Bir gerçeği söylemek gerekirse, AKP iktidarı Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş olduğu “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” ile padişahlık sisteminin de ötesine taşıdı.
Kimsenin hesap soramadığı bu sitemin adına “para canavarlığı” sistemi de diyebilirsiniz. Bu sitemin kurucusu RTE; 4 Mart 2024 tarihinde Muğla’da yapmış olduğu mitingde süsü olmayan, sade, alçak gönüllü konuşmasında “Fırsat buldukça Marmaris’teki devlet misafirhanesinde kendimi fahri Muğlalı olarak da görüyorum” dedi.
İşin aslına bakarsanız, AKP iktidarında yıllardır bütün devlet kurumları, üst düzey bürokratlar, belediyeler, kamu parası yani halkın vergilerini harcayanlar; Marmaris’in Okluk Koyu’nda yaşatılan savurganlığı model aldılar. Bu iğrenç savurganlığın adını ben koydum. Türkiye’yi esir alan “para canavarlığı” sistemidir. Devlet parasını harcama canavarlığının bu derecesi Osmanlı İmparatorluğu döneminde bile Türkiye tarihinde görülmedi.
Kamu parasıyla mutlunun mutlusu bir iktidar sınıfı oluştu. Başta 17 milyon emekliler olmak üzere halkın büyük çoğunluğu yoksulluk canavarının pençesi altında geçim derdine düştü. Halkın mutfakları yanıyor. Biraz gerilere gidersek, yıl 2016 tarihini taşıyordu. Halktan gizleyerek, salkıyarak, RTE ve ekibi tarafından temeli atılan Marmaris Okluk Koyu’nda adı “Devlet Konuk Evi” konularak “300 odalı Yazlık Saray” yapımı hazırlıklarına başlanmıştı. Temel harcından önce doğaya kıyıldı. 50 bin çam ağacı kesildi. 1/25 bin planında değişiklik yapıldı. 92 dönümlük arazi sit alanı olmaktan çıkarıldı. 10 bin 966 metrekare deniz kıyı alanı; taşıma kaya, çakıl, ince kalite kumla dolduruldu.
Kirişler, kazıklar, platformlar, usturmaçalar, babalar, merdivenler konularak hilal şeklinde bir sahil kumsalı yaratıldı. Çok pahalı yatların yanaşıp demirleyeceği bir liman oluşturuldu. Özel plaj yaratıldı. Ayrıca 3 helikopter pisti yapıldı. 300 kişinin aynı anda konaklayabileceği Yazlık Saray’ın etrafı Çin Seddi’ni andıran yaklaşık 4 metre yüksekliğinde ve kilometrelerce uzunlukta duvarlarla çevrildi. Yani para “harcama canavarlığı” AKP iktidarı tarafından ülkenin her yerinde almış yürümüştü. Her şey görkemliydi.
Bu görkemi, bu gösterişi, bu süslü püslü yapıyı, o koyun bin yıllık sakini balıkçılık ve çiftçilik yapan köylüler görüntüleriyle bozuyorlardı. Yazlık Saray’ın geniş arazisine bitişik Karaca, Kuzuotu, Malderesi köylülerine bir yazı gönderildi; “Milli Emlak Müdürü’nün odasına gelin. Arazilerinizi satın alacağız. Pazarlık görüşmeleri yapacağız” denildi. Tapulu araziler Yazlık Saray için kamulaştırılacaktı. Okluk Koyu’ndaki bu 3 köyün tarla ve bahçe sahibi köylüleri, “arazilerimizi satmak istemiyoruz ama korkuyoruz” demişlerdi. Yazlık saray yükseldi. RTE’nin Muğla konuşmasında dediği gibi bu yapı bir misafirhane değildi.
AKP’li Cumhurbaşkanı RTE; oraya yılda bir kez ya da iki kez dinlenmeye aile yakınları ve tanıdıklarıyla gelince bütün koy kapatılıyordu. Bölgeki denizden bir modern savaş gemisi fırkateyn, havadan insansız savaş araçları tarafından korunuyordu. Koyun hemen girişinde ise sahil güvenlik, bölgeye kimseyi sokmuyordu. Türkiye’de deniz kıyısında hiçbir lüks otelin ya da turistik tesisin bu büyüklükte kapalı koyu yoktu. O günden bu yana 8 yıl geçti. AKP’li Cumhurbaşkanı RTE, bu yapıya “misafirhane” demeyi uygun buldu. Halk ya da oy istediği Muğlalı bunu yutar mı? Yutmaz ama olan Türkiye’ye oldu. Almanya, Japonya, Çin gibi ülkeler, “dışa mal satarak” büyüyorlardı. Türkiye ise “dışarıya sattığından çok dışarıdan mal alarak” sözde büyüyordu. sürekli açık veriyordu.
Açığı kapatmak için dış borçlanmaya mahkûmdu. Türkiye’nin dış borcu ne kadar biliyor musunuz? Ben haber vereyim; şu anda Türkiye’nin 465 milyar dolar dış borcu var. Çok yüksek faiz ödeyerek borcu, borçla kapatıyoruz. “Para canavarlığı” almış başını gidiyor. Buna “dur” diyecek olan halkın kendisidir.