PUTİNİZM TEHLİKESİ

Kitaba baktığınızda Rusya Federasyonu'nun siyasi sistemi, anayasal olarak federal yarı başkanlık cumhuriyeti olarak adlandırılır.

Ancak uygulamada, sistem otoriter eğilimlere sahip, güçlü bir başkanlık sistemi olarak değerlendirilir.

Aslında Putin tarafından inşa edilen bu sistemi faşist bir diktatörlük olarak adlandırmak çok daha doğru ve gerçekçi bir tanımlama olacaktır.

Peki, seçimlerin yapılması Putinizm olarak adlandırılan bu diktatörlüğe bir saygınlık ve meşruiyet kazandırabiliyor mu?

Elbette hayır!

Bakın Rusya’da da bir anayasa var, biri Devlet Duması diğeri Federasyon Konseyi olarak adlandırılan iki meclis açık, düzenli olarak seçimler yapılıyor, hatta muhalif partiler ve mecliste temsilcileri bile var.

Birleşik Rusya Partisi, Vladimir Putin'in liderliğinde siyasi sahneye tam olarak hâkimdir. Diğer partiler; Komünist Parti, Liberal Demokrat Parti, Adil Rusya vb. genellikle daha az etkili ve kontrollü bir muhalefet olarak görülür.

Eh zaten Putin’e muhalefet oldukça tehlikeli bir iş!

Böyle bir muhalefete kalkıştığınız zaman en hafifi hapse atılmaktan başlayan, sonraki aşamalarda pencereden atılmak ile neticelenebilecek bir sonla karşılaşmanız yüksek olasılıktır.

Putin muhaliflerinin başına gelenler, Rusya'da siyasi muhalefetin ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyor. Şüpheli ölümler, zehirlenmeler ve hapis cezaları, muhalefeti bastırmak için kullanılan araçlar olarak görülüyor.

Rusya’da muhalifler sıkça yolsuzluk, aşırılık, vergi kaçakçılığı ve benzeri düzmece suçlamalarla yargılanır ve uzun hapis cezalarına çarptırılır.

Örneğin Navalnıy, bu şekilde 19 yıl hapis cezası almıştı, Boris Berezovsky ise sürgüne zorlanmış ve 2013'te İngiltere'de şüpheli şekilde ölmüştü.

Yolsuzluk karşıtı kampanyalarıyla tanınan Aleksey Navalnıy Putin'in en önde gelen muhalifiydi 2020'de Noviçok sinir gazıyla zehirlendi fakat kurtuldu. Ancak 2021'de Rusya'ya dönüşünde tutuklandı ve 2024'te Kuzey Kutbu'ndaki bir hapishanede şüpheli şekilde öldü.

2020'de yapılan anayasa değişiklikleri, Putin'in 2036'ya kadar görevde kalmasının yolunu açtı ve ayrıca, devlet ideolojisine vurgu yapan ve Rus kültürünü öne çıkaran maddeler eklendi.

Sonuçta Putin’de Hitler, Mussolini, Stalin ve Çavuşesku gibi demokrasinin açıklarını istismar ederek iktidarı ele geçirmiş bir diktatördür.

Bugün Putin göstermelik muhalefet ve işlevsiz kalan parlamentoyu kullanarak iktidarını meşrulaştırmaya çalışsa da kimse ona inanmıyor.

Putin’in bir diğer meşruiyet arayışını ise eski Çarlık dönemi ve Ortodoks Kilisesini yüceltip, sahiplenerek ortaya koymaktadır.

Sonuçta kimse Putin’in yaptığı seçimlere de muhalefetin varlığına da anayasa ve meclisin bulunmasına da itibar etmiyor bunları ciddiye almıyor, saygı falanda göstermiyor!

Herkes Putin’in gerçek muhalefeti, demokratik yaşamı yok etmiş, meclis, seçimler ve anayasayı göstermelik olarak kullanan bir diktatör olduğunu biliyor.

Bakınız: Monarşiden Cumhuriyet’e geçişi bekleyen en önemli tehdit rejimin Putinizm gibi bir yapıya savrulmasıdır. Ne yazık ki bugün bir çok ülkeyi Putinizm tehlikesi beklemektedir.

Hatırlatayım: Hitler ve Mussolini’de aynı yoldan yürümüştü!

Bu ikisinin ülkelerini sürüklediği felaket de ortadadır.

Aslında bu türün ilk örneği Napolyon desek yanlış olmayacaktır. Onun Fransız devrimini ve Cumhuriyeti sürüklediği nokta ve yol açmış olduğu sonuçlar da bilinmektedir. Onun yarattığı istikrarsızlık Fransa Cumhuriyetinin önce diktatörlüğe sonra yeniden monarşiye bile savurmuştur.

Bu yolu yol sayan, tüm politikacılara dönün geçmişe, geçmişte yaşananlara ve bu yaşananların ülkeleri sürüklediği felaketlere bakın derim.

Zerrece aklı olan biri; Napolyon, Hitler, Mussolini ya da Putin gibi diktatörlerin yaptıklarını yapmaya, onların izinden yürümeye kalkmamalıdır...

Kalkarsa ne olur?

Olacak olan şudur: Bunların yönettiği ülkeler felakete sürüklenir halk acı çeker bu işlere girenler Franko ya da Stalin gibi sıcak yatağında ölebilmeyi başarsalar dahi ölümlerinden sonra lanetle anılmaktan kurtulamazlar...