CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 9 Ekim Çarşamba akşamı gece geç saatlerde sosyal medyada bir mesaj yayınladı, son günlerdeki bazı tavır ve davranışları ile politikalarının yanlış anlaşıldığını belirtti, özür diledi. Bir gün sonra, aynı mesaj okunduğunda, “özür dilerim” sözcüklerinin metinden silindiği, diğer kısımların ise olduğu gibi bırakıldığı görülüyordu.
31 Mart yerel seçimlerinden birinci parti olarak çıkan CHP’nin Genel Başkanı Özgür Özel’in, Ak Parti lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan ile başlattığı ‘Normalleşme-yumuşama’ girişimleri, sürekli eleştiri alıyordu; “Erdoğan’a elini kaptıran, kolunu kurtaramaz, sen kendini ne sanıyorsun?” benzeri suçlamalarla karşılaşıyordu. Nitekim, normalleşme kapsamındaki karşılıklı ziyaretlerden sonra, CHP içerisinde yükselen tepkilere Erdoğan, “Kibarlık yapalım dedik, CHP’nin başındaki arkadaş hazmedemedi” diyerek, kendisini küçümsüyordu..
Üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçilen ve yeni bir anayasa yapma önerisini yineleyip duran Erdoğan’ı, erken seçime çağıran Özgür Özel’in iki de bir, “49 yıl aradan sonra CHP’yi birinci parti yaptık, erken seçime gidelim, Erdoğan dördüncü kez aday olsun, onu seçim yoluyla iktidardan indirelim” çağrıları, muhalif kesimlerden yoğun tepkiler alıyordu, “Erdoğan’ın dördüncü kez aday olmasını, meşrulaştırmaya mı çabalıyorsun?” diye eleştiriliyordu...
TBMM’nin açılış konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “İsrail, gözünü vatan topraklarımıza çevirdi, hedefinde Türkiye var” şeklindeki ürkütücü açıklamasına balıklama dalan Özgür Özel’in, “TBMM’de kapalı oturum yapalım, bu tehdidi görüşelim,” şeklindeki yaklaşımı, bu tehdidi onayladığı yorumlarına neden oldu. Nitekim, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılmadığı TBMM’deki gizli/kapalı oturumdan sonra Özgür Özel’in, “İki bakan konuştu, bugüne kadar bildiklerimiz dışında hiç bir şey söylemediler” demesi üzerine, Cumhurbaşkanı Erdoğan, sert bir yanıt verdi, “Özgür Özel’e teessüf ediyorum, kendisinden bu şekilde seviyesiz bir açıklama beklemezdim” diyordu.
TBMM’nin açılış toplantısına katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın genel kurul salonuna girişinde ayağa kalkan, çıkışında ise yerinden kalkmayan Özgür Özel, “Girişte Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olarak makamına saygımızdan ayağa kalktık, sonra Ak Parti Genel Başkanı olarak konuşma yaptığını gördük, çıkışında ayağa kalkmadık” diyor, çelişkiler içerisinde bocalıyordu.
Kamuoyunda, “Erdoğan’ın, 2017 yılında Partili Cumhurbaşkanlığı sistemini getirerek şahsına özgü bir tek adam rejimi oluşturduğunu, o günden bu yana ‘Ben ekonominin kitabını yazdım, ben ekonomi profesörüyüm... Nas orada dururken sana bana ne oluyor, faiz asla yükselmeyecek,’ söylemleri ile ekonomiyi nasıl batırdığını, Özgür Özel yeni mi farkediyordu?.. Daha iktidara geldiği yıllarda ‘Dış politikamızı monşerlerin ellerinden kurtaracağız’ diyerek yola çıkan Erdoğan’ın, uluslararası ilişkilerimizi nerelere sürüklediğini yeni mi görebiliyor?” şeklinde yorumlar yapılıyordu.
Özgür Özel’in, 31 Mart yerel seçimlerindeki başarıyı, üstün liderlik yetenekleri ile tek başına sağlamış gibi, “CHP’yi yıllar sonra birinci parti yaptım, ilk seçimde iktidara taşıyacağım” şeklinde havalara girmesi, parti içerisinde olduğu kadar, umutlarını ana muhalefet partisine bağlamış tüm kesimlerde de hayal kırıklığı yaratıyordu.
Özgür Özel, normalleşme - yumuşama girişimleri ve TBMM’de Cumhurbaşkanı Erdoğan için ayağa kalkmaları ile ilgili tepkilere ve tartışmalara, “Araştırma yaptırdık, Ak Parti ve MHP seçmeninin büyük bir kısmı, bu politikamızı olumlu karşıladı” diyor. Oysa Ak Parti seçmeni, HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, DP Genel Başkanı Süleyman Soylu gibi nice siyasiler Ak Partiye katılırlarken, tepki mi gösterdiler?.. MHP’nin, BBP’nin, DSP’nin, HÜDAPAR’ın, Erdoğan’ın çevresinde toparlanmalarına “İstemiyoruz” mu dediler?.. Şimdi, Ak Parti ve MHP sözcülerinin, yıllardır 'Tamamen kapatalım, siyaset yasağı getirelim' dedikleri DEM Parti ile tokalaşmalarını, yeniden açılım ve barış süreci tartışmalarını başlatmalarının amacını anlayamıyor muyuz?..
Görünen o ki, Özgür Özel, Ak Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yeni anlamaya başladı!.. Ayrıca, 31 Mart yerel seçimlerinin kendi liderliğinde zirve yaptığını sanıyordu, kibre ve yanlışlara saplanmıştı... Sonunda yoğun tepkiler üzerine, “Tüm sorumluluğu benim. Kabediyorsam ben kaybediyorum, hesabı ben ödeyeceğim” dedi ama, bu çıkışının da yanlış olduğunu farkederek, özür diledi.
Özgür Özel, CHP Genel Başkanlığı görevinin, kendi kişisel ihtirasları için oluşturulmuş bir makam olmadığını, ekonomide, iç politikada ve dış politikada nefes alamaz hale gelmiş tüm toplumsal kesimlerin umudu olarak kendisine ana muhalefet partisinin liderliği görevinin verildiğini, sanırım artık anlamıştır.
En azından bugünden sonra umarız ki Özgür Özel, “Ben ben...” demeyi bir kenara bırakır, “Biz toplumsal mutabakat olarak tek adam rejimine karşı mücadelemizi sürdüreceğiz,” der.