ÖRÜMCEĞİN PUSUSU

Bilirsiniz örümcekler riske girip, emek verip avını kovalamaz ve mertçe dövüşmez...

Örümcekler kenar köşeye ağ kurar, sinsice pusuya yatar ve avının ağa takılmasını bekler.

Ağa takılan avını önce zehirler, sonra da ağına sararak içine sindirim sıvısını kusar arkasından da iliğini kemiğini emer, kabuğunu bırakır!

Örümcek pususundan kurtulmanı iki yolu vardır:

İlk yol: Örümcek ağını parçalayıp geçecek kadar iri ve güçlü olmak, örümceği ağ kurduğuna kuracağına pişman etmek...

İkinci yol: Örümcek ağının arasından geçecek kadar küçük olmak...

Demedi demeyin: Eğer örümcek ağını delip geçecek kadar iri ve güçlü ya da ağın arasından geçecek kadar küçük olmazsanız arada derede kalır, ağa yakalanır örümceğin yemi olursunuz...

Bu örümcek merakım nereden depreşti derseniz; ne yazık ki bazı politikacılar bu günlerde bana tam da bu örümcek pususunu çağrıştıracak işler yapıyor.

Bu politikacıların başında ise elbette CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gelmektedir.

Onu kim takip ediyor derseniz onun da adı aşikar; kayyum olma meraklısı Gürsel Tekin derim.

2023 Cumhurbaşkanlığı seçimini kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu’nun aslında yanlış stratejisinin bedelini gönüllü olarak ödemesi ve daha seçim akşamı çıkıp “herkes uyardığı halde kimseyi dinlemedim, ortaya bir iddia koydum ama ne yazık ki başaramadım. Sadece ben kaybetmedim bu tek adam rejiminden kurtulmayı umut eden herkese de kaybettirdim. Bunun için ödenmesi gereken bedel bellidir; Genel Başkanlıktan istifa ediyor daha başarılı olabilecek bir başka CHP üyesinin önünü açıyorum. Yerime seçilecek yeni Genel Başkanın benden daha başarılı olabilmesi için elbette elimden gelen her şeyi yapacağım.” Demesi gerekirdi.

Kemal Kılıçdaroğlu bunu yapmadığı gibi kurultay toplayıp yeniden aday oldu koltuğunu korumaya kalkıştı. Kurultayda ilk turu kaybetti, “çekil” dendi çekilmedi ikinci tura devam etti. İkinci turu da kaybedince öfke ile salonu terk etti, eski Genel Başkan olarak Yeni Genel Başkan Özgür Özel’in elini kaldırıp kutlamadı, birlik beraberlik görüntüsü vermekten kaçındı.

Sonrası malum bütün seçim kampanyasının evinin mutfağından yürüten Kılıçdaroğlu Ankara’da çok lüks bir büro kurdu oradan eş başkan gibi olur olmaz ahkam kesmeye başladı.

Sanırım o dönemde umudu 2024 seçimlerinde yaşanacak bir hezimet sonrasında Özgür Özel’i devirip Genel Başkanlık koltuğuna yeniden oturmaktı.

Bu yüzden 2024 yerel seçim kampanyasında CHP’nin yeni yönetimine destek vermedi.

Lakin işler umduğu gibi gitmedi tabiri caizse Kılıçdaroğlu girmediği bir seçimi de kaybetti CHP ise tarihi bir başarıya imza attı. Zaten elde olan herhangi bir yerel yönetimi kaybetmediği gibi hem Türkiye’nin birinci partisi oldu ve hem de bir çok yeni yerel yönetimi kazandı.

Eminim seçim sonuçları açıklanınca tüm umutları suya düşen Kılıçdaroğlu saçını başını yolmuştur.

Sonrasını biliyorsunuz Recep Bey “CHP’li belediyeleri silkeleyin” dedi...

Önce mali yaptırımlar sonra ise hukuk operasyonları başladı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu başta olmak üzere onlarca belediye başkanı, yüzlerce bürokrat ve iş insanı gözaltına alınıp tutuklandı. Doğruları halka anlatan Fatih Altaylı gibi gazetecilerin başına gelenler de ayrı konu.

Elbette eşitlik ilkesinin geçerli olduğu bir hukuk devletinde politikacılar ya da bürokratlar yargılanmadan ari değildir, yargılanmalarında bir sakınca da yoktur.

Amma ve lakin yargılamaların siyasi saikler ile kullanılan bir operasyona dönüşmemesi gerekmektedir. Bu güne kadar izlediğimiz tablo ise bu yargılamaların hukuki olmaktan ziyade siyasi bir operasyon olduğu yönünde.

Neden böyle düşünüyorum diye sorarsanız cevabım çok basit: Kimse kaçmadı!

Oysa iktidar tarafından böyle bir operasyona girişileceği çok belliydi, herkes bunu konuşuyordu, hatta Ekrem Başkan böyle bir yolsuzluk operasyonunun geleceğini kamuoyu önünde de açıklamıştı.

Bakın kimse bilmese bile suç işleyen suç işlediğini bilir!

Suçunun ortaya çıkacağını bilen kişinin ilk yapacağı iş ise kaçmaktır...

Hangi aptal yakalanacağını bile bile bekler?

Peki, bugüne kadar kim kaçtı?

Bakınız bir kişi polisin, savcının gelmesini sakin sakin bekliyorsa emin olun o suçsuz olduğundan emindir, bende bu tavra bakıp bu operasyonlar hukuki değil siyasidir diyorum.

Neyse, Kılıçdaroğlu bu noktada da suskun kaldı CHP’ye destek vermedi bütün eski genel başkanlar katıldığı halde Saraçhane mitingleri başta olmak üzere bir tek mitinge bile katılmadı CHP’nin hiçbir faaliyetine iştirak etmedi.

İstanbul’da sahneye konan kayyum Gürsel komedisini de izliyor ama Özgür Özel yönetimine destek verecek tek bir kelam bile etmiyor, ...

Şimdi kendisinin mahkeme tarafından CHP’nin başına kayyum atanacağı konuşuluyor ama gene çıkıp iki kelam etmiyor, pusuda bekliyor.

Oysa Kemal Kılıçdaroğlu çıkıp; “ “Benim Genel Başkanlığımda yapılan kurultayımız her türlü şaibeden ari, tertemiz bir şekilde tamamlanmış ve Sayın Özgür Özel CHP’nin yeni Genel Başkanı olarak belirlenmiştir. Ben de her CHP’li gibi kurultayımızın bu kararına sonuna kadar saygılıyım ve yeni seçilen Genel Başkanımız Özgür Özel’i destekliyorum. Amma ve lakin iktidar hukuk oyunları ile CHP’ye saldırırken eğer bu kurultaya yönelik bir iptal kararı çıkar da ben yeniden Genel Başkan olarak partinin dümenine geçersem derhal olağanüstü bir kurultay toplayarak kararı CHP delegesine bırakacağım ve kurultaydan çıkacak her türlü karara her CHP’li gibi bende saygı duyup, uyacağım.” Dese bu mutlak butlan davası saçmalığı bir anda boşa düşecektir.

Bunu yapmıyor örümcek pususuna yatmış bekliyor...

Bundan sonrasını izleyip göreceğiz ama demedi demeyin Kemal Kılıçdaroğlu kazanmayı bilmiyordu tamam ama kaybetmeyi de bilmiyormuş...

Kılıçdaroğlu’nun sol siyaset tarihine “işbirlikçilik örneği” olarak geçmesine neden olacak böyle bir işe girişmemesini tüm kalbimle umuyorum.