ÖĞRETMENLER GÜNÜ

Öncelikle 24 Kasım öğretmenler gününde tüm öğretmenlerimizi yürekten kutluyor ve onlara çok şey borçlu olduğumuzu ifade...

Öncelikle 24 Kasım öğretmenler gününde tüm öğretmenlerimizi yürekten kutluyor ve onlara çok şey borçlu olduğumuzu ifade etmek istiyorum. Bu günkü bizi şekillendiren öğretmenlerimizin hakları hiçbir şekilde ödenemez.

Tamam, öğretmenlerimizin haklarını ödeyemeyiz ama hiç değilse insan onuruna yakışacak bir şekilde geçinmelerine yetecek bir maaşı ödememiz mümkündür.

Peki, bunu yapıyor muyuz?

Ne yazık ki bu öğretmenler gününü de aslında öğretmenlerin yaşadığı devasa sorunların gölgesinde kutluyoruz.

Öğretmenlerin yaşadığı en büyük sorun öncelikle gelir çöküşüdür…

Öğretmen gelirleri enflasyona yenilmiş ve öğretmenler hayat pahalılığı karşısında ezilmektedir.

Bakınız derece ve kademe bazlı oluşturulan tabloya göre öğretmen maaşları Temmuz 2022 itibariyle şu şekilde:

1/4 derece ve kademede bulunan;

Öğretmen (D.K: 1/4 – 20 yıllık): 12.524-TL,

Öğretmen (D.K: 2/1 – 20 yıllık): 12.268-TL,

Öğretmen (D.K: 3/1 – 15 yıllık): 12.027-TL,

Öğretmen (D.K: 4/1 – 15 yıllık): 11.867-TL,

Öğretmen (D.K: 5/1 – 10 yıllık): 11.080-TL,

Öğretmen (D.K: 6/1 – 8 yıllık): 11.014-TL,

Öğretmen (D.K: 7/1 – 5 yıllık): 10.884-TL,

Öğretmen (D.K: 8/1 – 3 yıllık): 10.842-TL

Öğretmen (yeni atanan D.K: 9/1): 9.388-TL

Yani 20 yıl kıdemi olan bir öğretmen Türk-İş tarafından açıklanan yoksulluk sınırının ancak yarısı kadar bir ücret alabiliyor.

Bir öğretmen fiyatı 600 bin lira olan ortalama bir aile otomobili alabilmek için 4 yıl çalışıp, yemeden içmeden tüm gelirini biriktirmek zorundadır.

Bir öğretmen fiyatı 2 milyon 500 bin lira olan ortalama bir konutu alabilmek için 17 yıl çalışıp, yemeden içmeden tüm gelirini biriktirmek zorundadır.

Eeee nerede kaldı öğretmenlerimize minnetimiz, şükranımız, teşekkürümüz?

Bir öğretmene gelecek umutlarını karartacak, beklentilerini söndürecek seviyede bir ücret vermek zulüm değil midir?

Bakınız çağdaş, güçlü ve müreffeh bir toplum inşa etmenin tek yolu eğitimden geçer, öğretmenler ise eğitiminin ana gücüdür. Eğitim ne bina ile ve ne de sıra ile nitelik kazanmaz eğitime nitelik kazandıran tek şey nitelikli öğretmendir.

Önce nitelikli öğretmen yetiştireceksin ve sonra da o öğretmene yaşamını sürdürebilecek seviyede ücret ödeyeceksin. Yoksa ne nitelikli öğretmen yetiştirebilirsin ve nede yetiştirdiklerinin öğretmenlik yapmasını sağlayabilirsin.

AKP tarafından son 20 yılda uygulanan ücret politikaları öğretmenleri ezmiş, alım güçlerini buharlaştırmış ve eğitim politikaları ise eğitimin niteliğini fevkalade düşürmüştür.

Birde bunun yanında atanmayan öğretmenler sorunu ortaya çıkarmıştır.

Sen genç bir insanı alıyor öğretmen olarak yetiştirip mezun ediyorsun ama sonra onu atamıyorsun bu saçma sapan bir eğitim politikası değil midir?

Okul sayısı belli, öğrenci sayısı belli, gereksinim duyulacak öğretmen sayısı da belli peki kim neden atanmayacak gençleri öğretmen yapıyor?

Öğretmen olabilmek için okuyup mezun olan gençlerin bir sorunu atanmamak ama diğer bir sorunu da kadrosuz, sözleşmeli olarak çalıştırılmak.

Sözleşmeli öğretmen diye asgari ücretin altında öğretmen çalıştırmak sosyal devlete yakışıyor mu?

AKP eğitim sistemini çökertmek, öğretmenleri namerde muhtaç etmek ve sosyal ve parasız kamusal bir hizmet olması gereken eğitimi kapitalist eğitim baronlarına yem etmekten dolayı suçludur ve hiç öyle timsah gözyaşları ile öğretmenler günü falan kutlamasın.