MÜJDE Kİ NE MÜJDE

Emekliler bir umut iktidarın açıklayacağı ek zam müjdesini bekliyorlardı.

Beklenen müjde en nihayet bakanlar kurulu toplantısı sonrasında alay-ı vala ile açıklandı:

-SGK ve BAĞKUR emeklilerine yüzde 5 ek zam yapıldı…
-En düşük emekli maaşına ise yüzde 33 zam yapılarak 10 bin liraya çıkarıldı…
-Sabredin temmuz da bi gıdım daha iyileştirme yapacağız, söz denildi…
-Ve 2024 yılı emekliler yılı ilan edildi

Açlık sınırı 14 bin 431 Türk Lirası…

Yoksulluk sınırı 47 bin 9 Türk Lirası…

Bekâr bir çalışanın yaşama maliyeti 18 bin 796 Türk Lirası…

Asgari ücret 17 bin 2 lira…

Seviyelerindeyken en düşük emekli maaşını sadece ve sadece % 33 zam yaparak 10 bin lira seviyesine getirmek açıkça söylemek gerekirse çok büyük bir acımasızlık ve hatta zulümdür.

Biliyoruz ki bu gün özellikle de SGK ve BAĞKUR emeklilerinin çok büyük bir kısmı kök maaş çok ama çok düşük olduğu için en düşük emekli maaşı kategorisinden maaş almaktadırlar. 

Milyonlarca emekliyi ilgilendiren bu konuda iktidar IMF’nin zamanında verdiği talimata harfiyen uymakta, emeklileri açlığa mahkûm etmek pahasına bütçeye yüklerini azaltmak istemektedir.

Oysa emekliler bütçeye yük falan değildir!

Çünkü bu gün emekli olanlar zamanında devlet tarafından belirlenen primlerini tamı tamına ödemişler ve bütçeye çok büyük katkıda bulunmuşlardır. Bu gün yapılması gereken ise sadece zamanında toplanan bu paraların karşılığını hakkı ile ödemektir. Aynı arabanızı sigorta yaptırdıktan sonra bir kaza gerçekleşmesi veyahut da sağlık sigortası yaptırdıktan sonra tedavi gerekmesi halinde sigorta firmasının gerekli ödemeyi yapmasına benzer bir durum vardır ortada. Nasıl ki böyle bir durumda sigorta firması yapması gereken ödemeyi yapmaktan kaçınamazsa Sosyal Güvenlik Kurumunun da yapması gereken ödemeyi hakkı ile yapmaktan kaçınması hiçbir şekilde kabul edilemez! 

Bu bir bütçe dengesi meselesi falan da değildir…

Konunun bütçeyi ilgilendiren tek yanı zamanında emeklilik fonlarında biriken paraları düşük faizle borç olarak kullanan ve enflasyon karşısında eriten iktidarların aslında bütçeye aktardıkları bu kaynağı şimdi geri ödemek istememeleridir.

Özellikle popülist politikalar uygulayan iktidarlar saçma sapan harcamalar yapar ve bu harcamaları karşılayabilmek içinde ellerinde bulunan kaynakları ucuza kullanmaya çalışırlar bu kaynaklar zamanında iyi değerlendirilmiş olsa bu gün ihtiyacı fersah fersah karşılayabilecekken enflasyon ile eriyince ihtiyacı karşılayamaz hale gelmektedirler. Tabi bu zamanında parasını ödeyen emekliyi hiçbir şekilde ilgilendirmez, burada tek kabahat bu fonları doğru düzgün yönetmeyi beceremeyen iktidarlarındır ama şimdi bu gerçeği halkın gözünden kaçırarak, bedelini emekliye ödetmek asla adaletli ve kabul edilebilir bir davranış değildir.

Diğer yandan bütçe bir tercih meselesidir bütçe hazırlanırken kim ne kadar ödeme yapacak ve nereye ne kadar harcanacak konusunda bir politik tercih yapılır.

Halktan yana olan iktidarlar ödemeyi sermayeye harcamayı halka yönelik yaparak halkın refahını artırmayı seçerken sermayeden yana olan iktidarlar ödemeyi halka yaptırır harcamayı ise sermayeye yönelik olarak gerçekleştirir.

Halk bütçe gelir ve harcamalarının bir politik tercih olduğunu anlar ve siyasi parti tercihlerini buna göre belirlerse o zaman siyasetçiler ve siyasi partiler halkçı ve sosyal politika izlemeye mecbur olurlar.