Aşağıdaki haber, televizyon ekranlarına yansıyınca, beni, bir anda yirmi yıl öncesine götürdü. Haberin başlığı şöyleydi:
“ Daha önce İstanbul’a götürülen kamu bankaları, yeniden Ankara’ya taşınıyor. Merkez Bankası’nın bazı birimlerinin taşınma işlemleri başladı.”
Güçlü şekilde 2002 yılında iktidara gelen Ak Parti Hükümeti, büyük bir heyecanla ‘Osmanlıcılık’ hayallerine kapılmıştı. “Ecdadımızın mezar taşlarını okuyamıyoruz” demişler, Cumhuriyetimizin Türkçe alfabesini eleştirmişler, “Dindar ve kindar nesiller yetiştirme” söylemleri ile Arap alfabesine dönüşün yollarını aramaya koyulmuşlardı. İmam-Hatip okulları, İlahiyat Fakülteleri, dini eğitim veren tüm kurum ve kuruluşlar, tarikatlar, cemaatler teşvik edilmiş, desteklenmiş, hatta tüm eğitim-öğretim kurumlarında, din derslerine de ağırlık verilmişti.
Aynı yıllarda ABD Dışişleri Bakanı Kondoleza Rays, Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) tüm dünyaya duyurmuş, proje kapsamında Ortadoğu’daki irili ufaklı 22 devletin sınırlarının değiştirileceğini, bunların arasında Türkiye’nin de bulunduğunu açıklamıştı.
Ak Parti lideri Erdoğan’ın, Başbakan olur olmaz BOP Eş Başkanı olduğunu açıklaması, BOP kapsamında Osmanlı’nın yeniden kurulacağı, liderliğine de Erdoğan’ın getirileceği söylentilerine yol açmıştı.
Sonraları bir ara, Başkentin Ankara’dan alınarak, Osmanlı döneminin başkenti olan İstanbul’a götürülmesi tartışıldı, arkasından, başta Merkez Bankası olmak üzere kamu bankalarının İstanbul’a taşınması başlatıldı...
Osmanlı Ocakları adlı sivil toplum örgütü kuruldu, tüm yurtta, hatta yurt dışında hızla yayıldı.
Sekiz yüz elli kilometrelik sınırımız bulunan bitişik komşumuz Suriye ile çok yakın ilişkiler geliştirilmiş, mayınları temizlemesi karşılığında Suriye sınırımız, İsrail’e verilmeye kalkışılmıştı... (Bu karar, muhalefetin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti).
2009 yılında Başbakanımız Erdoğan, Filistin meselesinin tartışıldığı Davos’ta, İsrail Devlet Başkanı Şimon Peres’e çok sert şekilde ‘Van minüt’ çıkışı yapmış, Müslüman Arap dünyasından büyük sempati toplamıştı, böylece ‘Ümmetin lideri olma’ yolunda da önemli bir adım atmıştı.
2011’lerde ‘Arap Baharı’ denilen bir süreç başlatıldı, Suriye’de iç karışıklık baş gösterdi, bir anda ‘Kardeşim Beşar Esad’, ‘Eli Kanlı Katil Esed’ ilan edildi, “Üç aya kadar Şam’a gider, Emeviye Camii’nde namaz kılarız” hayalleri ile heyecanlandık. Daha sonraları, Süleyman Şah Türbesi’nin kaçırılmasından, burada söz etmeyeceğim!
BOP’un mimarı ABD, Irak’ı parçaladı, bırakıp gitti, Afganistan’ı, katı şeriatçı Taliban’a terketti, Libya’da, Mısır’da felaketler yaşandı, Suriye’de sınırımıza yakın bölgelerde bir YPG -KCK kanton devleti kurmanın peşine takıldılar. ABD, tüm Müslüman Arap dünyası ile çok yakın ilişkiler geliştirdi, ancak Filistin sorununda İsrail’i açıktan destekliyor... 200 milyondan fazla Müslüman Arap dünyası, Filistin’de yaşananları ilgisizce seyrederken, sadece Türkiye tek başına dünyayı karşısına aldı, Filistinli Müslümanlara sahip çıkmaya çalışıyor.
Türkiye, çeyrek asra yaklaşan bir dönemi, boş hayaller uğruna heba etti. Darbe girişimleri, toplumsal parçalanmalar, son derece başarısız olan tek adam rejimine sürüklenişimiz...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 yılında, “Ayasofya’yı ibadete açalım diyenler, önce Sultanahmet’i doldursunlar, bunlar ard niyetli tartışmalar” dedikten bir yıl sonra 19 Temmuz 2020 tarihinde Ayasofya’nın ibadete açılmasına karar verdi, 1934 yılında Atatürk’ün bir kararnamesi ile Ayasofya’nın müzeye dönüştürülmesini şiddetle eleştirdi, “Bu müze kararnamesi, tarihimize ihanettir, bu ihanete son vereceğiz” dedi, protokol namazları kılınarak, Fetih Suresi okutularak, Ayasofya Kilisesi, camiye dönüştürüldü. Ancak çok geçmeden, 19 Ocak 2024 günü Ayasofya, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yeni bir düzenleme ile 15 Ocak’ta yabancıların ziyaretine açıldı. Turistlerin Ayasofya’yı ziyareti için 25 Euro ücret belirlenmişti.
Bugün ağır bir ekonomik krizle cebelleşmekte olan Türkiyemiz, milyonlarca sığınmacısı, mültecisi ve seksen beş milyonun üzerindeki nüfusu ile çeyrek asra yakın süren bir kabustan uyanmak için çırpınıyor.
Dileriz dönüşümüz hayırlı olur.