Şimdi de Afgan sorunu

Taliban’dan kaçıp sınırımızda yığılmış milyonlarca Afgan göçmen olduğu, bunların akın akın gelmeye devam ettiği, sınırı kaçak yollar ile geçerek Türkiye’ye girdiği bilinmektedir. Doğrusunu söylemek gerekirse bugün itibariyle küresel ölçekteki en büyük sorunlardan biri göçmen sorunudur.

Taliban’dan kaçıp sınırımızda yığılmış milyonlarca Afgan göçmen olduğu, bunların akın akın gelmeye devam ettiği, sınırı kaçak yollar ile geçerek Türkiye’ye girdiği bilinmektedir. Doğrusunu söylemek gerekirse bugün itibariyle küresel ölçekteki en büyük sorunlardan

biri göçmen sorunudur.

Yaşadıkları ülkeleri güvenlik ya da ekonomik gerekçeler ile terk edip yaşam koşullarının daha iyi güvenliğin daha yüksek olduğunu düşündükleri ülkelere göç etmeye çalışan insanların sayısı muazzam boyutlara ulaşmıştır. Bu kitlesel göçün yönü daima baskı, savaş, kaos, açlık ve yoksulluğun hüküm sürdüğü diktatoryal ülkelerden güvenlik, refah ve özgürlüklerin daha yüksek olduğu demokratik ülkelere doğrudur. Bu bölgede Türkiye hem göç alan ve hem de göç veren bir ülke konumundadır.

Orta Doğu, Afrika ve Asya’da bulunan yoksulluğun hüküm sürdüğü savaş ve baskı bölgelerinden kaçan bir çok göçmen, Türkiye’yi

Avrupa’ya gitmek için bir ara durak olarak görmektedir. Dahası Türk vatandaşları arasında da çok sayıda insan Avrupa, Amerika

ve benzeri gelişmiş refah devletlerine göç edebilmek için fırsat kollamakta ve özellikle de iyi yetişmiş nitelikli insan gücü bu fırsatı

neredeyse daima yakalamaktadır. Bugün itibariyle Afganistan, Irak, Suriye başta olmak üzere Asya ve Afrika’da savaş, terör ve kaos bölgelerinden kaçan milyonlarca insan Türkiye’ye yığılmıştır. Avrupa ve Amerika gibi zengin ve gelişmiş ülkeler Türkiye’yi

bir şekilde bariyer ya da depo olarak kullanmakta, bu göç dalgasının kendi coğrafyalarına intikalini engellemeye çalışmaktadırlar.

Bu yoğun göç, altından kalkılması son derecede zor ve çok ciddi insani dramlar, ekonomik, sosyal ve siyasi sorunlar yaratmaktadır.

İşin açığı sorunu yerinde çözmeden refah, demokrasi ve özgürlükleri kaos bölgelerine yaymadan bu göç dalgasının durmasını

ummak boşunadır. Çoluğu çocuğu ile soğuk ve karanlık denizlere açılmayı göze alarak, refahın ve özgürlüklerin

olduğu topraklara ulaşmaya çalışan insanları hangi sınır hangi ya da hangi önlem durdurulabilir?

Göç sorununun refah, güvenlik ve özgürlüklerin küresel ölçekteki dağılımında görülen dengesizlikler sonucunda ortaya çıktığı aşikardır. Dünyamızın bazı bölgelerinde insanlar diğer bölgelerine göre çok daha özgür, güvenli ve refah içinde bir hayat sürerken bu

dengesizliğin yarattığı göç baskısı durdurulamaz. Lakin göç baskısı ile karşı karşıya kalan ülkelerde bu göçlerin ülkelerindeki özgürlük, güvenlik ve refah seviyesini düşüreceği korkusunu taşımaktadırlar ve bu korku boş da değildir. Bir refah devleti yaratabilmek ve bu refahı koruyabilmek hiç de kolay değildir, bunun için yüksek nitelikli ve toplumsal kurallara saygılı, yasalara uyan insan dokusu gerekir. Göçmenler ise çoğu zaman kaçıp geldikleri ülkelerdeki toplumsal yapıyı, gelenek ve kuralları göç ettikleri ülkelerde de korumak istemektedirler.

Yabancı bir toplumda bu eski yapıya sarılma refleksi çok daha sert olmakta ve bu da göç alan toplumun yapısını tehdit etmektedir. Bu sefer göç alan toplumlarda son derecede radikal göçmen karşıtı siyasetler yükselmektedir. Türkiye’de son zamanlarda bu yoğun

göç dalgasından olumsuz yönde etkilenen ülkelerden biridir. Öncelikle ekonomik olarak çok ciddi bir yük altına girmiştir. İktidar mensupları bile bu göç dalgasının Türkiye’ye bugüne kadar ki maliyetinin 50-60 milyar dolar düzeyinde olduğunu söylemektedir, bu yük ne kadar daha taşınabilir? Bir çok bölgede, zaman zaman göçmenler ile yerliler arasında sorunlar baş göstermekte olaylar toplumsal boyut kazanmadan zor bela bastırılmaktadır. Kayıt dışı çalışan göçmen işçilerin yarattığı sorunlar ise başka bir boyuttur, bir tarafta işsizlik oranları yükselmekte ve diğer taraftan da kayıt dışı kaçak göçmen işçi çalıştıran işletmeler büyük bir haksız rekabet yaratmaktadır.

Suriyeliler çokça gündeme gelse de ülkemizde sorun sadece Suriyeli göçmenlerden kaynaklanmamaktadır! Türkiye’de kaç milyon Pakistanlı, Afgan, Afrikalı göçmen olduğunu hiç kimse bilmiyor. Sınırlarımızda kaç milyon potansiyel göçmenin beklediği de bilinmiyor üstelik. Göçmen sorunu küresel bir sorundur, hiçbir ülkenin bu sorun ile tek başına mücadele edebilmesi ve bu sorunu tek başına çözebilmesi de mümkün değildir. Birleşmiş Milletlerin bu konuda daha aktif olması, göçmen sorununu çözecek etkin politikalar ve ekonomik tedbirler ortaya koyması gerekir. Yoksa göç sorununun yaratmakta olduğu ve giderek artan ekonomik, toplumsal ve siyasi krizler ve bu sürecin bir şiddet sarmalına dönüşmesi önlenemeyecektir.