Bu sezon Avrupa kupalarındaki maçlarına yenilgi ile başlayan Galatasaray ve Fenerbahçe ile, 27 yıl sonra ilk kez bir Avrupa mücadelesine çıkan Samsunspor, geride bıraktığımız hafta 7’den 77’ye tüm ulusu mutluluğa boğdu.
Kimi haftalar vardır, yalnızca skorlar değil, duygular da değişir. Yüzlerdeki umutsuz ifade yerini tebessüme bırakır; çünkü sahada sadece futbol değil, ülkece ihtiyaç duyduğumuz moral oynanır. İşte geçtiğimiz hafta tam da öyleydi… Galatasaray, Fenerbahçe ve Samsunspor’un art arda gelen zaferleriyle uzun süredir özlediğimiz o “ortak sevinç” duygusunu yeniden yaşadık.
Haftanın perdesi İstanbul’da açıldı. Galatasaray, Avrupa’nın devlerinden Liverpool’u İstanbul’da ağırladı ve sahadan muhteşem bir galibiyetle ayrıldı. İngiliz futbolunun asırlık gururu, “Futbolun beşiği”nin en güçlü temsilcisi karşısında gösterilen oyun, sadece skorla değil, içerdiği kaliteyle de akıllarda yer etti. Sarı Kırmızılılar’ın sergilediği özgüven, cesaret ve taktik disiplin, bir anlamda o eski “Galatasaray ruhu”nun yeniden canlandığının göstergesiydi. Bu sonuç, yalnızca üç puan değil, aynı zamanda Avrupa arenasına yeniden “biz buradayız” mesajıydı.
O sevinç daha son derece tazeyken, Kadıköy’de tribünleri ayağa kaldıran bir başka hikâye yazıldı. Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi’nin ikinci haftasında Fransa temsilcisi Nice’i ağırladı. Özellikle ilk yarıda oynadığı baskılı, tempolu ve organize futbol, Sarı Lacivertliler’e galibiyeti getirdi. Kadıköy’deki atmosfer, iki gün önce RAMS Park’tan yükselen alkışlarla birleşti. Türk futbolu adına nadir rastladığımız bir duygu bütünlüğüydü bu. O gece hem tribünler hem ekran başındakiler aynı cümleyi kurdu: “İşte bu, özlediğimiz tablo!”
Ve perde, Samsun’da değil ama Samsunspor’un yüreğinde kapandı. Karadeniz temsilcisi, Konferans Ligi’ndeki ilk maçında Polonya’nın güçlü ekibi Legia Varşova karşısında tarih yazdı. Kağıt üzerinde favori olmayan bir takımın, inançla ve mücadeleyle rakibini devirmesi; futbolun en saf gerçeğini bir kez daha hatırlattı: İnanırsan, olur! Samsunspor’un bu zaferi, şehir sınırlarını aşarak tüm ülkenin ortak gururu oldu.
Sonuçta bu üç galibiyet, yalnızca gönüllerimizi değil, UEFA sıralamasındaki yerimizi de yukarı taşıdı. Üstümüzdeki Belçika’yla fark kapanmadı belki ama açılmadı da; üstelik altımızdaki Çekya’yla aramız iyice açıldı.
Kısacası; bu haftanın kazananı yalnızca takımlarımız değil, Türk futbolunun itibarını özleyen milyonlardı.
Kalın sağlıcakla…