Amerika’nın ve müttefiki batılı ülkelerin oluşturduğu tek kutuplu dünya tablosunu değiştirecek, dünyayı yeniden çok kutuplu bir hale getirecek ümidi ile Rusya’dan medet uman epeyce bir kişi var.
SSCB’nin dağılması ve Varşova paktının sona ermesi ile birlikte çift kutuplu siyasi dünya düzeninin sona erdiği ve tek kutuplu bir dünya düzeninin başladığı iddia edilir.
Burada tek, çift ve yahut da çok kutuptan kastedilen elbette siyasi, askeri, teknolojik ve ekonomik olarak birbirinden çok farklı sistemlerin ve çözüm yöntemlerinin varlığı olmalıdır.
Aynı ya da benzer sistemler uygulayan farklı ülkeler arasında bir güç yarışı olsa dahi ekonomik ve siyasi bir kutuplaşmadan bahsetmek çok anlamlı olmayacaktır.
Hepimiz biliyoruz sanayi devrimi ile birlikte feodal sistemin yıkılması sonrasında ortaya çıkan siyasi ve ekonomik yapılar başlıca iki sistemden oluşmuştu bunlardan birincisi liberal, ikincisi ise sosyalist sistemler olarak tanımlanır.
Liberalizm ve sosyalizm kapitalist çağ ekonomilerinde birincil üretim faktörü olan sermayenin ya da üretim araçlarının mülkiyeti sorununun nasıl çözüleceğini, kimin ne kadar üretip nasıl bölüşüleceği hususlarını belirler.
Sanayi devrimi sonrasında ortaya çıkan liberal modelin kapitalde tekelleşmeye ve gücün kapitalist sınıfta toplanmasına yol açtığı, sonuçta emekçi sınıfın hak ve menfaatlerini yeterince koruyup kollayamadığı iddiası ile bir sosyalist model geliştirilmiştir ve dünyanın birçok ülkesinde alternatif model olarak benimsenerek uygulanmıştır.
Bu modelin ilk uygulaması 1917 Ekim devrimi sonrasında Lenin önderliğinde kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinde (SSCB) gerçekleştirilmiştir. Özellikle de 2. Dünya savaşı sonrasında Çin dâhil birçok ülke bu modeli benimsemiştir.
İşte bu noktada ortaya çift kutuplu bir dünya modelinden bahsetmek mümkündür.
SSCB’nin yıkılması sonrasında kurulan Rusya sosyalist sistemi terk etmiş, Putin ise sosyalist sisteme bırakın bağlı olmayı, Lenin gibi kurucu önderlere dahi duygusal bir bağlılık taşımamaktadır.
Bugün dünyada Marksist-Leninist ideolojiye bağlı sadece 4 sosyalist ülke kalmıştır, Bunlar:
Çin Halk Cumhuriyeti (1949), Küba Cumhuriyeti( 1961), Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti (1976) Laos Demokratik Halk Cumhuriyeti (1975) tarihinden bu yana sosyalist ülkedir.
Çin 1978 yılında, Küba, Laos ve Vietnam ise 1990’lı yıllarda Sosyalist odaklı piyasa ekonomisine geçmiştir.
Günümüzdeki Marksist-Leninist ideolojiye bağlı olmayan Sosyalist Ülkeler ise:
Hindistan Cumhuriyeti (1947), Bangladeş Halk Cumhuriyeti(1971), Guyana Kooperatif Cumhuriyeti (1980) Kuzey Kore (1992) Sri Lanka Demokratik Sosyalist Cumhuriyeti (1978), Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti (1964) tarihinden bu yana sosyalist olan ülkelerdir.
Rusya’dan bahsederken bu konuya neden girdim neden bu listeyi paylaştım derseniz, liberal dünyaya alternatif bir kutup oluşturabilmek için öncelikle farklı bir siyasetinizin, çözüm yol ve yönteminizin olması gerekir Rusya’da ise bu yok ve dolayısı ile bir kutup oluşturabilmesi mümkün değil.
Bu noktada eğer çok kutuplu bir dünyadan bahsediyorsak Çin ve Hindistan kutup oluşturabilmek için çok daha uygun ve mantıklı gerekçelere sahipler.
Gelelim güç meselesine güç dediğimiz zaman ekonomik, askeri ve teknolojik güç öne çıkar. Rusya bu gün hammadde dışında doğru dürüst pek bir şey üretemeyen küçük bir ekonomidir.
IMF’ye göre dünyanın en büyük ekonomisine sahip 10 ülke şöyle sıralanıyor: ABD 22 trilyon 940 milyar dolar ilk sırada yer alırken Çin 16 trilyon 863 milyar dolar ile 2. olacak. Bu ülkelerden sonra Japonya (5 trilyon 103 milyar), Almanya (4 trilyon 230 milyar), İngiltere (3 trilyon 108 milyar), Hindistan (2 trilyon 946 milyar), Fransa (2 trilyon 940 milyar), İtalya (2 trilyon 120 milyar), Kanada (2 trilyon16 milyar) ve Güney Kore (1 milyar 824 milyar) geliyor. Bu ülkeleri Rusya (1 trilyon 647 milyar) ile izliyor.
IMF tahminlerine göre 2021, 2022 ve 2023’te dünyanın en büyük 10 ekonomisinde sıralama değişmeyecek.
Üstelik Rus ekonomisi askeri alan dışında marka ve teknoloji yaratamamaktadır. Askeri alanda yaratabildiği teknoloji ve markaların ise ciddi bir savaş deneyiminde test edilmişliği bulunmamaktadır. Ayrıca Rusya’nın nüfusu da süper güç olmak için yeterli değil.
Netice olarak ideolojisini yitirmiş, mafyatik oligarşi dışında bir siyasi ve ekonomik modeli olmayan Rusya hiçbir şekilde yeni bir kutup oluşturabilecek ve süper güç kategorisine girebilecek güçte değildir.