Seçimden sonraki yazım için o kadar çok telefon ve mesaj aldım ki, öncelikle çok teşekkür ederim. Mesajların çoğunda kaybedenleri yazacak mısın diye sordunuz, elbette yazarım, hem kazananı hem kaybedeni yazarım da; kaybetmekle ilgilenmek yerine ülke nasıl kazanır seçeneğine mi odaklansak?
Örneğin,
Sayın Cumhurbaşkanı ve ekibi gerilimi azaltmayı tercih etse,
Sayın Özgür Özel ve ekibi daha önce neden olmadığını, şimdi neden olduğunu çok doğru şekilde analiz etse,
Ekonomi yönetimi DOĞRU İLETİŞİMLE, EKONOMİK TABİRLER KULLANMADAN halka neyin ne olduğunu ve ne zaman hangi şartlarda düze çıkacağımızı anlatsa ve güven telkin etse,
Sayın Akşener bazı konularda inat etmeyi, gölgesiyle savaşmayı bıraksa,
6`lı masanın gerçek kazananları Sayın Babacan, Davutoğlu, Karamollaoğlu ve Uysal halkın teveccühünü ve bundan sonra neler olabileceğini doğru tahlil etse,
Sayın Özdağ söylemlerini çeşitlendirip kamuoyu önüne neredeyse tek bir konuyla çıkmayı tercih etmese,
Sayın Baş, büyük bir geleneği temsil eden partisinin söylemlerini günümüzün şartlarına göre revize etse,
Tatlısu solcuları gerçekleri görse, Milliyetçiliği sadece görünüşe indirgeyenler gerçek milliyetçiliği kavrayabilse,
Kürt etnik kökenini temsil ettiğini iddia eden parti, barışçıl bir Türkiye siyaseti için çalışmaya başlasa, kendini fasulye gibi nimetten görmese ve ardındaki savaş baronlarını bertaraf etse,
Daha iyi olmaz mı?
Yazmaya kalksam sayfalar yetmez, yetse okunmaz, okunsa anlanmaz, anlansa, anlatılmaz. Ülkedeki umut iklimi ve her yerdeki tekelleşmeye karşı oluşan olumlu hava, milat olsa, artık gerçek manada Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ün dediği gibi, muasır medeniyetler seviyesine doğru yola çıksak olmaz mı?
Haydi, kalın sağlıcakla.