Şeytan aldı götürdü satamadan getirdi

Kült şiirinde 'Neler yapmadık şu vatan için! Kimimiz öldük; Kimimiz nutuk söyledik' der ORHAN VELİ KANIK... En büyük kültürel dolumumu yaptığım, yatılı Mektebim, Kadıköy Maarif Koleji'nde 'Öz Türkçe akımının' önde gelen temsilcilerindendim. 'Aklıma geleni' değil 'usuma vuranı' söylemeyi ' tercih etmek' yerine 'yeğlerdim'... O günlerde ‘Egzistansiyalizm’ demek daha havalıydı ama Öz Türkçeci de olduğumuz için ‘Varoluşçuluk’ diye tanımladık. Bu bağlamda her daim ‘ilham almış olduğum’ pardon ‘esinlendiğim’ Yüce Atatürk de zamanın ruhuna uygun olarak ‘Güneş Dil Teorisi’ kapsamında Öz Türkçeye çok merak sarmıştı.
,

Ama toplumun geniş kitlesi projeyi satın almayınca 'anlaşılmazlığa düşmemek için' vazgeçti. Augustinus ‘Üç zaman vardır; geçmiş şeylerin şimdiki zamanı, mevcut şeylerin şimdiki zamanı ve müstakbel şeylerin şimdiki zamanı’… Hani ‘İyi şeyler inandığında, daha iyi şeyler sabrettiğinde ve en iyi şeyler hiç vazgeçmediği de gelir’ derler ya .. Acaba Atamız vaz geçmese ya da biz ondan aldığımız bayrağı
taşımakta ısrar etsek bugünkü cehalet çukuruna düşmekten kurtulur muyduk? Atatürk’ün hemen hemen her Türk vatandaşının ezbere bildiği bir sözü vardır.

Okulların Atatürk büstlerinde, kitaplarda ve duvarlarda asılı olan “Türk; öğün, çalış, güven” sözü, içindeki “öğün” kelimesinin hatalı telaffuzundan dolayı sıkça yanlış anlaşılır. Atatürk, sözünün başındaki “Türk” kelimesiyle, Türkiye Cumhuriyeti halkına seslenmiş. Her vatandaşa bir bir ne yapması gerektiğini hatırlatan o kelimeleri sıralamıştı. En çok yanılgının yaşandığı söylem ise “öğün” kelimesi.
Zira akıllarda sürekli “övün” olarak canlanması, ancak yazılı çoğu yerde "öğün" ifadesinin geçmesi karmaşaya neden olmuş. “Türk; öğün, çalış, güven” sözü doğru, çünkü "öğün" o yıllarda bugünkü "övün"
anlamındaydı. Yanılgılara konu edilen ve öz Türkçe bir kelime olan “öğün” aslında “öğ” kelimesinden türetiliyor. Bu kelime ise “akıl - us” anlamına geliyor.

Kelimelere o dönemlerdeki kullanımıyla getirilen “-ün” eki ise “akıllan, aklını kullan” anlamı kazandırıyor.
Aslında "öğün" kelimesi için bu doğru olsa da Atatürk'ün sözünde geçen "öğün" kelimesi "övünmek" anlamında kullanılmıştır. Yani “Türk; öğün, çalış, güven” sözündeki “öğün” kelimesinin anlamı, “övün” kelimesiyle aynıdır. Öz Türkçe akımının yaygınlaşmamasının nedenleri için Yapay Zeka’da
benzeri açıklamaları yaptı: 1. Dil Zenginliğinin Azalması: Öz Türkçe akımı, dildeki yabancı kökenli kelimeleri çıkarmayı ve yerlerine saf Türkçe kelimeler koymayı amaçlıyordu. Bu, dilin zenginliğini ve ifade
gücünü azaltabilir, çünkü bazı yabancı kelimeler Türkçede çok yerleşmiş ve anlam açısından derinleşmişti.

2. Alışkanlıklar ve Kültürel Bağlantılar: İnsanlar, alıştıkları kelimeleri ve deyimleri kullanmaya devam ettiler. Yabancı kökenli kelimeler, özellikle eğitim, bilim ve teknoloji alanlarında, çok yerleşik hale gelmişti. 3.
Edebiyat ve Medya: Edebiyat ve medya dünyasında, yazarlar ve gazeteciler, okuyucuların daha aşina olduğu ve daha geniş bir kitleye hitap edebilecekleri kelimeleri kullanmayı tercih ettiler. Bu, Öz
Türkçe kelimelerin yayılmasını zorlaştırdı. 4. Dilin Evrenselliği: Diller, kültürel etkileşimlerin ve küreselleşmenin bir sonucu olarak sürekli değişir ve gelişir. Farklı dillerden alınan kelimeler, dilin
evrenselliğini ve etkileşimini artırır. Öz Türkçe akımı, bu doğal evrime karşı bir duruş sergilediği için yaygın kabul görmedi.5. Eğitim ve Uygulama Zorlukları: Eğitim sisteminde ve günlük hayatta Öz Türkçe
kelimelerin öğretilmesi ve benimsenmesi zaman aldı ve bu süreç oldukça zorlayıcı oldu. İnsanlar, alıştıkları dil yapılarını değiştirmekte zorlandılar. Bu nedenler, Öz Türkçe akımının yaygınlaşmamasında etkili olmuştur. Velhasıl SATAMADIK ÖZ TÜRKÇEMİZİ...