MÜLTECİ Mİ İSTİLACI MI?

Aslına bakarsanız bu yazının konusu çok farklıydı ama okuduğum bir haber beni derinden etkiledi. İzmir`in Beydağ ilçesinin Ziraat Odası Başkanının bir açıklamasına denk geldim. Şöyle diyordu; eğer Suriyeliler giderse hayvancılık %80 biter. Bunu hangi ilimizin bir ilçesi için söylüyordu? İzmir. Yani Türkiye`nin en batısındaki şehirlerimizden bir tanesi için. Yani İzmir`de bile kendilerine mülteci denilen, bence çoğu istilacı olan tipler ekonomik yapının büyük bir kısmını oluşturuyor. Doğu illerimizi varın siz düşünün.

Mülteci dediğin nedir, kimdir? Mülteci; bir başka yere ya da ülkeye sığınan kimse demektir. Yani, ülkende öyle ya da böyle bir sorun oluşmuş sen o sorundan kaçmak istemişsin başka bir ülke de sana kucak açmış. Peki, gerçekten şu an ülkemizde güya mülteci olanların gerçekten sığınmış gibi bir hali var mı? Kendi mahallelerini kuran, ekonomik hayatın bel kemiği haline gelen, burada kuyumcu açan, şehirlerin en işlek meydanlarında kutlamalar yapan, sığındığın ülkenin insanını taciz eden, iş insanları derneği kuran, düzenine uymak yerini düzenini bozan, sığındığı ülkede onlarca çocuk yapan, futbol turnuvaları düzenleyen, her bir zerresi için savaştığımız sahillerimizde keyif yapan, dahası, o sahillerden ülke vatandaşını kaçırtıp sadece keyfini kendi süren mülteci olur mu? Sözüm her mülteciye değil saydıklarımı yapanlara.

Senin ülke topraklarında Mehmetçik gözünü bile kırpmadan şehit düşerken, gazi olurken, evlatlar babasız, analar evlatsız kalırken, sen nasıl kendi toprağını umursamazsın? Nasıl bir aymazlık içinde sığındığın ülkede sürekli üremeye devam edersin? Sığındığın ülkenin üniter yapısını değiştirme naraları atmak, demografik özelliklerinin içine etmek, sosyal düzeninin altına dinamit koymak, kamusal yapısını yerle bir etmek için çabalarsın? Sen nasıl, sana kucak açmış ülkede kaçak sağlık kuruluşları açıp tedavi yapmaya yeltenirsin? Çaldığın kanser ilaçlarını fahiş fiyattan satmaya nasıl çalışırsın? Oturduğun apartmanda sorunlar çıkartıp, o ülkenin vatandaşlarını türlü zorbalıklarla o apartmandan kaçırtıp kendi milletinden olanları boş dairelere yerleştirmeye nasıl çalışırsın? Sözüm her mülteciye değil saydıklarımı yapanlara.

Benim evladım zar zor eğitim alır, yarı aç yarı tok çalışırken, sen kendini ne zannedersin de, bu ülkenin sırtında asalak gibi yaşayıp bir de kendi yaşam tarzını dayatmaya çalışırsın? Sen kimsin ki, beraberinde getirdiğin ya da burada bulduğun ateşli silahlarla mafya kurarsın? Sen nasıl bir aymazsın da, şehit evleri bile sıvasızken, devletin senin için, senin topraklarında inşa ettiği evlere gitmek yerine hala benim ülkemde bana racon kesersin? Sözüm her mülteciye değil saydıklarımı yapanlara.

Bu ülke çok mülteci gördü. Afrika`nın bağrından kopup gelmiş siyahi insanları ağırladık halen de ağırlıyoruz. Kendi ülkelerinde vatansız ilan edilenlere de kucak açtık, yaşadıkları ülkede zulüm gören soydaşlarımızla da, “gavur” diye nitelendirdiklerimizle de ekmeğimizi bölüştük. Elbette istisnalar vardır ama hangisinin bu mülteci görünümlü istilacılar kadar sorun çıkardığını gördük? Hangisi bize uyum sağlamak yerine kendi köhne düşünce yapılarını empoze etmeye çalıştı bize? Öyle ya da böyle, az ya da çok hepsinin bir emeği oldu bu ülkeye. En azından bu istilacıların yüzde biri kadar sorun çıkarmadan “biz” olmayı öğrendiler.

Lütfen söyleyin bana, mülteci görünümlü istilacılardan gerçekten kim memnun? Kim ileride yaşayacaklarımızdan endişeli değil, kim daha da gelmelerini istiyor? Bir şey daha söyleyin; Allah korusun bir gün biz bunların durumuna düşersek, bunlar bize kucak açar mı?