Türkiye gibi bir ülkede siyaset yapanlara çok büyük saygım var. Birden fazla dinsel inancın, her dinsel inancın içinde de farklılıkların bulunduğu bir ülke güzel Türkiye’m.
Birden fazla ırk, köken, dil, kültür barındırıyor, tarih boyu güzelliklerin yanında daha çok acıları yaşamış bu topraklar.
Böylesine tarihsel bir geçmişin üzerinde kurulmuş olan Türkiye Cumhuriyeti’nde, insanlığa onur katan örnekleri de yaşıyoruz, farklı siyasal görüşleri de. Bunların ürettiği sevgi, dostluk, hoşgörü ve ne yazık ki tarihteki yeri asla silinemeyecek şiddet çeşitleri, cinayetler, kıyımlar, ayırımcılıklar, ötekileştirmeler, ulusal ve uluslararası huzur ve barışı tehlikeye atan uygulamalar da bu toprakların, bu ülkenin gerçekleri.
Tatlı gerçekler, acı gerçekler. Nedeni de insan soyu. Acıyı değil tatlıyı üretecek de insan soyu. Türkiye’de bizler, yurttaşlar, insanlarımız. Sadece politikacılardan, siyasetçilerden beklemeden, kendimize güvenerek başaracağımız tatlı gerçekler.
Demokratik örgütlü, silahsız ve şiddetsiz, yüz yüze iletişim ve işbirliği içinde başarmalıyız tatlı gerçekleri. Tek adam, tek insan, şu lider, bu lider değil, beraberce, hep birlikte.
Hiçbir başarı tek insana özgü olamaz. Tek, sadece tektir. Başarı, tek ile değil, çok ile gelir, getirilir. Bu nedenle, 2023 Türkiye’sinde “Tek adam” nitelemesi yapanlara asla katılmıyorum. “Tek Adam” veya “Tek İnsan” yönetimleri, tarih boyu hiç olmamıştır, bundan sonra da olmayacaktır, olamayacaktır. Baskıcı yönetimlerde, kral, kraliçe, diktatör, başkan, cumhurbaşkanı olabilir, ancak asla tek adam, tek insan olamaz. Çok insan, çok örgüt, destekleyen çok devlet vardır. Çok da çıkarcılık vardır elbette.
İsimlerini yazmak istemediğim tarihin en kanlı yöneticileri bile asla yalnız, tek değillerdi. Yanlarında, elleri kanlı, vahşi çok’lar vardı.
Onlar bugün neredeler? Bugün aynıları olmasa bile yine benzerleri dünyamızda var. Az sayıdalar, ancak silahlılar, ekonomik olarak güçlüler. Karşılarındaki çok’lar, ne yazık ki örgütlü ve işletişim içinde olamadıkları, olmadıkları için az sayıdakilerin insanlık dışı baskılarına, şiddetsiz, silahsız, kan ve gözyaşı dökmeden engel olmayı başaramıyorlar.
Türkiye 14 Mayıs 2023 Pazar günü yeni bir seçime gidiyor. Partiler, milletvekili adaylarını, üyelerinin oyları ile değil, birkaç üst düzey yöneticinin kararı ile belirleyecekler. İnanılmaz bir demokrasi dışı davranış. Hiçbir partiye bu yöntemi yakıştıramıyorum. Bakanlar Kurulu üyeleri için “seçilmişler” değil “atanmışlar” diyenlerin tümü, milletin vekillerini atama ile belirliyor ve oy pusulalarındaki sıralamayı bir iki kişi, başvuru dosyalarındaki belgelere bakarak karara bağlıyor.
Yazımın girişinde siyasetçilere, politikacılara saygım olduğunu belirtmiştim. Bunların içinde, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı ve Millet İttifakının Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu da var. Gerçekten, CHP gibi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna can suyu olmuş bir siyasal partinin Genel Başkanı olmak o kadar kolay değil.
Burada bir görüşümü daha belirtmek istiyorum. Tek parti döneminin Cumhuriyet Halk Partisini, aslında bugünkü siyasal partilerin birçoğunun görüşlerinin yer aldığı o dönemin siyasal bir örgütü olarak algılamak gerekir diye düşünüyorum. Tek parti dönemindeki bazı uygulama ve sonuçlarını, bugünün CHP’si üzerinden eleştirmek, hatta bu eleştirileri, sözel veya yazılı şiddet düzeyine getirmek çok büyük bir haksızlık ve siyasal bir kabalıktır. Yapılan eleştirilerin doğru veya yanlış olduğunu söylemiyorum, “Bugünkü CHP o günkü CHP değil” demek isterken.
Bu yazımda, uzun zamandan beri düşündüğüm bir konuda, CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na seslenmek istiyorum. Saygım çok büyük diyerek.
Lütfen, m harfini değil, z harfini kullanın Sayın Kemal Kılıçdaroğlu. Konuşmalarınızda, yazılı veya sözlü açıklamalarınızda da m harfini çok az, z harfini çok çok kullanmalısınız.
İki örnek vermek isterim sadece. “Yapacağım” veya “edeceğim” değil, “yapacağız, edeceğiz “ demelisiniz. CHP Genel Başkanı olarak da, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı olarak da, m harfini değil, z harfini kullanmalısınız kelimenin veya cümlenin sonunda.
Bu görüşümü veya önerimi, birkaç CHP milletvekili ile de paylaştım. Bir ara, baktım z harfi de kullanılıyor. Ancak, m yine çok fazla.
Elbette her yiğidin bir yoğurt yiyişi var. Sevgili Kemal Kılıçdaroğlu’na, CHP Genel Başkanı, seçilirse Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak m değil z harfini kullanmasını öneriyorum.
Çünkü, m harfi olmadan olmaz, ancak m sadece bir parça. Elbette ben olacak, elbette m harfi de olacak. Çünkü, birey olmadan “Biz” olunamaz, biz kullanılamaz. “Birlikte başaracağım” denilebilir mi? Hayır. “Birlikte başaracağız” denilebilir, değil mi?
Size, halkımıza ve ülkemize başarılar dilerim. Bakınız burada m harfini kullandım. Ancak, bir dernek, bir demokratik kitle örgütün başkanı olarak, ancak “başarılar dileriz” demeliyim.
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, birçok siyasetçide bulunmayan hoşgörünüzün farkında olarak yineliyorum.
M harfini değil, z harfini kullanmalısınız.