Türkiye, 14 Mayıs 2023 Pazar günü, 13. Cumhurbaşkanını ve 28. dönemin 600 milletvekilini seçmek için sandığa gitti. Seçime 24 parti katıldı.
Cumhurbaşkanlığı için 4 aday vardı. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Cumhur İttifakının adayı olarak seçime katıldı. Millet İttifakı’nın adayı ise Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oldu. Diğer iki aday ise Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce ve Ata İttifakının adayı Sinan Oğan.
Muharrem İnce, 11 Mayıs 2023 tarihinde adaylıktan çekildi.
Seçimlere katılım düzeyi yüksekti. Cumhurbaşkanlığı seçiminde 3 aday da yüzde 50’nin altında oy aldılar. Bu nedenle Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı. 28 Mayıs 2023 tarihinde yapılacak seçimlerde en çok oyu alan iki aday, Recep Tayyip Erdoğan ve Kemal Kılıçdaroğlu’dan biri, Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. Cumhurbaşkanı olacak.
Milletvekili seçimlerinde ise, kesin olmayan sonuçlara göre Cumhur İttifakı, TBMM’de 300’den fazla milletvekili çıkararak çoğunluğu elde etti. Millet İttifakının milletvekili sayısı ise 200’ü geçti.
Bu yazımda, Cumhurbaşkanı adaylarının ve siyasal partilerin aldıkları oylar ile milletvekili sayıları konusunda kesin sonuç açıklanmadığı için başka bilgi veremiyorum .
Ancak, şu yorumu yapabilirim.
Seçimlere çok ilgi duyanların ve bazı muhalefet partilerinin taraftarları, bu seçimde iktidar değişikliğini başaramadıkları takdirde ülkenin çok kötüye gideceği ve bir daha böyle bir fırsatı bulamayacakları anlamında konuşmalar yaptılar. Onlara göre son şans 14 Mayıs 2023 seçimleri idi.
Onlara bu görüşlerine katılmadığımı söyledim.
Dünya milyarlarca yıldır yaşıyor. Dünya, büyük şiddet çeşitlerini, milyonlarca canlının yitirildiği savaşları, afetleri, kıyımları, barış çabalarını gördü. Yıkılmadı. Çok ağır kayıplar verdi, ancak yıkılmadı. Bazı dinlerin inancında yer alan “kıyamet” kopmadı.
Dünya, çok sayıda diktatörlükleri de, demokrasi, cumhuriyet adını taşıyan, aslında ağır baskıların yaşandığı yönetimleri de gördü. Yeryüzünde diktatörlük diye nitelenen veya demokrasi adı taşımasına karşın aslında faşist olan yönetimler bugün bile önemsenecek sayıda.
Yazılarımda hep yinelerim. Vahşet ve vahşi, doğada değil, insanların yaşadıkları yerlerde ve insanların arasında görülmeli. Hayvanlara “vahşi” diyerek gerçek vahşilerin insanların arasında bulunduğu gerçeğini gizleyemeyiz.
Seçimlerin hiçbir sonucu, umudu yok etmemeli. Edemez zaten. Seçim sonuçları kesinleşince sanki seçimler bitiyor. Her zaman seçim olacak, her zaman farklı sonuçlar alınacak veya alınabilecek.
Eksiksiz iletişimin, eksiksiz örgütlenmenin, eksiksiz demokrasinin, eksiksiz adaletin ve eksiksiz güvenliğin, yaygın güvenirliliğin bulunmadığı toplumlarda, ülkelerde, sandığa atılan oylarla yapılan seçimlerin heyecan yaratması çok doğal. Oy verme gününden önceki ve sonuçların alınmasından sonraki süreci de katarsak, bu heyecanın, tek günle başlamadığı ve tek günle bitmediği kolayca anlaşılabilir. Heyecan güzel de, kaygı, korku neden yaşanır, neden yaşatılır. Türkiye’de kadınların, çocukların bugünlerinden, geleceklerinden neden endişe duyulur, hayret.
Türkiye’de de, iletişim, örgütlenme, demokrasi, adalet ve güvenlik konularında çok büyük eksiklikler bulunuyor. İnsanlar ve kurumlar arasındaki güven düzeyi çok düşük. İnançları ve siyasal görüşleri doğal zenginlik olarak algılayan insanların sayısına acaba “çoğunluk” diyebilir miyiz?
Acaba, siyasal partiler arasındaki ittifaklar, toplum, ülke ve dünya için yararlı etkiler yapıyor mu, yoksa silahsız veya silahlı cepheleşmeyi, toplumsal ötekileşmeyi mi hızlandırıyor?
14 Mayıs 2023 seçimlerinin öncesi, o gün ve sonrasının yazılması ve yorumlanması kanımca birkaç cilt yapıta ve görüntülü belgelere sığmayabilir.
Hiçbir seçim son şans olamaz, olmamalı. Elbette güzel yürekli insanlar, iyiliklerin, sevgi, dostluk ve adalet dolu, güvenli yaşantı biçimlerinin kendi dönemlerinde başarılmasını ister. Ben de isterim, şiddet olmasın, silahlı çatışmalar, savaşlar yaşanmasın, sevgi, dostluk, hoşgörü ve sonsuza kadar barış olsun. Ancak, 80 yılı tamamlayan ömür süreci içinde ülkemde ve dünyanın başka yörelerinde silahlı saldırılar, müdahaleler, işgaller, savaşlar, kıyımlar, idamlar, masumların hapishanelerde tutulması, ekleyebileceğim nice insan vahşetleri yaşandı. Buna karşılık, bugün, “insan soyu, ben göremeyeceğim, ancak, şiddeti mutlaka sonlandıracaktır” diyebiliyorum, yazabiliyorum. Bedenim eskidikçe, umudum tazeliğini koruyor, ne mutlu bana ve ne mutlu şiddeti sonlandıracak kuşaklara!
Türkiye’deki eğitim, gerçekten eğitim olsaydı, 14 Mayıs seçimleri öncesindeki süreçte koca koca insanlar, sandıklara sevgi ve dostluk içinde, gönül kardeşi olarak gidecek ortamları yaratırlardı, değil mi? Yalan söyleyen, iftira ve hakaret eden, hatta tehdit yapan parti sözcüleri bulunmazdı değil mi, eğitimimiz eğitim olsaydı?
“Seçimlerde hile yapıldı, sayılar yanlış girildi, oylar çalındı, oylar yok edildi, aslında şu aday daha fazla oy aldı, aslında şu aday yüzde 50’yi geçerek seçimi kazandı, binlerce sandığa itiraz edildi, bazı adaylar devletin olanaklarını ve gücünü kullanıyorlar, seçim kurullarına ve sandıklara atanan kişilere güvenilmez” söylemleri bu kadar yaygın olur muydu, eğitimimiz gerçekten eğitim olsaydı? İnsanlarımız, görüşlere ve tercihlere saygı duyan, adalete özen gösteren, birbirlerine güvenen yurttaşlar olarak yetiştirseydi, yalan, iftira, hakaret ve tehdit, 14 Mayıs 2023 seçimlerinde de yaşanır mıydı, yaşatılır mıydı?
Dünya ve Türkiye evimiz diyoruz ısrarla ve kararlılıkla. Vatanımız bu ülke, bu topraklar.
Seçimler, birilerimizde, belki de çok insanımızda, niçin kaygı, korku, umutsuzluk yaratsın? Niçin, bayram sevinci içinde yaşamayalım süreci? Sandıklara neden bayram alanına gider gibi gitmeyelim, sandık başındakiler bayramlaşır gibi niçin kucaklaşmasın? Oyları neden güven içinde saymayalım, tutanaklara doğruları neden yazmayalım, neden torbaları, belgeleri güven içinde teslim etmeyelim, neden sonuçların doğru kaydedilmediğinden ve doğru açıklanmadığından kuşku duyalım, hatta neden hata yapıldığını görelim?
Ne olursa olsun, hiçbir seçim, hiçbir fırsat, hiçbir sonuç, umutlu ve iyimser olmamızı engellememeli. Kötülük, kötü kişilik, iyilik ve iyi kişilikle dönüştürülecektir, inanıyorum.
28 Mayıs 2023 Pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, o gün ve sonrasında, iyi insana yakışır şekilde, bu topraklardan şiddeti uzaklaştıracak, sevgi ve dostluğu yaygınlaştıracak bir sürecin yaşanmasını dilerim.
Kaygı, korku, umutsuzluk değil, özgüven ve umut içinde, herkesin birbirlerinin tehlikesi değil güvencesi olduğu Türkiye ve Dünya için, haydi.