Sokak Köpekleri Tartışmaları

Sokak köpekleri ile ilgili yasa tasarısı Meclis’te tartışmalara yol açtı. Konu sadece günümüzün konusu değil, Osmanlıdan günümüze devreden bir konu. Atatürk döneminde 1932 yılında baş gösteren, kuduz vakaları ile ilgili nasıl çözüm bulundu? Bu konuyla ilgili neler yapıldı? İtlaf o tarihte de gündeme geldi. Mecliste yapılan görüşmeler sonucunda tarihi kararlar alındı.
3 Haziran 1932 tarihli Resmi Gazete’ de yayınlanan genelgeye göre “sahipsiz ve maskesiz dolaşan köpeklerin itlaf edilmesi” kararlaştırıldı. Gerekçe kuduz riskiydi.

“Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâletinden: Köpeklere karşı ittihaz edilecek No 359 tedbirler hakkında Muhtelif vilâyetlerimiz dâhilinde kuduz şüpheli köpekler tarafından ısırılarak tedavi hanelere sevk edilen eşhas adedinin çoğalmakta olduğu anlaşılmıştır. Sık sık tekerrür eden ve hemen birçok mıntıkalarımızda eksik olmayan ısırık vakalarının bu suretle tevalisi; köpeklere karşı umumî bir mücadele yapılmasını istilzam edecek bir derecede ehemmiyet kesbeylemiş olduğundan keyfiyet hakkında bütün alâkadarların nazarı dikkatlerinin celbine lüzum hissedilmiştir. Muhtelif mıntıkalardan alınan malûmata göre tedavi hanelere sevk edilen eşhasın bir kısmı sahipsiz köpekler tarafından ısıtılmış olmakla beraber bu şahısların en mühim kısmını sahipli köpekler tarafından ısıalanlar teşkil etmektedir. Binaenaleyh yapılacak mücadelenin sahipli sahipsiz bütün köpeklere teşmili lâzım gelmektedir.

Yapılacak mücadelede şu esaslar takip edilecektir.

Sayfa: 1554 ( Resmî Gazete) 13 HAZİRAN 1932
1 — Sahipsiz olan bütün köpekler itlaf edilecektir.
2 — Şehir ve kasabalar dâhilinde beslenen sahipli köpekler; hiç bir suretle başıboş olarak mahalle aralarında, çarşı ve pazarda dolaştırılmayacaktır. Dolaştırmak isteyenler hayvanın ısırmasına mahal bırakmamak üzere ağız ve burnuna birer maske takmaya mecbur tutulacaklardır. Bu hususun şehir ve kasabalar dâhilinde belediyeler tarafından neşir ve ilânı ile şiddetli murakabe edilmesi ve muhalif hareket edenler hakkında belediyece ceza tatbik edilmesi icabeder.
3 — Maskesiz görülecek köpeklerin itlaf edileceği de halka tefhim edilecek ve bunu müteakip maskesiz dolaştığı görülen köpekler itlaf edilecektir.


4 — Köylerde bulunan sahipli köpekler gündüzleri bir mahalde bağlı olarak bulundurulacak ve ancak geceleri bekçilik işini görebilmeleri için serbest bırakılacaklardır. Bu mecburiyet koy ihtiyar heyeti vasıtasile bütün köylülere tamim edilecek ve mecburiyete riayet etmeyenlerin köpekleri itlaf edilecektir. Köpeklerin itlafında kullanılacak zehir masrafı şehir ve kasabalar belediyelerine aittir. Bununla beraber zaruret his edilecek olursa ve makamı vilâyetçe lüzum gösterilirse Vekâletimizce sari hastalıklar tahsisatından muavenette bulunulacaktır. Mahallince münasip görülen yerlerde başıboş köpeklerin kurşunla itlafı daha amelî olur. Tamim muhteviyatının dikkatle takıp ve tatbiki esbabının temini ve vilâyet dâhilinde bu hususta yapılan icraat hakkında Vekâlete peyderpey malûmat verilmesi ehemmiyetle rica olunur.”

Şeklindeydi. Bugün de sokak hayvanların hızlı üremesine ayak uyduramayan yönetimler yüzünden yaşanan sorunlar ve köpek sayısı hızlı bir şekilde artış göstermektedir.  Almanya’nın ünlü istatistik şirketi Statista’ya göre yeryüzünde 35.000 kişiye yakın insanın vahşi köpek saldırıları neticesinde öldüğü belirtilmiştir. Sadece köpekler mi? Sivrisinek, insan ve yılan daha da tehlikelidir. Köpek de bu saydıklarımızın arkasından gelen en ölümcül hayvanlardandır. Dünya’da milyonlarca insan köpek saldırısı neticesinde ısırılarak yaralanmaktadır.  Dünya Sağlık Örgütüne göre köpek sayısı insan sayısının %10’u kadardır. Bugün yeryüzünde bir milyara yakın sokakları mesken edinmiş köpek bulunmaktadır. Türkiye’de ise sahipsiz köpek sayısı 6-7 milyon arasındadır.   Her yıl ülkemizde 200 binden fazla insan başıboş köpekler tarafından ısırılmakta ve bunun neticesinde de her yıl 1-2 kuduz vakasına rastlanılmaktadır.

Sokak hayvanlarından insanlara geçen çok sayıda hastalık riski de bulunmaktadır.  Bizim çocukluğumuzda da sokakları köpeklerden temizlemek için devletin itlaf ekipleri köpeklerle kovalamaca oynar, hayvanları tüfeklerle vurarak gözlerimizin önünde onları itlaf ederdi. Bu bizim gözümüzün önünde yapıldığından çocuk yaştaki bizler için çok büyük travmaydı. Devletin o tarihteki politikası yakala ve öldür politikasıydı. Vahşice bir olaydı. O tarihte de çoluk çocuğun gözleri önünde katliam yapılması büyüklerimiz tarafından eleştiri konusuydu. Yanlıştı yapılmamalıydı. Bu eleştiriler ve hayvan hakları konusu netice vermiş olmalı ki sokak ortalarında köpek kovalamaca ve öldürme olayları daha sonraları görülmedi. Sokak hayvanları sorunu katliamlarla çözülebilmiş olsaydı yıllar önce bu sorun tamamen bitmiş olması gerekirdi. Demek ki katliamların sokaklarda yaşayan köpeklerin azalmasına veya yok olmasına hiçbir tesiri olmamıştır.