PUTİN DURDURULMALI VE YARGILANMALI

Putin’in bağımsız bir devlet olan Ukrayna’ya saldırması, topraklarını işgal ve ilhak etmesi zaten başlı başına bir suçtur, herhangi bir haklı gerekçesi bulunmamaktadır. Benim nüfuz alanım ya da arka bahçem gibi gerekçeler bir devlete saldırgan tutumlar sergilemek ve savaş ilan etmek için haklılık kazandırırsa demedi demeyin dünya savaştan geçilmez olur.

Putin’in bağımsız bir devlet olan Ukrayna’ya saldırması, topraklarını işgal ve ilhak etmesi zaten başlı başına bir suçtur, herhangi bir haklı gerekçesi bulunmamaktadır. Benim nüfuz alanım ya da arka bahçem gibi gerekçeler bir devlete saldırgan tutumlar sergilemek ve savaş ilan etmek için haklılık kazandırırsa demedi demeyin dünya savaştan geçilmez olur.

Çok iyi biliyoruz bu günkü teknoloji ve silah gücü ile meydana gelecek savaşlar ise felaket düzeyinde, çok büyük insani, ekonomik ve çevresel yıkımlara yol açacaktır.

Devletler arasında anlaşmazlıklar ve sorunlar elbette bulunabilir, lakin bu anlaşmazlıkları uluslararası hukuk çerçevesinde, diplomasi ile ve sulh içinde çözmek esastır. Savaş kesinlikle kabul edilemez bir yol ve yöntemdir.

Putin iktidara geldikten sonra gün be gün demokrasi ve hukuktan uzaklaştı, ülkesini tam bir diktatörlüğe dönüştürdü, oligarkların egemen olduğu bir ekonomik sistem kurdu. Bu bir tür ahbap çavuş kapitalizmi ortaya çıkardı, bu oligarklar servetlerini üreterek değil kamu kaynaklarını yağmalayarak elde eden kişilerdir, bu kişilerin siyaset ve bürokrasi ile olan simbiyoz ilişkileri rejimi demokrasiden uzaklaştırmakta aynı Hitler’in kendi oligarkları ile kurmuş olduğu ekosisteme benzer bir diktatörlüğe dönüştürmektedir.

Rejimin doğası gereği her diktatör kendini iç ve dış tehditlere açık hisseder, bu his bir müddet sonra şiddetli bir paranoyaya dönüşür, en yakınındakiler başta olmak üzere en ufak bir tehdit olasılığını bertaraf edebilmek için saldırganca tutumlar sergiler ve kolaylıkla şiddete başvurabilir. Tehdit algısı bir dış kaynaktan geliyorsa da o tehdidi ortadan kaldırabilmek için savaş, terör ve benzeri organize şiddet eylemleri ile tehdidi ortadan kaldırmak ister.

Diktatörlerin üzerine bastığı iktidar zemini son derecede kaygandır, diktatörlükler çoğu zaman sabah erken kalkanın darbe yaptığı, ülkede iktidarın sık sık el değiştirdiği, iktidarı kaybedenin çoğu zaman canı dâhil her şeyini kaybettiği rejimlerdir. Diktatörlük rejimlerinin bu doğası diktatörleri paranoyak ve saldırgan yapmaktadır.

Sadece demokrasilerde iktidar seçimle ve kurallarına uygun olarak el değiştirir. Demokrasilerde iktidara gelenin iktidardan nasıl gideceği ve iktidardan gittiği zaman ne olacağı son derecede açık ve net olarak bellidir bu yüzden bir demokraside kimse iktidarı kaybettiği takdirde malına mülküne el konulacağı ya da idam edileceği gibi korkular taşımaz. Bir demokraside iktidarı kaybetmek politikacıların hoşuna gitmese de bu her şeylerini kaybedecekleri anlamına gelmediği için iktidarın el değiştirmesi son derecede rutin ve hukuki bir süreç içinde olur.

Zaten salt bu şiddet ve korku ortamı yüzünden bir insanın diktatör olmaya heveslenmesi, yönettiği ülkeyi bir diktatörlüğe çevirmesi başlı başına bir akılsızlıktır.

SSCB diktatörlüğü yıkıldıktan sonra iktidara gelen Putin’in Rusya gibi iyi yetişmiş insan nüfusuna ve son derecede zengin doğal kaynaklara sahip olan bir ülkeyi demokratik bir rejime kavuşturması ve bir refah devletine dönüştürmesi onun ismini tarihe altın harfler ile yazdırırdı. Oysa Putin arkaik çarlara ve Hitler diktatörlüğüne özenen bir politik kişiliğe büründü ve Rusya’yı bir diktatörlüğe dönüştürdü. Bu gün Putin’in adı Hitler, Mussolini, Miloseviç, Çavuşesku gibi insanlığa karşı suç işlemiş diktatörler ile birlikte anılmaktadır.

Ukrayna’ya yaptığı barbarca saldırı, bu saldırı sırasında işlenen savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar Putin ve Rusya için bardağı taşıran son damla olmuştur.

Elinde binlerce nükleer silah olan ve Rusya’nın sınırları yoktur diye konuşan diktatör Putin bu gün durdurulamazsa yarın tüm Orta Asya, Balkanlar, Kafkaslar, Doğu Avrupa ve Baltık ülkeleri için çok büyük bir tehdit ortaya çıkacaktır. Ayrıca hiç unutmamak gerekir ki Anadolu’da topun ağzındaki coğrafyalardan biridir.

Doğru, diktatör Putin’i ve Rusya’nın saldırganlığını durdurmanın bir ekonomik ve sosyal maliyeti olacak ama eğer bu gün bu bedeli ödemeye yanaşmazsak yarın dünya çok daha büyük bedeler ödemek zorunda kalacaktır. Bu yüzden Putin her ne pahasına olursa olsun durdurulmalı ve yargılanmalıdır.

Demedi demeyin, atalarımızın sözlerini unutmayın yılanın başı küçükken ezilmelidir…