Semerkant: AB - Orta Asya Zirvesi

4 Nisan tarihinde Özbekistan'ın Semerkant kentinde Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in ev sahipliğini yaptığı AB liderleri ile Orta Asya'daki beş ülke arasında ilk zirve gerçekleşti. Taraflar ilişkilerin henüz tam potansiyeline ulaşmadığını belirtirken ortaklığın bir yolculuk olduğunu bir varis noktası olmadığını vurguladılar. Niyetler zirvenin ilişkilerde ortak basın açıklaması ile yeni bir boyutun başlangıcını işaret ettiğini belirtirken satır aralarında önem verilen prensipler gözden kaçmıyor.

Çok taraflı ve bölgesel iş birliğinde altı çizilen çeşitli temalarda barış, güvenlik ve demokrasi vurgusunda Ukrayna Savaşı, AB’de yükselen aşırı sağ siyasi eğilim, muhacirlere karşı sert tutum akla gelmekte. İş birliği yaparken Birleşmiş Milletle Şartı ve tüm devletlerin uluslararası alanda tanınan sınırları içinde bağımsızlık, egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı temel ilkeleri ise direk olarak Rusya'yı ilgilendirmekte. Halen hatırı sayılır etnik Rus nüfusuna sahip Rusya'nın komşusu Kazakistan için bu konunun önemi de haliyle küçümsenemez. Ukrayna Savaşı konusunda yaptırımların atlatılmasının önlenmesinin ikili ilişkilerde önemli bir husus olmaya devam ettiği vurgulanması bu durumun AB tarafından hiç hoş karşılanmadığı anlamına gelmekte.

Güvenlik tehditlerine gelince en on sıralarda Afghanistan vardı zira Orta Asya ve Avrupa'ya olası taşma riskleri bu kadar çok olan bölgede başka bir ülke yok. Özel olarak Afganistan'daki durumla ve genel olarak da bölgesel istikrarı sağlamak için birlikte çalışmaya karar verildi. Bölgedeki olumlu gelişmelere de yer verilmedi değil, barış ve refah açısından, geçen ay Kırgızistan ve Tacikistan arasındaki devlet sınırına ilişkin anlaşmanın imzalanmasının memnuniyeti dile getirildi.

Güvenlik zorlukları sadece Ukrayna ile sınırlı kalmadı. Her iki taraf da ortak güvenlik zorluklarını ele almaya ve bölgeler arasındaki yeni etkileşim olasılıklarını keşfetmeye hazır olduklarını ifade ederken yarım düzine konu başlığı paylaştılar: 1) siber güvenlik ve hibrit tehditler, 2) kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer tehditler, 3) radikalizasyonu ve terörizmi önleme ve bunlara karşı koymak, 4) sınır güvenliğini güçlendirme, 5) uyuşturucu kaçakçılığını ve insan kaçakçılığını önlemek 6) terörizm ve şiddet içeren aşırılıkla mücadele konusunda özel bir diyalog başlatma ve dezenformasyona karşı toplumsal dayanıklılık oluşturmak.

Coğrafya kaderdir der gibi artan küresel sıcaklıklar, aşırı hava gelişmeleri ve çevresel bozulma ile gezegeni korumanın bir seçenekten ziyade zorunluluk olduğu ve bu nedenle Paris Anlaşması'nın tam ve etkili bir şekilde uygulanmanın ortak eylemler gerektiğinin altı çizildi. Bu taahhüt doğrultusunda, iklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirliliğe karşı mücadelenin artırılacağı kabul edildi. Her iki taraf su kaynaklarını koruma ve verimli kullanma yönünde su-enerji iş birliğinde yenilikçi yaklaşımları uygulamaya devam etme konusunda ve Aral Denizi bölgesi ve havzasındaki durumu iyileştirmek için iş birliğini güçlendirme ve ortaklıklarını sürdürme konusunda anlaştılar. İklim eyleminin artık bir tercih değil ortak bir öncelik olduğu vurgulanırken geleceğin liderlerinin iklim dayanıklılığına, temiz enerjiye ve akıllı kaynak yönetimine yatırım yapanlar olacağı belirtildi.

Her iki taraf için de iktisadi ve ticari bağlar ve yatırımlar can alıcı meseleler. AB, Orta Asya'nın ikinci büyük ticaret ortağı: 2023'te dış ticaretin nerede ise dörtte biri ve bölgedeki yatırımların %40'ından fazlası AB'den kaynaklandığı için en büyük yatırımcı statüsünde. Başkan Trump'ın Ukrayna’dan kritik hammadde anlaşmasını adeta şantaj unsuru olarak kullandığı su zamanlarda piller ve yeşil hidrojen konusunun yansıra sürdürülebilir ulaşım, su yönetimi, enerji verimliliği ile alakalı iş birliğine de yer verildi.

Sürdürülebilir ulaşım bağlantısı açısından liderler ulaşım koridorlarının, lojistik, ağlar ve değer zincirleri kurmak için kilit öneme sahip olduğunu vurguladılar. Hazar ulaşım koridoru gibi kritik altyapı projeleri için de destek taahhüdü verildi. Bu projenin, Avrupa ve Asya'yı 15 gün veya daha kısa sürede birbirine bağlayan modern ve verimli bir ulaşım rotası kuracağı, bağlantıyı artıracağı, iş birliğini teşvik edeceği ve Orta Asya ülkeleri arasında ekonomik büyümeyi de destekleyeceğine vurgu yapıldı.

AB tüm dış politikasında temel unsur olarak gördüğü insan haklarını da bu zirveye taşıdı. Hukukun üstünlüğü ve ifade ve örgütlenme özgürlüğünün sağlanması, sivil toplum ve bağımsız medya için elverişli bir ortam, insan hakları savunucularının korunması ve kadın, çocuk ve işçi haklarına saygı gösterilmesinden bahsedilirken iki taraf sivil toplum forumunun diyalog ve toplumların dayanıklılığını ve refahını güçlendirmek için önemli bir platform olduğu konusunda hemfikir olduklarını açıkladı.

Zirveden sonra merak konusu elbette gelecekte ilişkilerin stratejik bir ortaklığa yükseleceği ile alakalı oldu. Bu sorunun cevabını elbette zamanın gösterecektir ama bu da hem bölgesel hem de küresel konjonktüre bağlı. Eğer Ukrayna Savaşı tüm tarafları asgari müşterekte buluşturabilecek ve husumeti azaltabilirse Orta Asya sadece enerji deposu olarak anılır. Ama savaş uzar ya da olumsuz sonuçlanırsa ve AB Rusya’ya karşı kendisini savunma refleksini güçlendirecekse Orta Asya devletlerinin Rus etki alanının dışında kalması önem arz edecektir. Kisa vadede de bu olasılık daha gerçekçi gözükmekte.