Ömrünü insanlığa adamış önemli bilim insanımız araştırmaları ve eserleriyle tarihe mal olmuştur. Yaptıklarıyla sonsuza kadar hatırlanacaktır. Mekânı Cennet Olsun.
Yıllar önce bir dergiye gönderdiği 1 Aralık 1985 tarihli okur mektubu ilgimi çekmiş ve saklamıştım. Şimdi sizlere olduğu gibi aktarıyorum.
“Bir Atatürkçü Amerika’dan Sesleniyor
Forum Mecmuası Sayın Yazı işleri Müdürlüğüne
1 Ekim 1985 tarihli mecmuanızda çıkan başyazıyı okuyunca çok sevinip heyecanlandığımdan, bu mektubu yazmaktan kendimi alamadım. Çünkü sizinle aynı düşüncedeyim. Memleketimizin ne sağa ne de sola kaymasına ihtiyacı yok. Bütün dünyanın takdir ettiği asırlar içinde ancak çıkabileceğini söylediği Atatürk’ün açtığı liberal yolda ilerlememizin, memleketimiz için en hayırlı yol olacağına kaniyim. Bu da ancak memleketimizi idare edenlerin Atatürk yolunu anlatmaları ve kanıtlamaları ile olabilir.
Bundan 2500 yıl önce Konfüçyüs, memleketi idare edenler faziletli olmalılar. Nasıl rüzgâr estiği yöne doğru bitkileri yatırırsa, onların fazileti de rüzgâr gibidir. Halkı kendi yönlerine yatırır, demiş. Bizim idarecilerimiz de Atatürk rüzgârını söyleyerek kanıtlayarak estirirlerse, halk da ister istemez onların tarafına yatar. Ama memleketi idare edenler ayrı tutumlarda olurlarsa
2-3 hakemli futbol sahasına döner vatan.
Gençlerimizden şikâyet etmeyelim, onları o yollara iten yine biz büyükler değil miyiz? Ün yapma hevesindeki politikacılarımız, koltuklarını kaybetmekten korkan idarecilerimiz, yaşamlarında tatmin ola mayan öğretmen ve profesörlerimiz, satılmış veya her ne olursa olsun tiraj peşinde koşan gazetecilerimiz, her havaya uyan dalkavuklarımız, dinci görünen (sanki diğerlerimiz dinimizi inkâr ediyormuşuz) fanatik aydınlarımız onlar bu duruma getirmedi mi? Ayrıca 30 yıl içinde memleketi babalarının çiftliği gibi hesapsızca kullanmaya kalkan politikacılarımız yüzünden düştüğümüz iktisadi sıkıntı ve buna paralel olan dışarıda saygınlığımızın yitirilmesi de gençlerimizi büyük bunalımlara sürükledi kuşkusuz.
Diğer taraftan uzun süre tatiller verdiğimiz gençlerin boş zamanlanı değerlendirecek, bir araya getirip çeşitli sosyal faaliyetlere götürecek ne yeterli spor tesisleri, ne de eskinin Halkevleri var şehirlerimizde. Bugün büyük siteler halinde inşa edilen yerleşim bölgelerine, gençlerimizi bir araya getirecek, ailelerinin kontrollerini sağlayacak, kütüphanesi, büyük ve küçük çocukların çeşitli sporlar yapabileceği yerleri, hatta yüzme havuzları olan lokallerin yapılması şart. Bu da ancak belediyeler, vilayetler, İmar İskân Bakanlığı, Gençlik, Spor ve Milli Eğitim Bakanlıklarının birlikte yapacakları planla ve o planı banka ve kooperatiflere uygulatmak şartıyla olabileceğine kaniyim
Baskısız tahtayı yel alır, yel almazsa el alır ' atasözünü göz önünde tutarak, çocuklarımızı sokaklardan, pis kahvelerden kurtaralım. Sonra da memleketimizi idare edenler, Atatürk yolunda gittiklerini, bu yolun vatanımız için en uygun yol olduğunu her fırsatta onlara anlatıp kanıtlarlarsa, gençlerimiz de açılmış bu yola yöneleceklerdir elbet.
En derin saygılarımla
Amerika, Chesterfield, Missouri
Muazzez İImiye Çığ
Not. Şairin 'Bir fiske vur, bin ah işit kâse-i fağfurdan' dediği gibi, yaşı yetmişi aşkın, 40 yıl devlet görevi yapmış, memleketini çok seven, Atatürk’e hayran bir kadın olan bana fiskeyi vurdunuz, ahımı da işitiyorsunuz işte. Kusuruma bakmayınız lütfen.”