Yazar, şair Zeynel Murat Çetin’in “RÜZGÂRA SIĞINMAK” adlı anı kitabını okurken, bugüne kadar yaşadıklarımdan hafızama kazılı anılarım geçti aklımdan. Ancak o kadar “hafızama kazınmış olanlar” ya diğer yaşadıklarım! Aklımı zorlayınca biraz daha hatırlayabildim anılarımı gerisi yok…
Çetin arkadaşı kutluyorum bu kadar gerilere giderek bizlere anılarını aktardığı için. Anılar denince aklımıza yaşadıklarımız gelir elbette ancak, Çetin’in anıları; okudukça sizi içine çeken, yaşamın öz kaynağından damıtılarak imbikten süzülerek ortaya konulduğu açık. Sayfaları yudumladıkça rakı gibi başınızı döndürüyor, yaşamın mücadeleye giden yolunda değilseniz, aklınızı çeliyor.
Bir anısında:
“Babam, Ninesi Gül Xatun’un ismini yaşatmak için ilk kızına ismini takar. Gül Xatun, Hasan Hayri’nin ablasıdır. Çok yiğit bir kadındır. Gülê ablam ilkokulu bitirince, babam Hozat Kız Sanat Okuluna kaydettirdi. Çok başarılı bir öğrenciydi. Babam bazı dedikodulara ve çekememezliklere yer vermemek için Gülê’yi okuldan adı. On sekizine bastıktan sonra da Kürmeşli Cemal ile evlendirdi. Cemal bir yıl sonra Almanya’ya çalışmaya gitti. Biri kız diğeri erkek iki çocukları oldu. Almanya’dan dönünce Cemal minibüs aldı. Kırmızı Köprü – Elazığ seferleri yapıyordu. Daha altı yıllık evliyken Cemal Dersim civarında trafik kazasında hayatını kaybetti. Gülê, bütün yaşamını çocuklarına adadı. Seksen dokuzda Hollanda’ya yerleşti. İki bin onlarda demans hastalığına yakalandı. Altı yıl yatalak ve hiç konuşmadan yaşadı. Oğlu bir an olsun başından ayrılmadı. İki bin on altıda yıldızlara uğurlandı.”
Anadolu’nun bütün coğrafyasında hâkim olan ve özellikle kadınlarımızın hayatını yaşanmaz/çekilmez kılan yaygın düşünce “Dedikodulara ve çekememezliklere yer vermemek için Gülê’yi okuldan adı.” Dedikodulara yer vermemek ya da dedikodularla baş edemediği için… fark etmiyor.
Yukarıda da söylediğim gibi, her öyküden çıkarılacak dersler, her öyküde yârini/adresini bulan mesajlar var. Kalemine, hafızana, bilincine sağlık Zeynel dost.
Biyografi:
1967 Dersim doğumludur. 1985’te Erzurum Lisesini bitirdi. Lisedeyken Palandöken Dergisini çıkardı. İlk şiirleri bu dergide yayımlandı.1989’da Fırat Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği bölümünü bitirdi. Türk Mimar ve Mühendisler Odaları Birliğinde uzun yıllar yöneticilik yaptı. 1993 yılında, ilk şiir kitabı “Düşümde Kan Kokusu”, Karşı Yayınlarından çıktı. 2017 yılında ikinci şiir kitabı, “Islanır Düşte Ateş” Sınırsız Yayınlarından, 2019 yılında üçüncü şiir kitabı, “Nakış” Kurgu Kültür Merkezinden yayımlandı. 2021’de “Eylüle İnanırım”, Sınırsız Yayınlarında; aynı yıl deneme, kısa öykü anı kitabı “Sözcüklerin Büyüsü” Sınırsız Yayınlarından yayımlandı. Berfin, Bahar, Mesele, Edebiyat Eleştiri, Evrensel Kültür, Ütopiya, Kunduz Düşleri ve Promete dergilerinde şiir ve makaleleri çıktı. İnşaat Mühendisleri Odasının yayın organı Türkiye Mühendislik Haberlerinin yayın kurulunda bulundu.
RÜZGÂRA SIĞINMAK adlı kitabın arka kapağından…
“Aslında, suç varsa ceza da vardır. Bütün yapılanlar, yapanların yanına kâr kalıp hesap sorulmayınca büyük bir dram oluşuyor. Mazlumların, ezilenlerin, ötekileştirilmek istenen ve büyük oranda da başarılan “öteki kimliklerin” fabrika ayarlarına dönmeleri şart. Yoksa, egemen sistem onları katledecek onlar da ağlamaya, yas tutmaya devam edecek… İyileşmenin ve haksızlıklara karşı mücadele etmenin en iyi yöntemi; bilimsel, akılcı ve cesur olmakla, hesap sorarak suçluyu cezasız bırakmamakla olur.