NE YAPTIĞIMIZI ÇOK İYİ BİLİYORUZ

Recep Bey, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde düzenlenen plaket töreninde konuşmuş ve “Kimse kaygılanmasın, endişe etmesin. Biz sayın Bahçeli’yle ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz.” Demiş...

Bu sözü sarfeden zat-ı muhterem daha önce bir çok kez çıkıp da “kandırıldık rabbim affetsin” dememiş olsa elbette bu sözler toplumdaki kaygı ve endişeyi bir miktar bastırabilirdi!

Peki, Recep Bey daha bundan birkaç yıl önce “faiz sebep enflasyon sonuçtur” diye akla bilime tamamen aykırı bir iddiayı da aynı kararlılıkla savunmuyor, “nas var nas sana bana ne oluyor” diyerek iddiasını dini bir referans ile kanıtlamaya çalışmıyor “ben ekonomistim, bunlar bilmez bunların kafası basmaz” diyerek ne yaptığını çok iyi bildiğini iddia etmiyor muydu?

Recep Bey bu iddiaları ortaya atmakla da kalmamış, ekonomiyi çok iyi bildiğini iddia ederek bu rasyonel akla ve bilime aykırı iddiasını memleketin üstünde denemeye kalkmamış mıydı?

Biz o zamanda; “bak yahu bu iş öyle değil, bu dediğiniz akla mantığa ve bilime aykırı” dediğimizde bizleri mandacı ekonomist ilan etmemiş miydi?

Sonuç olarak merak etmeyin ben ekonomistim bu işi en iyi ben bilirim diyerek ülkeyi sürüklediği durum ortada değil mi?

Kendi atadığı Hazine Sekreteri Mehmet Şimşek bile çıkıp bundan sonra rasyonel politikalara döneceğiz diyerek geçmişi en sert bir şekilde eleştirmedi mi?

Sadece bu da değil Recep Bey’i FETÖ’cüler de kandırmadı mı?

Recep Bey çıkıp “ne istediniz de vermedik” demedi mi?

Peki, Recep Bey daha öncede benzer bir çözüm başlatıp sonra kimse ne olduğunu anlamadan masayı devirmedi ve Dolmabahçe mutabakatı denilen mutabakat metnini çöpe atmadı mı?

Daha da böyle çok örnek vermek mümkün ama sadece bu bir iki örnek bile bu gün bu yaptığı işte de Recep Bey’in ne yaptığını bildiğinden şüphe duymamızı gerektirmez mi?

Vallahi sizi bilmem ama doğrusunu söylemek gerekirse ben şüphe duymamak için hiçbir neden görmüyorum...

Demedi demeyin Recep Bey bu konuda güven oluşturmak istiyorsa öncelikle süreci son derecede şeffaf bir şekilde yönetmelidir.

Daha sonra ise barış arıyoruz söylemlerinin arka planında kendi iktidarını pekiştirmeyi ve iktidar süresini uzatmayı amaçlayan herhangi bir gizli ajandalarının olmadığına dair toplumu ikna etmek zorundadır.

Şunu açık ve net olarak söyleyeyim: Eğer Erdoğan ve Bahçeli’nin bu süreçten tek muradı terörü bitirmek ve ülkedeki demokrasiyi güçlendirmekse elbetteki desteklenmeleri gerekir.

Amma ve lakin asli amaçları Kürtlere bazı tavizler vererek meclisteki DEM oylarını kendi yanlarına çekmek, ihtiyaç duydukları yasal ve anayasal değişiklikleri yaparak iktidarlarını pekiştirmekse demedi demeyin halkın barış umutları ile oynamak fevkalade etik dışı bir politikadır.

Ne yazık ki şu ana kadar iktidarın sergilediği tutum ve yürüttüğü süreç bana gerçek bir barış arayışından ziyade mecliste parmak, sandıkta oy arayışını amaçladıklarını gösteriyor.

Neden böyle düşünüyorsun? Diye sorarsanız...

Bakın Recep Bey gerçekten demokrasi ve barış arıyor olsa İmralı’nın kapısını çalıp bebek katili ile diyaloğa girerken Selahattin Demirtaş gibi bir siyasetçi mapus tutulmazdı değil mi?

Mesele siyaset değil de demokrasi meselesi olsa, çifte standart uygulanmasa PKK terör örgütü ile barış ve uzlaşı aranırken kent uzlaşısı yaptın diye Ekrem İmamoğlu ve arkadaşları suçlanarak tutuklanır mıydı?
Mesele hak ve özgürlükler meselesi olsa Apo konuşsun ama Ekrem Başkan sussun denir miydi?

Bütün bunlar bana iktidarın ya samimi olmadığını ya da ne yaptığını bilmediğini düşündürüyor işte bu yüzden de ben fevkalade kaygılıyım peki siz ne düşünüyorsunuz, sizde benim gibi kaygılı mısınız?