Paylaşmak

İnsanı insan yapan en temel özelliklerden biri, paylaşma duygusudur. Paylaşmak, bölüşmek, ortaklaşa kullanmak veya duygusal bir bağı birlikte hissetmektir. Paylaşım, sadece vermek değil, sevinci, kederi, bilgiyi ve zamanı başkalarıyla birlikte kullanmaktır. Paylaşmak maddi ve manevi olabilir. Maddi paylaşımda bir dilim ekmeği, kıyafeti veya sahip olduğumuz herhangi bir şeyi ihtiyacı olanlarla bölüşmek, hem vicdanımızı rahatlatır hem de toplumsal adaleti sağlar.


Necip Fazıl Kısakürek’in dediği gibi, “Eğer paylaşmayı bilirseniz, ekmeği paylaşmak, ekmekten daha lezzetlidir.”
Ancak, paylaşmanın en önemli etkisi manevi boyutta olanlardadır. Bir sevincin etrafımızla paylaşılması, onun katlayarak çoğalmasını sağlar. Yalnızken yaşanan mutluluk, keyif vermez. Sıradandır. Fakat paylaşılan sevinç ise ortak anıya dönüşür ve adeta hafızalarımıza kazınır. Belleğimizde parlak bir iz bırakır. Aynı şekilde, acılar paylaşıldıkça azalır. İnsan sosyal bir varlıktır. Yalnızlık ancak başkalarının varlığıyla yok edilebilir.


Paylaşmak, bireyin empati yeteneğini geliştirir. Başkalarıyla bir şey paylaşırken onlara bir şeyler verirken ya da onların duygularına ortak olurken, farkında olmadan kendimizi onların yerine koyarız. Merhamet duygumuz güçlenirken dünyaya farklı pencerelerden bakmayı da öğreniriz. Paylaşım ekonomik ve sosyal dengesizliklerin önüne geçilmesine yardımcı olur, yardımlaşma ve dayanışma bilincini güçlendirir. Bir toplumun bireyleri birbirlerine ne kadar çok el uzatırlarsa manen ve maddeten o kadar fazla yücelirler. Deprem ve benzeri felaket anlarında ortaya çıkan o büyük millet dayanışması, yani o büyük dayanışmanın getirdiği paylaşım, günlük hayatımızdaki küçük küçük paylaşımların birikimiyle oluşmaktadır. Paylaşmayı öğrenen toplumlarda geleceğe daha huzurlu, dengeli ve mutlu olarak bakılır.


Günümüzün en önemli paylaşımlarının başında bilgi paylaşımı gelmektedir. Bilgi, saklandıkça değerini yitirir. Paylaşıldıkça büyür. Paylaşılan her bilgi, bir başkasının hayatını kolaylaştırır.
Belki de en değerli paylaşım zamanı paylaşmaktır. Kısıtlı olan bu kaynakta, bir dostla sohbet etmek, gönüllü bir projeye destek olmak ya da sadece birine koşulsuz kulak vermek için zaman ayırmak, modern hayatın en büyük cömertliğidir. Çünkü zamanı paylaşmak, birinin hayatına kendi hayatınızdan bir parça hediye etmektir.


Paylaşmak erdemdir; insanı yalnızlıktan kurtarırken, toplumu da bir arada tutar ve hayatı daha anlamlı kılar. Paylaşım, zenginliği azaltmaz, aksine artırır. Bu nedenle, hayatın her anında ve alanında küçük büyük demeden her şeyi bölüşmek, başkalarına yardım etmek değil, aynı zamanda kendi ruhumuzu da beslemek manasına gelir.


Paylaşmak, yalnızca sahip olduklarını başkalarıyla bölüşmek değil; aynı zamanda sevgiyi, ilgiyi, bilgiyi, zamanı, hatta bir gülümsemeyi bile karşılıksız sunabilmektir. Bu yönüyle paylaşmak, hem verenin hem alanın kalbinde sıcak bir iz bırakır. Mutluluğu artırır. Çünkü insan, paylaştıkça çoğalır. Paylaştıkça değerini bulur.
Günümüzde hızla değişen, bireyselliğin ön plana çıktığı bir dünyada insanlar kendi mutluluğunu, kendi menfaatini, kendi konforunu, kendi çıkarlarını düşünür hâle geldi. Ancak gerçek şu ki; Mutluluk, paylaşıldıkça artar; acı, paylaşıldıkça azalır. Bu hakikat gerçeğin ta kendisidir.
Paylaşım ekonominin de temel direğidir.
“Bir mum, başka mumları tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez.”