Önümüzdeki 15 Eylül Pazartesi günü de CHP Genel Kurulu hakkındaki dava karara bağlanacak. Mahkemenin, Özgür Özel ve yönetimi hakkında Mutlak Butlan (Ölü Doğmuş Yönetim) kararı alması olasılığı yüksek. Bu durumda önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun kayyum olarak görevlendirileceği söylentileri ağırlık kazanıyor.
Bu arada CHP’nin 21 ve 24 Eylül tarihlerinde İstanbul il ve ilçelerinde yapacağı kongrelerinin, Seçim Kurulu tarafından kabul edildiği bilgileri geliyor, arkasından da tv ekranlarında bu kongrelerde mevcut parti delegelerinin oy kullanıp kullanamayacağı tartışmaya açılıyor...
Ülkenin ana muhalefet partisi CHP ile “Kedinin fareyle oynadığı” gibi oynanıyor... CHP ve tüm muhalif grupların günlerdir ülkenin dört bir yanında düzenlediği mitinglerde yüz binlerin, milyonların meydanları doldurması, attıkları “Hak, hukuk, adalet!..” çığlıkları, umurlarında bile değil.
Gelelim ana soruya; “Neden Gürsel Tekin, neden Kemal Kılıçdaroğlu?..”
Özgür Çelik, İl Başkanlığı görevini Gürsel Tekin’den mi devralmıştı diye bakıyoruz; hayır, Cemal Canpolat’tan devralmış. 8 Ekim 2023 tarihinde yapılan İl kongresinde Özgür Çelik, CHP’li delegelerin oyları ile İl Başkanlığına seçilmiş... Gelinen süreçte, “İlgili mahkeme, Gürsel Tekin yerine hukukçu bir kamu görevlisini kayyum olarak görevlendirseydi, bu kadar gerilim ve çatışma yaşanır mıydı?” diye sormadan geçemiyor insan.
Siyasal yorumcular, “Gürsel Tekin, daha önce CHP’de milletvekilliği ve il başkanlığı yapmış, önemli görevlerde bulunmuş taraftarı olan tanınmış bir isim. Özgür Özel döneminde biraz kenara itilmişti... Böylece parti içi muhalefeti harekete geçirmek ve ayrışmayı körüklemek istiyorlar” deniyor.
Pekiyi Gürsel Tekin, bu kayyum oyunu ile CHP içerisinde ve siyaset sahnesinde itibarının sıfırlanacağını göremiyor mu?.. Bu soruya da verilen yanıtlar; “O, Ak Parti’de yerini çoktan garantilemiştir...” şeklinde oluyor.
Şimdi gözler, 15 Eylül’deki CHP Genel Kurulu ile ilgili davaya çevrilmiş durumda. Mahkemenin, “Mutlak Butlan” kararı alması halinde önceki Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, kayyum görevini kabul edecek mi, etmeyecek mi? Ederse neler yaşanacak, neler olacak ve CHP’deki parçalanma, bölünme hangi boyutlara tırmanacak? 13 yıl genel başkan olarak CHP’yi yönetmiş, hak, hukuk, adalet ve demokrasi mücadelesi vermiş Kılıçdaroğlu’nun da, Gürsel Tekin gibi bir hataya sürüklenebileceği, parti içerisinde ayrışma ve kavgalara yol açabileceği düşünülebilir mi?.. Bilemiyorum.
Açıkcası şu ana kadar yaşananlar, 31 Mart yerel seçimlerinde ülkenin birinci partisi olmuş CHP’yi, kendi içerisinde birbirine düşürüp, parçalamak, bölmek ve ana muhalefeti bitirmekten başka bir senaryoya benzemiyor.
Cumhur İttifakı İktidarı, son yıllarda Ak Parti’nin önünde engel olarak gördüğü tüm muhalif unsurları, partileri ve sözcülerini türlü yollarla sindiriyor, susturuyor ve yok ediyor!.. Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ın, uzun süren bir tutukluğun arkasından sesi kısıldı? 7 Haziran 2015 seçimlerinde oy patlaması yapan ve 80 milletvekili çıkaran HADEP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yıllardır cezaevinde tutuluyor?.. Muhalefet kanadından bir çok belediyeye kayyumlar atandı, belediye başkanları, muhalif gazeteci ve medya mensupları, bilinmeyen itirafçıların bilinmeyen iftiraları ile cezaevlerine dolduruldu ve doldurulmaya devam ediliyor.
Bu yazımı noktalamaya hazırlandığım Perşembe günü sabahı tüm televizyon ekranlarında bir haber, bomba gibi patladı. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), Can Holding’in 121 şirketine el koymuş; SHOW TV, Haber Türk ve Blomberg televizyonları da Holdingin elinden alınmış!..
Bir zamanlar, “Anayasa Mahkemesine saygı duymuyorum, kararlarına da uymuyorum” diyen ve yasalara aykırı olarak üçüncü kez seçilen, Emr-i Hak vaki olana kadar da o makamda oturacağını sık sık ifade eden Cumhur İttifakı’nın lideri Ak Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda yaşanan gerilim ve çatışmalarla ilgili, “CHP içerisinde taraflar arasında çıkan çatışmaların, sokaklara taşınmasına müsade etmeyiz. Hukuk kararlarını tanımayanlara, hukuka karşı çıkanlara asla izin vermeyiz” şeklinde açıklamalar yapıyor.
Siyasal gerilim, 8 günde milyarlarca dolar rezerv kaybına yol açmış... İzmir’de 2 polisimizi şehit eden 16 yaşındaki katilin yasaklanan olay görüntüleri sosyal medyaya düşmüş, “Allahu ekber” diye tekbirler getirerek polislerimize kurşun yağdırıyor... Terörsüz Türkiye sürecinde İmralı’daki Öcalan’ın komisyonda ifade vermek istediği tartışılıyor, DEM Partililerin İmralı’ya gidecekleri ve CHP’yi ziyaret edecekleri konuşuluyor. İsrail sabah saatlerinde Katar’da Hamas örgütü yöneticilerinin bulunduğu binaları bombalıyor, arkasından Yemen’deki Husiler’e saldırılar düzenliyor, her gittiği yerde nokta atışları ile hedefleri vuruyor, devasa binaları yerle bir ediyor... Nepal’de isyan eden halk, hükümet binalarını ateşe veriyor, iktidar mensuplarını, bakanları sokaklarda, akar sular içerisinde kovalıyor, linç etmeye çalışıyor...
Bu vatanı, bu milleti, bu devleti düşünen hiç bir akıl, yaşananlara, normal gelişmeler gözüyle bakamıyor.