NEYİN SATILIP NEYİN SATILMAYACAĞINI İYİ BİLİYORLARMIŞ…

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Körfez ülkelerine para arayışı ziyareti öncesi yaptığı açıklamada, BOTAŞ’ın satılacağı iddialarına dair “Ziyaretin yatırımlar...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Körfez ülkelerine para arayışı ziyareti öncesi yaptığı açıklamada, BOTAŞ’ın satılacağı iddialarına dair “Ziyaretin yatırımlar ve finans boyutu var. Her ikisinden de umudumuz çok çok var. Oralarda yatırım söz konusu, tabii ülkemizde yatırım söz konusu. Savunma sanayisinde, altyapı üstyapı yatırımlarında bu üç ülkeye Türkiye’nin ciddi bir inşallah yatırım imkânı olacak. Bunun yanında da bu ülkelerin Türkiye’den belli asetleri satın alma durumu da olacak. Ama bazı cambazların söylediği gibi BOTAŞ’ı satıyorlar, şu oluyor bu oluyor, böyle bir şey yok. Biz neyin satılıp neyin satılmayacağını çok iyi biliriz.” Demişti.

“Biz neyin satılıp neyin satılmayacağını çok iyi biliriz” sözü çok ama çok iddialı bir söz değil mi?

Vallahi demedi demeyin bu iş de ekonomistliğine benziyorsa yandı gülüm keten helva demektir.

Ayrıca AKP’nin satıp savma, özelleştirme operasyonları dendiğinde aklımıza hep Ziya Paşa’nın çok bilinen şu beyti gelir:

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz

Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.

Örneğin Türk Telekom özeleştirmesinde yapılan beceriksizlikler ve ortaya çıkan kamu zararı başka bir ülkede olsa hükümet yerle yeksan olmuş olur bu işte dahil olan politikacılar sokağa dahi çıkamazdı değil mi?

Sadece Türk Telekom’un satışında yaşananlar bile AKP iktidarının neyin satılıp neyin satılmayacağını ve neyin satıl satılacağını bilmediğinin ispatı değil midir?

Erdoğan “belli asetleri satın alma durumu da olacak” diyor yani belli varlıkları satacaklarmış bu onun açık bir itirafıdır.

Mal varlığı satarak günü kurtarmak mümkün değildir, böyle iddialarda bulunanlara hep aşağıdaki fıkrayı anlatarak yanıt veririm:

Ahmet ile Mehmet uzun süredir görüşmeyen iki arkadaş bir gün yolda karşılaşmışlar, üç beş hoşbeş ettikten sonra

Mehmet “yahu Ahmet epeydir görüşmedik ne iş yapıyorsun, neler ile uğraşıyorsun?” Diye sormuş.

Ahmet “ vallahi mobilya işine girdim, bu aralar bu işle uğraşıyorum” yanıtını vermiş.

Mehmet “ Maşallah, maşallah peki, işler nasıl gidiyor?” Diye sorunca.

Ahmet “Şimdilik iyi de evdeki halı mobilya bitince ne yapacağım onu düşünüyorum” diye yanıtlamış.

İktidarın yaşanan büyük döviz krizini atlatabilmek için kamuya ait mal varlıklarını satışa çıkardığı anlaşılıyor, fakat buradan söyleyeyim hazıra dağ dayanmaz, taşıma suyla değirmen dönmez demiştir atalarımız bu yaptıkları çare olmayacak, döviz krizini engelleyemeyecektir sadece bir takım Araplar kelepir mal bulmuş, ölü fiyatına satın almış olacaklardır. En nihayetinde Türk halkı varlıklarından olacak, zarar edecek bazı yabancı yatırımcılar aşırı kar edip servetlerine servet katacaklardır.

Ayrıca bir dostum Bence Erdoğan, neyin satılacağını neyin satılmayacağını çok iyi bilmiyor; hatta iyi de bilmiyor, hatta kötü biliyor!

Üretip satmayı bilseydi memleketin servetlerini, topraklarını yabancılara satar mıydı? Bu kadar borca ve dar boğaza ülkeyi sokar mıydı? Dedi ve bence de çok haklı.

Demedi demeyin bir ekonomi için en doğru çıkış yolu üretip satmaktır!

Bir ülke ancak ve ancak yüksek katma değerli, küresel ölçekte talep görecek ürünler üretip satarak ekonomik sorunlarını çözüp kalkınabilir, refaha kavuşmanın tek sağlam yolu da budur hatta başkaca bir yol da yoktur…