Bir Öğretmenin Işığında: Yaşamın Rolünü Oynamak
Geçtiğimiz hafta, derneğimizde Asamble heyecanı yaşadık. Birbirinden değerli konuşmalar dinledik. Ama içlerinden biri vardı ki, salondaki çoğu kişinin gözyaşını tutamadığı, kalplere dokunan bir sunumdu: İhsan Kartoğlu Öğretmen.
İhsan Öğretmen, Kars’ın uzak bir köyüne atanmış. Göreve gelir gelmez bakımsız sınıfları onarmış, duvarlara renk katmış, öğrencilerini hayata katmış.
Hiç sinemaya gitmemiş çocukları Kars merkeze götürmüş. Doğum günlerinde onları şehir merkezine taşımış, kutlamalar yapmış.
Bir videoda küçük bir ses şöyle diyordu:
“Bisikletimiz olsa ne güzel olur…”
Bu cümle derneğimizden bir dostun kalbine dokundu ve tüm çocuklara bisikletler gönderildi. O karedeki mutluluk, yeşillikler içinde, akarsu kenarında bisikletleriyle duran çocuklar… Avrupa’nın modern bir köşesi değil, Kars’ın bir köyüydü.
“Her Şey Bir Öğretmeni Sevmekle Başlar” kitabını imzalarken tanıştım İhsan Öğretmenle. O bir hayal taşıyıcısıydı; elleriyle umut inşa eden bir yürek.
Gerçekliğe Dokunmak: Mağaranın Dışına Çıkabilmek
İhsan Öğretmen’in hikâyesi bana Platon’un mağara alegorisini hatırlattı.
Gölgeleri gerçek sananların dünyasından, ışığa yürüyenleri anlatır o metafor.
İhsan Öğretmen, ışığı görenlerden biri olabilir mi?
Eşim zaman zaman “Bu dünya bir simülasyon gibi” der. Bu söylemin ardından hep Jim Carrey’in oynadığı o kült filmi hatırlarım: Truman Show.
Gerçekliğin, sadece “fark edenler” için bir anlam taşıdığı o dünya…
Ama biz bırakın zamanın suni fenomenlerini; iz bırakmak isteyen yüreklerle devam edelim.
Sadece Varlıkla Değil, Varlığın Değeriyledir Anlam
Hayatın bize sunduğu imkânlar, sadece tüketmek için değil, paylaşmak için var.
Kendi kulübümüz, Hatay’ın Samandağı ilçesinde bulunan Mızraklı Köyü’ne bir “Bilim ve Zeka Sınıfı” kurdu. Bu sınıfın kurulması için düzenlediğimiz “Sihirli Kış Pazarı” etkinliğinde, üyelerimiz hayat içerisindeki statülerini askıya alarak, mutfakta çalıştı, ürün sattı, çocukların yarınları için gönülden emek verdi.
Bugün birçok iş insanı bağışlar yapıyor. Ramazan ayında üyesi olduğum TÜSİAV derneği, Ankara’nın farklı noktalarında iftar çadırları kurdu. O sofralara katkı sunanlar da yine bizlerdik.
Yardımın nasıl yapıldığı değil; “niyetin” ne kadar insani olduğu önemli.
İş dünyasında herkesin koşturduğu, takvimlerin boş gün buldurmadığı bu düzende, iç huzuru en çok sağlayan şey, başka bir insanın ruhuna dokunmaktır.
Yüksek tempoda çalışmak önemli; ama yaşamak sadece çalışmaktan ibaret değil.
Hayalleri Gökyüzüne Bırakmak
Bu hafta, derneğimizin “Balon Perileri” projesi kapsamında Gölbaşı’ndaki Hakan Ülker İlkokulu ve Ortaokulu’nda umut dolu bir gün yaşandı.
Çocuklara hediyeler verildi, birlikte oyunlar oynandı ve ardından hayal kokan gökyüzüne onlarca balon bırakıldı.
Bir çocuğun yüzündeki gülümseme, dünyadaki en sessiz iyilik nidalarıdır bazen.
Ve biz o gün, o sessizliği gökyüzüne yazdık.
Yaşamın Rolü
İhsan Öğretmen, ona biçilen rolü değil; kendisinin inşa ettiği rolü yaşıyor.
Bunun adı sahicilik.
Bunun adı vicdan.
Ve belki de, geleceğin en büyük yatırımı: İyi insan olmak.
Bazı insanlar hayatı değiştirmez, yaşanabilir kılar. Ve bazı yürekler vardır; onlara bir teşekkür bile çok şey anlatır…