İnsanlar kalabalıklaştıkça, iletişim, demokrasi ve adalet alanlarında, yine insan soyu tarafından üretilen ağır sorunlar yaşandıkça, kendinizi, yakın çevrenizi özenle incelediğinizde göreceksiniz ki, kalabalıklar içinde aslında yalnızlık var. Hiçbir canlı tek başına, yalnız olmayı istemez, canlı cansız tüm varlıklar birlikte yaşamak için var oldular.
İnsan soyu, ömür boyu yaşadığı iletişim sorunlarını, örgütlü toplumun bir parçası haline gelerek azaltacağına veya çözeceğine, biri çok zararlı, diğeri, sağlıkla ilgili tehlikelerine karşın akıllıca kullanıldığında çok yararlı iki cansız (!) varlığa sığınıyor, onları arkadaş ve dost belliyor. Sigara ve cep telefonu cihazı.
Hep anımsarım, kapalı yerlerde sigara içmenin yasaklanmadığı, 2000 yılı başları veya birkaç yıl öncesi olsa gerek, alışveriş merkezlerinde, farklı günlerde, sigara içerken rastladığım ve hiç tanımadığım iki kadına yaptıklarının yanlış ve zararlı olduğunu söylediğimde ikisinden de sanki sözleşmişler veya bant kaydı yapılan belgesel gibi “Sigara benim en iyi dostum” yanıtını almıştım.
İki genç kadın ve en iyi dostları sigara!.. Üstelik kapalı ve kalabalık bir yerde içiyorlardı.
Ankara’nın, bazı sokak ve caddeleri, diğerlerine göre çok daha çöplük ve izmarit mezarlığı. Kızılay’da, Konur, Karanfil ve Olgunlar sokakları en belirgin örnekler. Kafelerde, birden fazla insan aynı masada oturuyorlar. Çoğunun elinde cep telefonu veya sigara. Bazen iki el de boş değil. Birinde sigara, diğerinde cep telefonu cihazı.
Cadde ve sokaklarda yürünmüyor dumandan, izmariti görmeden veya izmarite basmak zorunda kalmadan adım çok zor.
Kadın-erkek, arkadaş veya eşler, el eleler. Diğer ellerinde sigara. Sevgi, dostluk, birliktelik ve sigara.
Türkiye’nin aileleri, Milli Eğitim Bakanlığı, kamu veya özel okul yönetimleri, öğretmenleri, belediye yönetimleri ve çalışanları, Yüksek Öğretim Kurulu üye ve çalışanları, üniversiteliler, hiç mi sokağa çıkmazlar, taksi ve dolmuş duraklarına, okul, dershane ve iş yerlerinin önlerine, ağaçların diplerine, çiçeklere, çimlere, yeşil canlılara, açık spor, sanat ve sosyal alanlara, hiç mi bakmazlar? Bakıyorlarsa hangi duygular onları sarmalar, masalarına, sınıflarına, evlerine nasıl giderler, hiç mi rahatsız olmazlar? Ders aralarında okul önlerinde, sigara içen ve artanını kaldırıma, sokağa atan öğretmenleri, öğrencileri, velileri, iş yerlerinin önlerini kirleten iş verenler ve çalışanlar, araçlarından kente izmarit ve çöp saçan sürücüler, yolcular, suyu, toprağı ve havayı kirletenler, nasıl tanımlanmalı, nasıl yorumlanmalı?
İnanılması çok zor, cep telefonu iletişim için önemli, sigara? Nasıl arkadaş ve dost olabilir bu zararlı ve çirkin madde. Düşünebiliyor musunuz, yanındaki eşine ve çocuğuna değil, küçücük sigaraya sarılan anneleri, babaları görmek ne kadar can acıtıcı. O insanlar, verdikleri oylar, aldıkları kararlar ve yaptıkları ile belki de hepimizin kaderini, yazgısını etkiliyorlar.
Sabahın ilk ışıklarından başlayarak, gün ve geceler boyu sigara ve cep telefonunu dost sanarak hareket edenlerin çok çok olduğu ülkelerde, sağlık ve iletişimsizlik sorunları da çok çoktur.
Gördüğü yanlışlara çözüm üretmeye, yaşadığı güzellikleri yaygınlaştırmaya, paylaşmaya çalışan insanların önemli bir endişesi ortaya çıkıyor, çoğunlukla.
Acaba, bu veya şu konuda tek başıma mıyım, yalnız mıyım?
13 Ekim 2023 tarihli Sonsöz Gazetesi’nde, yazar arkadaşımız sevgili Gültekin Morova’nın “SİGARA” başlıklı yazısını görünce ve hemen birkaç kez okuyunca, yazının başlığı ve konunun öznesi insan soyunun ayıbı olmasına karşın, mutlu oldum, gurur duydum. Sevgili Gültekin Morova’nın yazısından birkaç alıntıyı sizlerle paylaşıyorum.
“Evveeet! Toplum tarafından en çok muzdarip olduğumuz adeta bizim için bir “tutku”, sorsan içeni de sevmiyor, içmeyeni de sevmiyor, ne acıdır ki tiryakilerin en fazla yalan söylediği sözdür “Bu son paketim, en yakın zamanda bırakacağım” derler, fakat aradan aylar geçer, yıllar geçer, o hala sigarayı bırakacak. Aslında söylediği yalana kendisi de inanmıyor, fakat ne yapsın mahcup oluyor, herkese iradem zayıf, yapamıyorum diyemiyor aslında.
Rahmetli dayım her gün iki paket sigara içen birisiydi. Bir gün rahatsızlanıyor ve hastaneye kaldırıyorlar. Doktor ciğerlerinin infilak edecek duruma geldiğini, acilen sigarayı bırakması gerektiğini söyler ve dayım korkuyla sigarayı bırakır. Bir gün Kırıkkale Devlet Hastanesine ziyarete gitmiştim, mutluluk içinde “ yeğenim sigarayı bıraktım” dedi. Tabiki ben gerçekleri biliyordum, dayım akciğer kanseri idi. Aslında dayım sigarayı değil, SİGARA dayımı bırakmıştı.
Sigaraya, alkole yapılan zamlar dahi bıraktıramıyor, adeta körüklüyor.
Eğitimsiz toplumlar her zaman yıkılmaya mahkumdur”.
Yaşantım boyunca hiç yalnız kalmadığıma ve yalnızlık duygusu yaşamadığıma inanıyorum. Öğrencilik, amatör ve profesyonel futbolculuk, Aydınlıkevler Spor Kulübünde ve Aydınlıkevler Lisesi’nde gönüllü futbol eğitimciliği, gazetecilik, halkla ilişkiler alanındaki kamu görevlerim, Türkiye Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu (1974-1995), Türkiye Gençlik Federasyonu (1997-2014), Şiddetsiz Toplum Derneği (2015-...), Çağdaş Gazeteciler Derneği, Yıldırım Beyazıt Lisesi Mezunları Derneği, doğduğum Apso köyünün (Rize, Pazar) Derneği…
İlk üç demokratik kitle örgütünün kurucu ve yıllarca süren başkanlık görevleri bana asla yalnızlığı yaşatmadı. Hakkari’de, Edirne’de, Antalya’da, Konya’da, Kilis’te, Adana’da, Samsun’da, Artvin’de olabilirim, ancak asla yalnız kalmam. Hepsi de dostluk düzeyinde çok sayıda arkadaşım var, çoğu sporda demokrasi ve çeşitli konularda gönüllü çalışan kahramanlar.
Cep telefonu iletişim kurmadaki eksiklerimi, öncelikle zamanla ilgili olanı tamamlar, sigara ise asla yanıma yaklaşamaz.
Dostlarım, insanlardır, hayvanlardır, doğadır. Sınırlı zamanını gereksiz konularda kullandığın takdirde cep telefonundan ve hiçbir zaman sigaradan asla dost olmaz. Hey canlar, dost dost diye sigaraya değil, insana, hayvana, doğadaki yeşil canlılara sarılın. Doğayı kirletme, yerlere izmarit ve çöp atma, temiz tut, sigarayı kendine veya başkasına tutma, yakma, kimse için satın alma, kimseye satın aldırma.
Uygun gördüğümde, konuşmalarımda ve yazılarımda çok söylerim, çok yazarım. Burada da yineleyeyim.
Sigara alan, sigara tutan ve sigara yakan dost değildir.
Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, büyükşehir, şehir ve ilçe belediye başkanlıkları, Türkiye Belediyeler Birliği, valilikler, kaymakamlıklar, Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu, Türkiye Odalar Birliği, Türkiye Barolar Birliği, Türk Tabipleri Birliği, sendikalar, odalar, barolar, demokratik kitle örgütleri, sigara dumanı değil, sevgi dolu yürekler, temiz ciğerler için, insanların suyumuzu, havamızı ve toprağımızı kirletilmemesi için, hepinizin yapması gerekenler, yapabilecekleriniz var.
Sigara asla dost olamaz. Siz, biz, sen, ben, o dost olabilir ancak, olmalıyız da. Sigaraya değil, insana, hayvana ve doğaya “Dostum” diyen insanlara selam olsun.