PARADOKS EKONOMİ POLİTİKALARI

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, aralık ayında üretim, ihracatı önceleyen, cari işlemler fazlası vermeye yönelik...

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, aralık ayında üretim, ihracatı önceleyen, cari işlemler fazlası vermeye yönelik Türkiye Ekonomi Modelini uygulayacaklarını belirterek, ortodoks ekonomi politikasının temel araçlarını kullanmak zorunda olmadıklarını, farklı politikalarla ekonomiyi yöneteceklerini söylemiş ve “Biz, ortodoks politikaları bir tarafa koyduk. Artık heterodoks politikalar var.” Demişti…

O gün bu gün uygulanan politikalara bakınca bu politikaların ne ortodoks ve nede heterodoks politikalar değil tamamen paradoks politikalar olduğunu görüyoruz.

Hani acemi sürücüler hem gaza hem frene aynı anda basar sonuçta motoru stop ettirir ya durum aynen ona benziyor.

Daha da kötüsü Türkiye’de ne olup bittiğinin farkında olmadıklarını ve ne yaptıklarını bilmediklerini düşünmemizi gerektiren bir sürü bir biri ile çelişen adımı aynı anda atıyorlar.

Ya birinin dediğinin tam tersini bir diğer diyor veyahut da birkaç gün önce yaptıklarının, açıkladıklarının tam tersini birkaç gün sonra yapıyor ya da açıklıyorlar bunu da heterodoks politika zannediyorlar.

İşin açığı ben ekonomistim diyenler ekonomi kavramlarından bile bihaber ve ne olup bittiğini anlamıyorlar, yüksek enflasyon ve hayat pahalılığını durduracak bir program uygulamak yerine günü birlik reflekslerle iş yapıyorlar.

Sanırım bu arkadaşlara ekonominin temel kavramlarını sıfırdan öğretmek gerekiyor:

Bir kere enflasyontamamen parasal bir olgudur önce bunu kavramaları gerekiyor!

Konu enflasyon olduğu zaman arz talep dengeleri sonucunda oluşan fiyat değişiminden bahsetmeyiz. Enflasyon bir ekonomide fiyatlar genel seviyesinin sürekli olarak artması demektir. Malum modern ekonomiler para ekonomisidir ve alım satıma konu olan ürünler birbiri ile takas edilmez, araya bir değişim aracı olarak para girer. Bir alım satımda araya para girdiği andan itibaren alınan ve satılan mal ya da hizmetin değerindeki değişimler ile paranın değerindeki değişimler alım satım için anlaşılan fiyatı belirler. Her iki değişimin bir arada olması genellikle kafaları karıştırır, fiyat değişiminin neden ortaya çıktığını anlamamızı zorlaştırır. Üstelik bazen bu iki değişim ters yönde bile olabilir ve bu yüzden konuyu anlamak daha da zorlaşır. Değeri altın ya da gümüş gibi herhangi bir değerli metale endeksli olmayan kâğıt paraların dolaşıma girdiği günden bu yana enflasyon sorunu daha da büyümüştür.

Çağdaş ekonomilerde teknolojik gelişmeler hemen her mal ya da hizmetin fiyatını düşürücü yönde etki yapmaktadır. Birçok ürünün işlevi çok artarken değeri hızla düşmektedir. Örnek olarak bir bilgisayar ya da cep telefonunu alalım 80’li yıllarda çok daha ilkel bir bilgisayar astronomik fiyatlar ile satılırdı. Örneğin 1995 yılında Pentium 100 bir bilgisayara, sadece 17 inç renkli ekranına ve bir inkjet yazıcıya tam 3 bin 500 dolar vermiştim o günden bu güne dolar değer kaybettiği halde bu gün çok daha gelişmiş bir bilgisayarı sadece bin dolara hatta daha da altında bir fiyata rahatlıkla alabiliyoruz. Cep telefonları içinde benzer şeyleri söylemek mümkün sadece konuşmaya yarayan bir Nokia 2110 cep telefonu için 1994 yılından bir gazete ilanında 31 milyon lira fiyat belirtiliyor. Sadece SIM kart ücreti bile 40 dolar ve birde 6 milyon 950 bin lira PTT hat ücreti var toplamda 2 bin 600 dolar yapıyor. Bu gün çok daha gelişmiş ve kamera gibi bir sürü donanımı olan bir akıllı telefon ise sadece birkaç yüz dolar. Bu üretim teknolojisindeki gelişmenin ürün fiyatlarını nasıl aşağı çektiğine dair en güzel örnektir.

Buna birçok başka alandan örnek vermek de mümkün örneğin yakın geçmişte uçak ile yolculuk zenginlere mahsus pahalı ve lüks bir ulaşımdı bu gün ise isteyen herkesin kullanabileceği bir fiyatı var. Bütün bunlar üretim biçimimizdeki değişimin ürün değerlerini düşürmesinden kaynaklanmaktadır. Fakat aynı zamanda dolar ve euro gibi rezerv işlevi olan kağıt paralar da dahil olmak üzere tüm kağıt paralar değer kaybetmektedir bu da nominal olarak ürün fiyatlarının düşmesini engellemektedir. Türk lirası ise çok daha yüksek bir enflasyon ile hızla değer kaybediyor bu yüzden de tüm mal ve hizmetlerin fiyatı hızla yükseliyor aynı mal ya da hizmeti alabilmek için daha çok para vermek gerekiyor çünkü paranın değeri yani satın alma gücü düşüyor. Bu şekilde oluşan fiyat yükselmelerine de enflasyon diyoruz.

Sorunu anlamadan bir çözüm yolu bulmak mümkün olmaz ve böyle paradoks ekonomi politikaları ile uğraşır durursun sonra.