SARININ HİKÂYESİ

Memlekette sokak köpeklerini şeytanlaştırmaya çalışan bir azgın azınlık var!

Bunlar sokak köpeklerini durduk yerde çocuklara, yaşlılara saldıran, ısıran parçalayan canavarlar olarak anlatıyor, oldukça da örgütlü hareket ettikleri için sesleri çok çıkıyor ve ne yazık ki bir miktar da olsa halkı etki altında bırakıyorlar.

Bende bu yazımda sizler ile sımsıcak bir sokak köpeği hikâyesi paylaşayım istedim, belki bu şekilde sokak köpeklerini canavarlaştıran ve hükümete katlettirmek isteyen o azgın azınlığı ve etkilediği kesimleri belki bir miktar vicdana getirebilir, oluşturmaya çalıştıkları “canavar sokak köpeği” algısını çökertebiliriz.

Geçtiğimiz sonbaharda, tatil sezonu kapanmak üzereyken ailecek Mersin’e yazlığa gittik, ailecek derken elbette aile bireylerimiz sadece insanlar değildi yanımızda bizim çocukların köpekleri de vardı. Oğlumun ve gelinimin köpeği mini minnacık bir Maltese Terrier, kızımın köpeği ise barınaktan alınmış oldukça iri bir sokak köpeği.

Sezon kapanmış, yazlıklarda pek kimse kalmamıştı ama bölgede yaklaşık on, on beş sokak köpeğinden oluşan kalabalık bir köpek sürüsü vardı. Geçmiş tatillerde orada tek tük köpek görsek bile böyle kalabalık bir sürü pek görmezdik. 

Sürüdeki alfa erkeğin, yani sürü liderinin genç ve oldukça iri, sarı beyaz renkleri olan bir sokak köpeği olduğu belliydi.

Bu köpek sakince yanımıza geldi etrafımızda dolaştı, bizim köpekler ile koklaştı, bizde onu sevdik, başını okşadık ve sonra çok ilginç bir şey gerçekleşti o köpek hem bizi ve hem de köpeklerimizi resmen koruması altına aldı. 

Aşağıda üç köpeği bir arada göreceğiniz resimdeki sokak köpeğine biz Sarı ismini taktık, tatil boyunca hiç yanı başımızdan ayrılmadı ve Sarı ile eşsiz keyifli bir dostluk hikâyesi yaşadık.

Sarı sürünün diğer üyelerinin dost bellediği bizim köpeklere yaklaşmasına izin vermediği gibi bütün bir tatil boyunca da yazlığın kapısında yatarak bizi korumayı da kendine vazife edindi.

Aşağıdaki resim Sarı’nın kapıdaki bekçilik halleri, gel de gülme…

Koca köpeğin keyfine, huzur ve rahatlığına bir bakın derim.

Sahile giderken Sarı tın tın yanımızda gelir, yanımızda yatar, kimseyi rahatsız etmeden bizim köpekler ile koşar, oynardı. Bizim minik Çiko ona sataşsa bile o efendiliğini bozmaz ve onu incitebilecek en ufak bir hareket dahi yapmazdı.

O tatilimize Sarı ile dostluğumuz damga vurdu, unutulmaz anılar biriktirdik ve elbette çok ama çok büyük bir keyif aldık. Tatil bitip Ankara’ya geri dönerken Sarı’nın arkamızdan mahzun melül bakışını ise hala unutamıyoruz…

Şimdi birileri Sarı gibi milyonlarca köpeği canavar olarak gösterip katletmeye niyetleniyor, buna izin vermek insanlığa ve vicdana sığar mı?

Bakın köpekler duygulu hayvanlardır, dostu, düşmanı ayırt eder, eğer siz köpeklere iyi ve sevecen davranırsanız onlar da size misli ile karşılık verirler.

Bunları bilen, böyle birçok olay yaşamış biri olarak ben insanlardaki köpek nefretini ve acımasızlığı anlamakta gerçekten de çok ama çok zorlanıyorum.