Ponzi sistemi, adını Amerikalı ünlü dolandırıcı Charles Ponzi'den alan bir dolandırıcılık türüdür. Bu tür bir dolandırıcılık, katılımcılara yüksek getiriler vaat ederek yeni yatırımcılardan toplanan parayla önceki yatırımcılara ödeme yapılması prensibine dayanır. Ancak, bu tür sistemler sürdürülebilir değildir ve bir süre sonra çöküş kaçınılmazdır. Çöküş gerçekleşince de sisteme ilk girip kazancını alarak çıkanlar büyük kazanç elde ederken son girip çıkamayanlar yatırdıkları bütün parayı kaybederler.
Ponzi sistemine gelirsek: Charles Ponzi 1882-1949 yılları arasında yaşamış, İtalyan asıllı Amerikalı bir dolandırıcıdır ve "Ponzi şeması" olarak bilinen bir tür dolandırıcılık düzeni onun soyadı ile bilinir. Ponzi, bu şemayı 1920'de Boston, Massachusetts'te uygulayarak çok büyük bir dolandırıcılık skandalına yol açmıştır. Bu sistemin ilk uygulayıcısı Sarah Howe adında bir kadın olsa da sistemi kullanarak insanları dolandıranların en ünlüsü muhakkak ki Charles Ponzi’dir.
Ponzi'nin dolandırıcılık planı, uluslararası yanıltıcı bir döviz işlemiyle ilgiliydi. Temel fikir, düşük değerli uluslararası posta işlemlerinden farklı fiyatlarla pul satın almak ve bu pulları daha yüksek fiyatlarla satmak suretiyle kar elde etmekti. Ancak, gerçekte Ponzi'nin getirisi, yeni yatırımcılardan toplanan paralarla önceki yatırımcılara ödeme yapılması temeline dayanıyordu. Ponzi, bu şekilde hızla büyüyen bir finansal piramit yarattı.
Başlangıçta, Ponzi'nin şemasına katılanlar yüksek getiriler elde ettiler, bu da daha fazla insanı çekti. Ancak, sistem sürdürülemezdi ve çöküşü kaçınılmazdı. Ponzi'nin dolandırıcılık planı 1920'de ifşa edildiğinde, binlerce insan çok büyük miktarlarda paralarını kaybetti.
Charles Ponzi, dolandırıcılık suçlamaları nedeniyle hapse mahkûm edildi ve daha sonra ABD'den sınır dışı edildi. Bir süre sonra, başka dolandırıcılık girişimlerinde bulunarak çeşitli suçlamalara maruz kaldı. Ponzi, yaşamının son yıllarını neredeyse unutulmuş bir şekilde geçirdi ve 1949'da Brezilya'da fakir bir durumda hayatını kaybetti.
Ponzi şemasında, katılımcılara gerçek olmayan veya aşırı abartılmış getiriler vaat edilir. Yatırımcılar genellikle başlangıçta kazanç elde ederler ve bu da diğer insanları çekmeye neden olur. Ancak, sistemin devam edebilmesi için sürekli olarak yeni yatırımlara ihtiyaç vardır, çünkü gerçekte hiçbir yatırım veya faaliyet getiri üretmez. Yatırımcılara ödeme yapabilmek için yeni yatırımların sürekli artması gerekmektedir.
Ponzi sistemleri daima bir noktada çöker, çünkü yeni yatırımcıların sayısı sınırlıdır ve sistemin sürdürülebilir olmaması nedeniyle önceki yatırımcılara ödeme yapmak imkânsız hale gelir. Sistemin çökmesiyle birlikte, birçok kişi paralarını kaybeder çoğu zaman da en büyük kaybı sisteme son girenler yaşar. Ponzi sistemi, temelde yasa dışı ve etik olmayan bir finansal dolandırıcılık türüdür. Birçok ülkede yasaktır ve yasal yaptırımlara tabidir. Potansiyel yatırımlar konusunda her zaman dikkatli olmalı ve çok yüksek getiri vaat eden planlardan kaçınılmalıdır.
Buraya kadar anlattıklarımı eminim birçok kişi biliyordur tamam, belki bilmeyenler vardır ama bir bankada şube müdürlüğü yapacak kadar finansal okuryazarlığı olan bir kişinin bu sistemi bilmemesi hiçbir şekilde mümkün değildir!
Fakir bir ailenin oğlu olarak dünyaya gelen Charles Ponzi kaybedenler kulübünün doğal bir üyesiydi. Başarısız bir eğitim hayatının devamında, zengin olma rüyasını gerçekleştirmek için, 1900’lü yılların başında İtalya’dan ABD’ye göç etmişti. Amerika’da umduğunu bulamayan sonuçta birçok vasıfsız işte çalışan Ponzi suça karışmak için de fazla beklemedi. 1907’de sahte çek kesmekten dolayı, sonrasında da beş İtalyan göçmeni ABD sınırından ülkeye kaçırdığı için toplam beş yılını hapishanede geçirdi.
Suça sürüklenmiş hapis yatmış dolandırıcılıktan zaten sabıkalı bir kişiydi onun böyle bir işe girmesini anlarım ama kariyeri parası pulu olan ve meşru zeminde para kazanabilen birinin böyle bir dolandırıcılık işine bulaşmasını anlamak mümkün değildir.
Peki, Seçil Erzan gibi epeyce parlak bir kariyer çizmiş, henüz 24’ünde banka müdürü olmuş biri neden bile bile böyle sonu olmayan yasa dışı bir dolandırıcılık işine girmiş olabilir?
Bunca yıllık tecrübeme dayanarak şunu söyleyebilirim çok ama çok büyük bir olasılıkla tehdit edildiği için korkudan bulaşmıştır…
Muhtemelen önceleri bir takım zengin ve güçlü kişilerin paralarını banka dışında borsa ve benzeri alanlarda işleterek hem kendine ve hem de yatırımcısına yüksek kazanç sağlamıştır. Bu noktada işler yolunda giderken herkes mutludur fakat yüksek kazanç yüksek risk demektir, yatırımcısına para kaybettirdiği anda sorun başlamıştır. Bu noktada parasını yitiren kişi ya da kişiler onu tehdit etmiş olmalıdır.
Eğer bu işin arkasındaki yatırımcısı güçlü ve de gerçekten tehlikeli kişi ya da kişilerse Seçil Erzan ona ya da onlara kaybettirdiği parayı bir yerlerden en azından daha az tehlikeli kişilerden bulmaya uğraşmış ve ponzi sistemini kullanarak kendisini hayatta tutacak bir çıkış aramış olabilir. En nihayetinde hapishanede beş on yıl geçirmeyi ayağında bir teneke betonla denizin dibini boylamaya tercih etmiş olması çok büyük bir olasılıktır.