Son 30 – 40 yıldır dünyayı domine eden neoliberal sistemin yaşanan pandemi krizi ile birlikte bireyin, toplumun ve çevrenin sorunlarını çözmekte ne kadar yetersiz kaldığı, ne ölçüde başarısız olduğu ortaya çıkmış bulunmaktadır.
Sistem konjonktürel yani gelip geçici değil çok temel yapısal sorunlar ile malul. Kalkınma yerine büyümeyi temel alan bu anlayış, kar elde etme güdüsü ve piyasa mekanizmasının sihirli bir değnek gibi her sorunu çözeceğini iddia ediyordu. Bu sistem ile sorunların çözülemediği, üstelik sistemin iklim krizi gibi çok daha vahim sonuçlar doğuracak küresel sorunları tetiklediği ortaya çıktı.
Aslında insanlığın gelişimini ve kalkınmasını sağlayan, toplumsal evrimi hızlandıran hemen hemen tüm unsurlar kar güdüsü ile değil; merak ve yaratıcılık güdüsü ile ortaya çıkmaktadır.
Tesla, Edison örneği ve bu ikilinin iş yapma biçimindeki farklılık artık hemen hemen herkes tarafından bilinmektedir. Eğer Tesla kar güdüsüne boyun eğmiş olsaydı bu günkü birçok teknolojik gelişme sağlanamamış olurdu değil mi?
Birçoğumuz ne yazık ki günlük siyasi ve ekonomik gelişmelere yoğunlaşmaktan bazı çok önemli ve temel olayları gözden kaçırıyoruz. Sözü getirmek istediğim nokta Almanya seçimleri, Merkel’in partisi ve arkadaşları ağır bir seçim yenilgisi aldılar. Oysa Merkel göreceli olarak olsa da pandemiyi başarı ile yönetmiş ve pandemi koşullarında bile Alman ekonomisinin dengelerini koruyabilmişti. Almanya’da ne oldu seçmen neden görüşünü değiştirdi? Bu sorunun cevabını bulmamız gerekmektedir.
Konu ile ilgili önemli yazılardan biri Soner Yalçın’dan geldi. Soner Yalçın makalesinde:
“…Almanya’da da Gerhard Schröder, diğerleri gibi kendini “yeni sol” diye tanımlayıp, sola ihanet etti! Hepsi, “başka alternatif yok” diye neoliberalizme yenildi. Böylece, sosyal piyasa ekonomisini yıkan Schröder koltuğunu Angela Merkel’e bıraktı.
Peki, bu seçimlerde Merkel’in arkadaşları neden tarihi yenilgi aldı? İşte, bu konu üzerine nitelikli analitik bir yazı bulamıyorum. Mesele salt popüler kültür üzerinden “şu liderin karizması vardı – bu liderin karizması yoktu” diye tartışılıyor. Bu kadar…
Şunu arıyorum:
2008 küresel krizi ve COV 19’dan sonra Alman devletinin ekonomideki rolü ne oldu? Günümüzde yeniden kalkınmada devletin rolü çeşitli şekillerde tartışılıyor; “devletçilik” doğuyor! Mesela birçok ülkede merkez bankalarının rolü gündemde. Dağıtmayayım konuyu: Artık şu gerçek ortaya çıktı: Dünyanın dört yanında neoliberalizm otuz-kırk yıldır beklenen gelişmeyi sağlayamadı; Avrupa’nın en büyük ekonomisine sahip Almanya’da da böyle mi oldu?
COV 19/pandemi krizi Almanya’da neoliberalizm tabutuna son çiviyi çaktı mı? Almanya’da pandemi etkisiyle ekonomik büyüme geçen yıl yüzde 5 düştü. Bu yıl yine ilk çeyrekte 1.7 daraldı. Keza: On yıl aradan sonra geçen yıl Almanya bütçe açığı 158.2 milyar Euro oldu.
COV-19 mu Merkel’in arkadaşlarını yendi?
Son iki yıllık pratik gösterdi ki: İnsanlar, piyasa kurucusu- güçlü (ceberut olmayan)- kalkındırmacı- etkin- işlevsel devlet arıyor.
Evet: Devletin iktisadi kalkınma sürecindeki rolü değişecek mi? Sosyal Demokratlar-Yeşiller Almanya’da yeni kamucu ekonomik model mi yaratacak? Bu iki partinin oylarını artırmasının sebebi bu mu? Devletin sosyal yönünün, insanlara asgari refah sağlamanın artık çok daha öne çıkması mı oy dağılımını etkiledi?
Evet: Neoliberalizm yıkıcılığından kurtulmak isteyen insanlar; devletinin halkın refahını yalnızca sosyal politikalar yoluyla değil; adil vergilendirme, adil piyasa kurma-düzenleme gibi alanlarda da şekillenmesini istiyor.
Evet: Kimse borca dayalı refah istemiyor!” diyor.
Bende kamucu ekonomik modelin bu salgında öneminin bariz bir şekilde ortaya çıktığını düşünenlerdenim.
Ayrıca önümüzdeki dönem bilgi çağı, bilginin komünal bir üretim faktörü olması yüzünden çok daha sosyalist bir özellik sergileyecek.
Bu pandeminin yarattığı kırılma neolibereal sistemin kışına ve yeni bir sosyalist dönemin baharına işaret etmektedir.