ÖLÜMSÜZ ÖNDER

İnsan da tüm diğer canlılar gibi doğar, büyür ve ölür, fakat çok az insan öldükten sonra...

İnsan da tüm diğer canlılar gibi doğar, büyür ve ölür, fakat çok az insan öldükten sonra da hatırlanır ve çok daha azı öldükten sonra bile insanlara rehber olup, yol göstermeye devam edebilir.

İşte Mustafa Kemal öldükten sonra bile halkına rehber olup yol gösterebilen bu nadide insanlardan biridir.

O sadece bir asker ve devlet adamı değildi, büyük bir devrimci olarak o yol açan ve yol gösteren bir önderdi. Ölümünden bunca yıl sonra bile bunca etkili olması gerçekten de hayret verici ve çok iyi anlaşılması gereken bir olgudur.

Ben Mustafa Kemal Atatürk’ün askeri başarılarına ve devlet adamlığına hayran olsam da şaşırmıyorum, beni asıl şaşırtan bu kadar kısa bir süre iktidarda kalabilmiş olmasına rağmen toplumda meydana getirdiği olağanüstü büyük değişimdir. Mustafa Kemal Atatürk’ün iktidarı hepi topu 15 yıldır! Bu kadar kısa bir sürede benzer bir değişimi başarabilen bir önder ve önderinin yaptığı devrimlere bu kadar rahat uyum sağlayan başka bir toplum daha var mı?

Gidin 1920 tarihine o zamanki toplumun üretim biçimine, kültürüne, yaşam tarzına, yönetimine bir bakın ve gelin 1938’e nereden nereye gelinmiş görün:

1920 yılında bu gün Türkiye Cumhuriyetine ait olan topraklarda egemenlik hak ve özgürlükleri tamamı ile bir aileye aitti, halk hem o aile indinde ve hem de resmiyette “kul”, “köle” ve “tebaa” hükmündeydi…

Bakınız; Osmanlı zamanında vatan ve vatandaş kavramları yoktur. Bu halk Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde egemenlik hak ve özgürlüklerini o ailenin elinden savaşarak koparıp aldı, egemen ve özgür bir ulus haline geldi. Ailenin birinin kulu olan ve o ailenin mülkü üzerinde tebaa olarak yaşayan halk tarihte ilk defa vatan ve vatandaşlık haklarına sahip oldu. 1938 yılına gelindiğinde bu topraklarda yaşayan insanlar kendi tam bağımsız vatanlarında, özgür insanlar olarak yaşayan vatandaşlar haline gelmişti. Bu halk bunu unutur mu?

Bu topraklarda tarih boyunca yaşayan halklar hiçbir zaman egemenlik hak ve özgürlüklerine sahip olmamış, daima bir hanedanın hükmü ve egemenliği altında yaşamaya mahkûm olmuştu.

İnsanlar binlerce yıl boyunca “ben asil kandan geliyorum” ve “beni tanrı seçti” yalanları ile kandırılarak boyun eğmek zorunda bırakılmış, insanların egemenlik hak ve özgürlükleri hanedanlarca gasp edilmişti. Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde savaşan halk bu topraklarda tarihte ilk defa egemenlik hak ve özgürlüklerine kavuşmuş, “kayıtsız şartsız milli egemenlik ilkesi” çerçevesinde bir siyasi birlik kurmayı başararak bir ulus olabilmişti. Bu halk bunu unutur mu?

1920 yılında eşit ve özgür yurttaş statüsü söz konusu bile değildi! Özellikle kadın ve erkek, Müslüman ve Müslüman olmayan, hanedan ve kullar arasında çok büyük sınıfsal farklar ve ayrımcılıklar vardı. 1938 yılına gelindiğinde ise eşit ve özgür vatandaş kavramı hem ilkesel ve hem de anayasal olarak tesis edilmiş, eşit vatandaşlık Cumhuriyetimizin temel hukuk normu olmuştu. Bu halk bunu unutur mu?

Mustafa Kemal Atatürk’ün bir başka büyük başarısı bir üretim devrimini gerçekleştirebilmesidir. Biliyoruz ki Osmanlı sanayi devrimini ıskalamıştı. 1920 yılında bu gün Türkiye Cumhuriyetine ait olan topraklarda üretim çok büyük ölçüde geleneksel yöntemler ve el işçiliği ile yapılıyor ve toplum feodal tarım toplumu kurallarına göre yaşıyordu. Sanayi gelişmemişti 1938 yılına gelindiğinde aynı topraklarda çağdaş bir sanayi toplumu doğmaya başlamıştı. Üretim fenni ve sınai yöntemler ile yapılmaya, toplum feodal bir tarım toplumundan çağdaş bir sanayi toplumuna dönüşmeye başlamıştı. Kamusal üretim yapılan fabrikalar ise bu dönüşümün ilk çekirdeğiydi. Bu halk bunu unutur mu?

Mustafa Kemal Atatürk’ün “EGEMENLİK” ve “ÜRETİM BİÇİMİ” devrimleri ile aynı anda yürüttüğü “KÜLTÜR” devrimleri ise bu topraklarda yaşayan insanları çağdaş toplumlar seviyesine çıkarmayı ve bunu başarırken de özüne yabancılaşmamayı hedeflemişti.

Bu kültür devrimleri sayesinde Türkçe yeniden devletin dili olmuş, halk kendi dili ve yeni bir alfabe ile başlatılan büyük bir okuma yazma seferberliği sayesinde bilgiye ulaşmasının önündeki engelleri bir bir aşabilmişti. Bu halk bunu unutur mu?

İşte Mustafa Kemal Atatürk tüm bu başarıları kısacık bir ömre sığdırabildiği için hala bu topluma yol gösteren ölümsüz önderdir…