1981…
Bir banka, yanılmıyorsam Yapı Kredi Bankası, ressamlardan Atatürk tablosu istemiş…
Ressam Mustafa Ayaz,
“Atatürk’ü tek başına yapmak istemedim” diye anlattı.
Tablosunda Cumhuriyet Bayramı coşkusu da olsun istemiş.
Olmuş!
Millî Mücadele’nin süvarileri, Ankara’nın kalesi, kamyonu yenen kağnı, harf devrimi, dans edenler ve bayramın coşkusunu yansıtan bolca Türk bayrağı… Hepsi tablosunda yer bulmuş.
Okuduğunuz yazı, özlemle andığım sanatçısıyla tablosuna bakarak yaptığımız sohbetten çıktı…
Kızlar...
Bilirsiniz her zaman kadın vardır tablolarında.
Bir de kendini ekler!
Kızlar, oynuyor.
Yine bilirsiniz, oynayan, bale yapan kızları ünlüdür.
Gazi’deki öğrencilik dönemlerinde baleye gidip karanlıkta balerinleri çizdiğini anlatır hep.
En öndekinin elinde çiçek var.
Atatürk’e uzatıyor…
Halk
Halk var tabloda.
Sağda solda, arada karatahta.
Bayramlarda olduğu gibi ellerinde bayraklarla.
Bayram kutlayan, coşkulu…
Atatürk’ün ve oynayan ve çiçek sunan kızların arkasında.
Karatahta…
Ayaz’ın her zaman vurguladığı cumhuriyetin getirdiği eğitim olanaklarını anlatıyor.
Üzerindeki ABCD, harf devrimini…
Atatürk’ün imzası, vatanı kurtaran, devrimleri yapan, cumhuriyeti kuranın imzası olarak…
Kale ve kağnılar
Ankara Kalesi’yle Ankara’yı vurguluyor.
“Neden Kale?” soruma Ayaz,
“Sembol!” dedi.
Kağnıları sordum.
“Mili Mücadele’nin en önemli nakil vasıtası” dedi ve o harika üslubuyla ve heyecanla ekledi:
“O zamanlar Mercedes araba mı vardı? Ne vardı ki? Tekerleği olan her şeyle hücum, hücum” dedi!
Süvariler
Öndeki atlıların ayırt edilebilenleri şaha kalmış.
Atlı birliklerin, Türk harp tarihi içinde yer aldıkları son savaştı. Damga vurdular. İşgaller başlayınca Kuvâ-yi Milliye Süvarileri, Sakarya Savaşı'ndan sonra "5'inci Süvari Kolordusu" oldular. Yunan hatlarının gerilerine hatta kalbine girip çıktılar, savaşın seyrini değiştirmede önemli rol oynadılar.
Komutanları Fahrettin Altay Paşa…
“Neden süvariler?” diye sordum:
Ayaz’ın yorumu heyecanla ve marşla oldu:
“Arş arş arş ileri ileri arş ileri
Marş ileri, dönmez geri, Türk'ün askeri
Sağdan sola, soldan sağa
Al da bayrağı düşman üstüne”
Ege’ye doğru akını yansıttığını belirtti.
Sanırım beni de heyecanlandırdı, ben de ona katıldım!
“Çok yaşa Sevgili Hocam!”
Atatürk
“Medeni ve beynelmilel kıyafet, bizim için, çok cevherli milletimiz için layık bir kıyafettir. Onu giyeceğiz”
Her konuda harika sözleri olan, sözlerinin arkasında duran, uygulayan, bir millete uygulatan ve her millete her zaman nasip olmayacak bir liderden söz ediyoruz.
Hiç tıraşsız gördünüz mü?
Ütüsüz veya yakışıksız bir kıyafetle?
Tabloda…
Üzerinde smokin.
İçinde beyaz ipek gömlek.
Çizgili kravat.
Yaka…
Yüce insan, modayı da yazmış. Bu yaka Ata yaka, günümüzde damatlar giyiyor anca…
Ceket içinde yelek, yeleğe takılı köstekli saat.
Ayaz, sadece kıyafetini kastetmeden;
“Ama Atatürk’ün etkisi hala devam ediyor!” diyerek sözlerini tamamladı.
Bütün olarak tablo
Tablo bölümlere ayrılmış, bölümler halinde inceledik.
Kızlar, kağnılar, süvariler, halk ve Atatürk gibi.
Ayaz, bölümlere ayırmış ama bölümleri birbirine de bağlamayı ihmal etmemiş!
Kağnı…
Kağnılar bölümünü hem kızlara hem de Kale’ye bağlıyor.
Kağnının biri kızlar bölümünden çıkmış diğeri Kale’ye doğru gidiyor.
Bayrak…
Süvarilerin dalgalandırdığı bayrakla bayram coşkusu yaşayan halkın bayrağı iki bölümde ortak.
Ve çiçek…
Kızların elindeki.
Atatürk’e sundukları.
Kızların bölümünden çıkmış, Atatürk’e uzanmış…
Bankaların koleksiyonları önce sergi sonra müzelerde olmalı, müzeler de başkentte!
Cumhuriyet Bayramı günlerinde bankaların ve kamu kurumlarının ellerindeki tablolarla sergiler açmaları geldi aklıma. Özellikle Cumhuriyet’in ilk yıllarında seferberlik halinde alınan tablolarla oluşmaya başlayan, sonraki yıllarda yapılan alımlarla her geçen gün zenginleşen koleksiyonlar. Katalog oluşturanların tek cilde sığdıramadığı zenginlikteki eserler onlar. Her biri, sahip olduklarını sergileyecekleri birer sanat müzesi açsa yeridir.
Başkentte ama! Yokluk yıllarında, kuruluşunda Atatürk olan, ilk genel müdürlüklerini Ankara’da açan ama sonradan Ankara’dan taşınan İş Bankası da dahil, hepsi başkentte bir Atatürk sergisi açsa.
ATIS Fuarcılık onuncu yılına giren ARTANKARA’ya ARTNOVA eklerken, adeta Ankara’yı sanatın başkenti yapıyor. Ankara içi-dışı, hatta yurt dışından da sanatçıların başkente gelişine Ankaralılar da duyarsız kalmıyor, fuar alanı bazı saatlerde adım atacak yer kalmayacak şekilde ilgi görüyor.
Çünkü Ankara, merkez.
Konuyu dağıtmadan bir kısa paragraflık örnek vereyim. Ayda bir kurulan antika pazarına ‘ Türkiye’nin en büyüğü ve her ilden geliyorlar’ dediler. Satıcıların çoğuna sordum.
“Doğru” dediler,
“Burası merkez, başka illerdeki pazarlara gitmek zor değil ama Ankara her kente en yakın merkez.”
Ankara, dünyanın büyük kentleri koloni, köyken başkent olmuş, Cumhuriyet ile küllerinden doğmuş, Atatürk’ün,
“Ankara’yı tarih kitaplarından tanıdım” diye tanımladığı kent.
Müze kurmak için zaman gerekebilir, dört gözle bekleriz ama örneğin 10 Kasım geliyor, her bir banka, kamu kuruluşu birer Atatürk temalı sergi açsa… Ben yazayım, bir kenarda dursun, bugün olmazsa yarın…
Her kentte sahip oldukları değerlerin sergilendiği müzeler, sanat merkezleri olmalı. Son yapılan müzelerin kentlere kattığı değerler ortada. Doğudan, batıdan, Gaziantep veya Çanakkale gibi… Artarak devam etmeli.
Bankaların koleksiyonları da bir an önce sergilerde, sonra kendi müzelerinde olmalı. Müzeleri de başkentte!
Mekân sorun mu? Kentin gelişen bölgelerine kocaman yapılar yapılabilir, müze olarak planlayarak üstelik. Cumhuriyet’in ilk örneği Etnografya Müzesi’dir. Binası müze olması için planlanmış ve inşa edilmiştir. Rahmetli Koyunoğlu yokluklar içinde yapmıştır. Son örneği de Mustafa Ayaz Müzesi’dir. Ayaz, arsasını almış, mimarı Sevgili Kadri Atabaş ile kafa kafaya vermiş harika müzesini inşa etmiştir.
Bir de Ankara’nın önce taşınan, sonra da buhar olan bienali… Başka bir kente değil, doğduğu başkente geri gelmeli – bunu her zaman dile getiren Sevgili Hasan Pekmezci Hocama selam ve sevgiyle.
Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun
Gidin Anıtkabir’e.
Elinizde bir karanfil veya kır çiçeği bulunsun.
Uzatın Atatürk’e.
Bugün bayram, Cumhuriyet Bayramı, kutlu olsun!
Bir de rahmetle ve minnetle andığım Sevgili Ayaz’ın, sanatından kazandığı parayla diktiği müzesine gidin.
Anıtkabir’e sadece 2,1 kilometre mesafede!
Ziyabey Caddesi, 25’teki Mustafa Ayaz Müzesi’nde.
‘ Daha zengin arşivin çıkması’ dileklerimle, işte bizim Youtube kanalımızdan birkaç Ayaz videosu için bağlantı…
www.youtube.com/watch?v=gCUdqJjmUyU
www.youtube.com/watch?v=qAYKs9XNLuU
www.youtube.com/watch?v=kgFj7MfDnZY&t=1s