Ben hayatımda hiç öfkelenmedim, kimseyi kırmadım ya da üzmedim diyebilir miyiz? Mutlaka olmuştur, olmadıysa da o kişi bizden değildir çünkü biz toplum olarak biraz sinirliyiz, sinir de öfke yapıyor bünyede. Nedeni mi? Oralara hiç girmeyelim isterseniz, uçsuz bucaksız labirentler gibidir sonu gelmeyen.
Dilin rengini sertliğine göre değerlendirelim, sarı, mavi ve yeşil olsun. Maviyi azarlamak, yeşili eyvallah etmek, sarıyı da uzlaşmak olarak adlandıralım. İnsanlar öfkelendiğinde karşısındaki insanın konumuna göre renk kullanır. Örneğin bir memur amirine karşı yeşil dil kullanırken, amir memuruna karşı mavi dil kullanır. İstisnalar kaideyi bozmaz.
Amir ve memur tanımını tamamen sembolik olarak verdim. Anne, baba, sevgili, kardeş, arkadaş, komşu, trafikte, okulda, fabrikada hayatın her alanında gücü yeten zayıf gördüğüne, haklı ya da haksız olması çok şey ifade etmez, mavi dili kullanır.
Kişinin dili mavi ise bazı durumlarda karşısındaki kişiyi tartmak için sarı dil kullanır, çünkü karşısındakinin gücünü bilmediğinden sert kayaya çarpmak istemez. Eğer karşısındaki mavi ise hemen yeşile geçer. Biz buna çark etmek diyoruz.
Oysa insan olarak haklı ya da haksız olduğuna bakmadan öfke dilini hep sarıyı yani uzlaşı dilini kullanamayız mı? Neden mavi ya da yeşili kullanırız. Çünkü toplumda uzlaşı dili laldır, haklı olmak gibi bir ego hastalığı vardır. Siz sarıyı kullanmaya çalıştıkça karşınızdaki mavi olacağım der ve sizden yeşil olmanızı ister. Bütün kavgalar ölümler, yaralamalar ayrılmalar kısacası anlaşmazlıklar da bu iki dilin sarıda buluşamadığından meydana gelir. Oysa sarı ile mavinin karışımından yeşili elde ederiz, baharı yaratırız istersek …
Bugünkü konuğum, şair, Cemal Karakuş: Mart 1975’te Ankara Kayaş’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini; Üreğil İlkokulu, Etlik İlköğretim Okulu ve Yalçın Eskiyapan Ortaokulu’nda tamamladı.
Ankara Etlik Lisesi’nden 1992 yılında mezun oldu. 1985-1990 yılları arasında ODTÜ yüzme ve su topu Takımlarında serbest yüzücü olarak spor yaptı. 1989-1990 yıllarında çeşitli derneklerde tiyatro oyunculuğu yaptı. Eylül, 1994’te Emeğin Kurtuluşu davasında Babür Pınar ile yargılandı. DGM’nin hapis kararı (2 yıl 6 ay) Yargıtay da bozuldu. 2000 yılında Gökçeada İmroz ile tanıştı. 2005 yılından bu yana adada yaşamaktadır. Zıpkın ile balık avcılığı yapmaktadır. Yıllar sonra ODTÜ bünyesinde sualtı sporları yapmaya başladı. ODTÜ SAS takımıyla Türkiye şampiyonlukları yaşadı, bireysel olarak aldığı derecelerle gümüş madalya kürsüsüne çıktı. ODTÜ SAS Marşını yazdı ve besteledi. 2017 Avrupa Şampiyonasında -56 metre mono fin branşında dalarak ülkesini temsil etti. 2018 yılında Türkiye şampiyonasında -57 metreye dalarak mono fin branşında Türkiye ikincisi oldu. Uluslararası Kaş Open Turnuvasında bronz madalyayı küp apnea (Jump Blue) branşıyla ülkesine kazandırdı. 2018 yılından itibaren aktif spor yaşamına antrenörlüğü ekleyerek devam etmektedir. Şiirleri Damar, Berfin Bahar ve (İsveç’te hazırlanan) Vizyon dergilerinde yayımlandı.
ODTÜ SAS MARŞI
Tek nefes olmuş sualtı bilinci
Kolektif akıl idmanlarda
Türkiye’de yoktur onun rakibi
Tek solukta şampiyon işte ODTÜ SAS
İniyoruz diplere korkusuz
Maviden doğma düşlerle
Bilim önümüzde aydınlık
Palet palet çıkıyor işte ODTÜ SAS
Yeryüzüne şampiyon işte ODTÜ SAS
BELKİ DE KAFDAĞI GÖKÇEADADIR
Kırlangıç Ege derinliklerinden geldi
Arkasında kıpkızıl güneş
Tasos ve Samosrtraki
Karabataklar uçmayı öğrenmiş martılar
İşte tam orada
Seni karşılamağa çıktığım noktada
Gezintiye çıkmış fok
Ve avlanmaya inmiş orkinosla
Su anını yaşarken
İpi kesilmiş uçurtma
Yitik uğultudan
Karada sığırcık periler toplandı
Papatya neşen tabutu kırarken
Hangi ölümlünün gövdesi
Yedi kat derinine inip
Heybesinden sevgi çıkarır toprağın
Anka’nın arkadaşı sevdan
Kafdağı’ndan gelen masalcı
Çocuk yüreğiyle algılar Dünya’yı
Sarkıt mağaralar
Magmaya inen yeraltı nehirleri
Buharlaşan cinler
Tabiatın öfkesiyle patlayan yanardağ
Verimli olsun diye karışır Dünya’ya
Sesin büyülerken gençliğimi
Gökyüzü gürlüyor şimşekler çakıyor
Asitsiz bin yıllık sabır bulutları
Yağacak toprağa
Mor gülücüklerin eşliğinde