ŞALVAR DAVASI

Bilal Erdoğan: “Şu anda benim dıştan görünüşüm benim kültürüm değil. Bu sonuçta batıdan aldığımız kravat, Batıdan aldığımız ceket benim kültürüm değil. Kabul gören bu, buraya kaftanla çıksam altına da şalvar giysem falan isterim de yani çok da rahat, daha rahat şalvar giymek ama baktığımızda şalvar giysen yobazsın, gericisin bunu giydiğin zaman medenisin, modernsin. Bu ikilemden çıkamıyoruz buda üzerimizde 200 yıldır böyle.” Demiş.

Sümeyye Erdoğan ondan geri kalır mı oda bu giyim kuşam konusunda topa girmiş ve eşi Selçuk Bayraktar ile katıldığı bir TV programında kamusal alanda giyilen kıyafetlere ve modern giyim anlayışına eleştiriler yöneltmiş.

Sümeyya Erdoğan, günlük hayatta kullanılan tasarımların bireyin ihtiyaçlarını yansıtmadığını savunarak şu ifadeleri kullanmış: “Biz hayatımızın her alanında başkalarının zihin dünyalarının ürünü olan tasarımlarla kendi hayatımıza çözümler bulmaya çalışıyoruz. Kamusal alana çıkarken giydiğim kıyafetlerin birçoğu ne tesettür olarak ne de rahatlık olarak benim ihtiyaçlarıma cevap veriyor. Tam olarak beni yansıtmıyor.”

Özel hayatında daha rahat olduğunu belirten Erdoğan Bayraktar, şalvar için ise:

“Şalvar muhteşem bir tasarım. Bir gün kıymeti anlaşılacak diye düşünüyorum.”

demiş.

Erdoğan kardeşlerin şalvar düşkünlüğünü, bu noktadaki eleştiri ve davranışlarını anlamak hiçbir şekilde mümkün değildir.

Bak güzel kardeşlerim; memlekette kadın ya da erkekler için şalvar giymeyi yasaklayan bir kanun yok, şalvar giymeyi ayıplayan bir ahlak kuralı da bulunmuyor, canı çeken kendine yakıştıran dilediği yerde, dilediği gibi şalvar giyebilir kimsenin de diyecek bir şeyi olamaz.

Bunu yapmayıp bu konuda kültürümüze aykırı diye eleştiri getirmek safsatadan başka bir şey değildir.

Öncelikle şunu söyleyeyim; doğru giyim kuşam bir kültürdür amma ve lakin sadece kültür de değildir!

Giyim kuşam tarzı, kullanılan simge ve semboller aslında kişinin topluma verdiği sınıfsal, siyasi, dini ve ekonomik mesajları taşıyan bir iletişim aracıdır da.

Tam da bu yüzden Erdoğan kardeşler gibi savundukları siyasi politikaları aidiyetler üzerine inşa etmiş kişiler için giyim kuşam tarzı çok ama çok önemlidir.

Peki, ceket pantolon kültürümüze aykırı bir giyim kuşam tarzı mıdır?

Bir kere öncelikle şunu söyleyeyim ceket pantolon kültürü bizim batıdan aldığımız bir giyim kuşam kültürü değildir!

Batı kültürünün kurucusu olan Roma, Grek ve Kelt gibi kültürler esas olarak etek kültürüdür!

Sadece batı değil Mısır, Arap, Bizans ve Anadolu kültürleri de hep etek kültürüdür.

Pantolon ve yırtmaçlı ceket kültürü ise uçsuz bucaksız bozkırlarda ata daha rahat binebilmek için kuzeyli atların efendileri olarak adlandırılan Türkler tarafından icat edilmiştir. Bu giyim kuşam tarzı at üstünde yaşamak ve savaşmak için son derecede uygundur.

Batı kültürü bu yırtmaçlı ceket pantolon giyim kuşam tarzının fayda ve pratikliğini görünce Türklerden almıştır. Şalvar da aslında oldukça geniş kesim bir pantolondan başka bir şey değildir.

Diğer yandan batı tarzı olarak bilinen modern ceket pantolon kravat tarzı da Feodal dönemden kalma simge ve semboller ile dolu cicili bicili, nakışlı dantelli, alacalı bulacalı asillerin giyim kuşam tarzına sınıfsal bir itiraz olarak ortaya çıkmıştır.

Bugün orta çağ asillerinin renkli alacalı bulacalı dantelli kıyafetlerini giyen biri sokağa çıkıp dolaşmaya kalksa herkes tarafında palyaço sanılır değil mi? Oysa orta çağda bu kıyafetler iktidar ve itibar sembolüydü.

Kılık kıyafet sadece kültürü değil sınıfsal aidiyeti de temsil eder. Özellikle sınıfsal geçişkenliğin çok kısıtlı olduğu feodal sistemlerde giyim kuşam kişilerin sınıfsal aidiyetleri ile ilgili bir çok simge ve sembol taşırdı. Örneğin kral ve kraliçelerin taçları ya da padişahların kavuğu sadece onların kullanabileceği giyim kuşam aksesuarlarıydı sıradan birinin bunları kullanmaya kalkması bile düşünülemezdi.

Her neyse konuyu dağıtmayayım, bugün severek kullandığımız ceket ve pantolonlar Türk Kültürünün dünya uygarlığına kazandırdığı nesnelerdir yani bizim için tam anlamı ile yerli ve millidir. Bunu eleştirerek aidiyetler üzerinden politika yapmaya kalkmak ise giyim kuşam tarihini bilmemekten kaynaklanan bir sığlıktır.

Haa birde bugün hemen hemen herkesin severek kullandığı Blue jean olarak bilinen bir pantolon modeli var ona da bir bakalım:

Bir çok önemli Türk tarihçi ve yazarlara göre, blue jean'ın kökeni Osmanlı Dönemi Anadolu'suna uzanır. 15. yüzyılda Anadolu, dünyanın önde gelen tekstil üretim merkezlerinden biriydi; özellikle pamuklu kumaşlar (kirbas gibi kaba türler) Kastamonu, Amasya, Tokat, Çorum, Burdur, Isparta, Konya, Karaman, Kayseri, Tire, Bergama, Denizli, Menemen, Akhisar ve Nazilli gibi şehirlerde üretilirdi.

Bu kumaşlar, çivit boyası ile boyanarak mavi renge kavuşturulur ve işçiler için dayanıklı giysiler yapılırdı. İzmir üzerinden Avrupa'ya (özellikle Marsilya'ya) ihraç edilen beyaz ve mavi kaba pamuklular, oradan İspanya'ya ve Amerika'daki plantasyonlara ulaştı; köleler için dayanıklı ve ucuz giysi olarak kullanıldı.

Çivit boyası, mavi renk veren organik bir bileşik olup, tarih boyunca doğal kaynaklardan özellikle çivit otu (Indigofera tinctoria veya Isatis tinctoria) gibi bitkilerden elde edilmiştir. Anadolu'da çivit ya da indigo kullanımı, Bronz Çağı'na kadar uzanır ve tekstil ticaretinin çok önemli bir parçası olmuştur. Çivit otu (Isatis tinctoria), Anadolu'da yetişen bir bitki olup, fermantasyon yoluyla indigotin elde edilerek küp boyama yöntemiyle mavi renk üretilirdi. Ekonomik olarak, indigo üretimi Osmanlı ekonomisini desteklemiş; çivit otu tarımı ve boya ihracatı, özellikle Akdeniz ticaretinde rol oynamıştır. İndigo, Anadolu'da Bronz Çağı'ndan Osmanlı'ya uzanan bir miras olup, tekstil ticaretini ve kültürel sembolizmi şekillendirmiştir.

1873'te Levi Strauss'un kullandığı kumaş, bu Anadolu menşeli pamukluların daha sıkı dokunmuş haliydi ve böylece blue jean doğdu. Bu iddia, Osmanlı Marsilya Ticaret Odası arşivlerine (Paul Masson'un kayıtları) dayanır; örneğin 18. yüzyıl başlarında İzmir'den Marsilya'ya 3 milyon Fransız livresi değerinde ihracat yapıldığı belirtilir.

Yani Erdoğan kardeşler ister dar kesim olsun ise şalvar kesimi bir Blue Jean giydiğinde tam manası ile yerli ve milli kültürümüze uyum sağlamış olurlar...