ve sadece içinde hakemlerin de yer aldığı bir skandalı değil, futbola sinmiş derin bir çürümenin kapağını ardına kadar açtı. Söz konusu olan yalnızca birkaç hatalı karar değil, milyonların ortak sevincini içten içe eriten, sistematik bir yozlaşmayı ayan beyan ortaya koydu.
Yapılan araştırma diyor ki: 571 aktif hakemin 371’inin bahis hesabı var; 152’si hala aktif olarak oynuyor.
Bir hakemin maç yönetirken cebinde o maçla ilgili bahis kuponu olduğunu hayal edin. O hakemin düdüğü adalet mi, yoksa bireysel çıkarlar için mi çalar?
Bu sorunun yanıtı, sahadaki tek bir maçtan çok daha fazlasını, güvenini, kulüplerin itibarını ve toplumun vicdanını yansıtır.
Peki, bir hakemin 18.227 kez bahis oynamış olması nasıl açıklanabilir? Bu, hakemliğin meslek olmaktan çıkıp bağımlılık ve çıkar döngüsüne dönüşmesinin açık bir göstergesi. Maçın adaletini sağlayacak kişi, sanal ortamda çıkar peşine düşüyorsa, oyun zaten ölüdür. Ve bu yalnızca bir ülke işi değil. Küresel futbol ekonomisi, bahis şirketleriyle iç içe geçmiş; sponsorluğun ötesinde bir bağımlılık yaratmış ve “Temiz futbol” söylemi nostaljiden ibaret kalmış olur.
Bu arada, sorun sadece hakemlerde değil pek tabi ki. Menajerinden yayıncısına, teknik direktöründen yönetimine kadar geniş bir sektör bu makinenin dişlilerini yağlıyor. Kulüpler, koltuklar, medya hepsi bu endüstrinin parçası; heyecan kisvesi altında kumar sektörünü meşrulaştırıyor. Ve sonuç? Her hafta milyonlarca insan kandırılıyor. Bunun ötesinde, bahis ekonomisi gençleri de hedefliyor: Topla oynamaktansa kupon doldurmaya teşvik eden bir kültür yayılıyor. Bu, sadece bir disiplin suçu değildir; futbolun vicdanına saplanmış paslı bir bıçaktır.
Çözüm basit ve de kaçınılmaz. Önce şeffaflık. Ardından hesap verebilirlik. Kurumlar kendi kapılarının önünü temizlemek istiyorsa, sadece hakemleri denetlemekle yetinmemeliler. Yayıncı sözleşmeleri, sponsorluk anlaşmaları, kulüp finansları, bahis şirketi ilişkileri... Tümü, hepsi masaya yatırılmalı. Ceza mekanizmaları caydırıcı olmalı. İzleme ve soruşturma bağımsız, sonuçlarıysa kamuoyuna açık olmalı.
Bahis futbol sevincine enjekte edilmiş bir zehir. Bugün hakemler, yarın futbolcular ve teknik adamlar. Bu çark böyle döndüğü sürece, hiçbir maçın sonucu güvenilmez olacak. O gün geldiğinde, skor tabelasındaki rakamlar ne olursa olsun, insanlığın onuru ‘sıfır’ı gösterecek.
Hacıosmanoğlu’nun açıklaması bir başlangıç. Şimdi ya bu paslı bıçağı kökünden sökeceğiz ya da çok uzak olmayan bir gelecekte hepimiz bu oyunun cesedine bakacağız. Futbolu geri almak istiyorsak, seferberlik ilan etmek zorundayız. Retorik değil, somut adımlar istiyoruz.
Kalın sağlıcakla…