Aziz Agustin, 354-430 yılları arasında yaşamış.
Yani bundan 1600 yıl kadar önce yaşamış ve ne demiş biliyor musunuz?
“Adaletin olmadığı bir ortamda egemenlik organize soygundan başka nedir ki?”
Egemenlik ve adaleti anmış sözünde…
Yazımızın konusu parkta, aynı vurguyu içeren, Ulu Önder’in de bir sözü var, hem de anıt içinde!
Atatürk! Pek çok şeyin yanında bize, adaleti de egemenliğimizi de emanet eden…
Ömrünü doğaya, ağaçlara adamış, kocaman bir yürek, Ahmet Demirtaş
Milli Egemenlik Parkı, Atatürk Bulvarı üzerinde.
Trafik yoğun, günlük koşuşturma içinde önünden en çok geçilen mekanlardan biri sanki.
Bir tahmin daha yapayım, en az bilinen parklardan biri bence!
Oysa bilinesi, ziyaret edilesi bir park…
Park’a, Sevgili Ağabeylerim, bu konularda ne biliyorsam kendilerinden ve gösterdikleri kaynaklardan öğrendiğim, Orman Mühendisi Ahmet Demirtaş ve Prof.Dr. Mecit Vural ile gittik. Yakında, YouTube kanalımızda videosunu da yayınlayacağız. Yazdıklarımın çoğunu Demirtaş’ın ağzından, daha geniş biçimde dinleyip, izleyebilirsiniz. ‘Bizi izlemeye devam edin’ der gibi oldu sanırım ama kanalın adresini de vereyim, hoşunuza gidecek yayınlar olacaktır.
https://www.youtube.com/channel/UCHyCodMAvmypf-bnTSXZo8Q
23 Nisan Ruhu
Parkta 23 Nisan Ruhu yaşıyor.
Bir zamanlar, dünyanın tek ulusal çocuk bayramının olduğu ülkemize, dünyanın dört yanından çocuklar gelir, günlerce süren şenlikler yapılırdı. İlginin her sene artarak devam ettiğini de hatırlıyorum. İşte park bu şenliklerden birindeki etkinliklerden izler (ağaçlar ve yazılar) barındırıyor.
Onca öğrencinin gelmesi bir yük getirmiyordu çünkü veliler, yurt dışından şenliğe katılmak için gelen çocuklardan genellikle kendi çocuklarıyla yaşıt olanları evlerinde misafir ediyorlardı. Bu sadece konaklama masraflarını silmekle kalmıyor, kültürler arası güçlü bağlar kurulmasına da ciddi katkı sağlıyordu.
Bir zamanlar kültür programları denilince akla ilk gelen kanal olan TRT, etkinlikleri canlı, bazılarını da banttan, tekrar tekrar yayınlıyordu.
Gün geldi, etkinlikler küçüldü.
Öncelikle yeniden 23 Nisan şenliklerine kavuşma dileğimi yazayım. Yazayım ki kimseye nasip olmamış bu ulusal bayram artan coşkuyla kutlansın…
Şenliklerden hatıralar
Park, o uluslararası şenlikleri hatırlatan unsurları barındırıyor.
Parkın dört yanına dağılmış, farklı ülke çocuklarından, farklı ağaçlarla…
Avusturya’dan dağ çamı, Finlandiya’dan huş veya İtalya’dan mavi ladin gibi.
Yanlış saymadıysam 13 ülkeden, 21 ağaç.
Sadece ağaç dikilmemiş, bence bizim çocuklarla, konuk çocuklar arasında harika bir dostluğun da tohumları atılmış.
İşte buna ‘23 Nisan Ruhu’ denmez de ne denir?
Ağaçlar arasında keşif yolculuğu!
Parkta bir yazıda tüm ülkeleri ve armağan ağaçlarını okuyabiliyorsunuz.
Sonrası tam bir keşif yolculuğu!
Çünkü ağaçların altında da yazılar var; hangi ağaç, hangi ülkeden yazan.
Bu uygulama aynı zamanda pek çok parkta olması gereken, ağacı tanımanızı sağlayan çok güzel bir iş olmuş.
Parktaki ikinci uygulama
Parkta keşif turuna çıktınız mı bazı yazılarda ülke ve ağaç adı yazmadığını fark edeceksiniz.
Eksik!
‘Eksik!’ demeden önce (!) bu uygulamanın ikinci tip olduğunu hemen anlayacaksınız :)
Bu tip yazılarda ağaç adı yok bir kişinin ismi var.
Hikmet Birand, Sedat Hakkı Eldem, Clemens Holzmeister ve Mimar Kemalettin gibi.
Tümü, Ankara’ya iz bırakan güzel insanlar.
Her biri için bir meşe ağacı dikilmiş.
Yani parkta bir de ‘Ankara’ya iz bırakanlar’ başlığıyla ikinci bir keşif turu mümkün.
Bu kez ağacın adı yazmasa da ağacı tanıyacak, hatta adını gördüğünüz güzel insanın yaptıklarını hatırlayacaksınız…
Akkavaklar altında ova akçaağacı ve erguvan.
Akkavaklar altında ova akçaağacı ve erguvan.
Ova akçaağacı…
11 çeşidi Anadolu’da kendiliğinden yetişiyor. Bu türü, kuraklığa ve soğuğa daha dirençli. Kendini korumak için lateks denilen bir süt salgılıyor.
Toprağın tuzlu olmasından etkilenmiyor, hızlı büyüyor, kök sürgünü de yoğun.
Ve erguvan…
Akkavak altında bir de erguvan ağacı var.
Efsanelere konu olmuş, baharı müjdeleyen harika çiçekler açan ağaç.
Bilir misiniz, çiçeklerini çıkarmak için öylesine sabırsız ve heveslidir ki gövdesinden bile çiçek açar.
Ova akçaağacı da erguvan da, biraz dikkatli bakınca yana doğru eğildiklerini fark ediyorsunuz. Çünkü ak kavakların altında kalmışlar. Ak kavakların maşallahı ve güçlü gölgeleri var. Bizim iki ağaç da daha fazla ışık alabilmek için güneydoğuya dallarını uzatmışlar.
Parkın girişinde, kendisine ayrılmış adacık içinde köşeyi tutan kara mürver ağacı.
Kara mürver
Giriş, köşede…
Ankara köylerinde, dere içlerinde çok rastlanır.
Mayıs ayı çiçekli dönemi, güzel kokan, gösterişli çiçekli.
Meyveleri zehirli.
Kaynatınca zehir uçuyor, şurubu lezzetli.
Dişbudak
Türkiye’de 4 türü doğal yetişiyor.
Parktaki (‘adi’ diyorlar ama biz ‘yaygın’ diyelim) yaygın dişbudak.
Tomurcuklarının simsiyah olmasıyla diğerlerinden ayrılıyor.
Bileşik yapraklı bir ağaç. Bir parçasına yaprakçık deniyor.
Yaprakçıkları arasında yan damarlar var. Buna çok benzeyen sivri yapraklı dişbudağa karşın iki yan damar arasında tırnak veya çıkıntı sayısı daha az.
Derin ve nemli toprakları seviyor.
Kerestesi de pek değerli.
Kanada kavağı
Parkta bir tane.
Avrupa kavağı ile Amerikan kavağının melezi.
14-15 senede büyüyor, kesimlik çağa geliyor ve ardından çürüyor.
Amaç bir an önce gölgelik yakalanmak istenirse, yanına uzun ömürlüleri dikerek açık kapatıyor.
Aksungur’un, Atatürk ve Gençlik Anıtı
Prof. Rahmi Aksungur imzalı.
Parkta orta yerde ve buna uygun olarak dönen hoş bir kıvraklıkla dönen formda.
Atatürk, yanında, elinde kalın bir kitap tutan genç bir erkek.
İkinci bir kompozisyon olarak bir elinde bayrak tutan bir kız çocuğu, diğer eliyle genç bir adamın elinden tutuyor, o da genç bir kadının. Ben onları bir aile olarak düşündüm onları. Kadının elinde meşale.
Heykeltıraşı, Aksungur’u aradım.
“Adı Milli Egemenlik Anıtıydı” dedi.
Plaketinde ‘Milli Egemenlik Parkı, Atatürk ve Gençlik Anıtı’ yazıyor…
Bir anısını sordum, gülümseten bir anı paylaştı.
Anıtın yapıldığı zaman Meclis Başkanı, 2017 yılında kaybettiğimiz Necmettin Karaduman’mış.
“Karaduman zamanında yaptık. Heykel yarışmayla, birinci olarak seçildi.” diye anlatmaya başladı.
İstanbul’da, Fındıklı’daki atölyede yapıyormuş.
“Fotoğraf makinasına film almak için Sirkeci’ye gitmiştim, atölyeden aradılar” dedi.
Karaduman merak etmiş, haber vermeden anıtı yapılırken görmeye gelmiş. Atlamış bir taksiye, gelmiş hemen.
Karaduman,
“Kız çocuğuna Türk tipi değil!” demiş!
Aksungur çok şaşırmış,
“Benim kızım!” demiş.
“Biz ezelden beri Türküz, o günlerde kızım da tam o yaşlardaydı.” Demiş ve Karaduman ikna olmuş…
Anıtın iki parça geldğini ve Ankara’da kaynak yapıldığını da notlarımıza teknik bilgi olarak ekleyelim.
Anıtın iç kısmında Atatürk’ün 1923 yılında milli egemenlikle ilgili bir sözü yazılı.
Okumak için anıtın içine girmek veya en azından iç kısmına bakmak gerekiyor:
“Hürriyetin de eşitliğin de adaletin de dayanağı millî egemenliktir.”
Ne anlamlı ne güzel bir söz. Ulu Önder’in her sözü gibi…
Aksungur, bugünlerde yine boş durmuyor, üretiyor.
Sözleşmesi gereği açıklayamıyorum ama atölyesinde yeni bir heykel üzerinde çalışıyor. Yine çok iyi bir iş çıkartacağı muhakkak…
Sevgili Aksungur’a daha nice eserler üretmesi dileklerimle, Ankara’dan selam ve sevgilerimle…
Parktaki diğer heykele farklı açılardan bakmak
Parktaki bir heykel daha var.
Ne yazık ki heykelle ilgili bilgilendirme ihmal edilmiş. Sordum, soruşturdum ama heykeltıraşını bulamadım. Bilen yazarsa mutlu olurum.
Bakış açılarıyla, farklı açılımlar buldum!
Kuşun kanadında (veya gövdesinde) ay-yıldız. Parkın ruhuna uygun, hoş bir heykel.
Uygun bir saatte gidildiğinde, yerde gölgesinin de hoş bir görüntü oluşturacağına eminim.
Açısını yakalarsanız…
Heykelde kuşla egemenliğimizin sembolü bayrağı birleşiyor!
Heykeltıraşın adını bulamadım ama sizinle tarihi bir ismi paylaşayım, Bulca...
Ahmet Fuat Bulca, 1881-1962 yılları arasında yaşamış.
Asker, egemenliğimiz için savaşmış İstiklal Madalyası almış. Egemenliğin sembolü mecliste 4 dönem milletvekilliği yapmış. Bir de göklere uzanan kurumun, Türk Hava Kurumu’nun başkanlığını yapmış.
Ay-yıldızın ortasından bakınca yüksek bir otelin tepesinde Türk bayrağının dalgalandığı görülür. Egemenlik, bayrak, uçmak… Kafamda pek çok kavram birleşti. O yüksek yapının yerinde Bulca’nın evi varmış. Mimar Ernst Egli’nin eğik ve 19 x 8,2 metreye oturttuğu, Atatürk’ün Bulca’ya hediyesinin olduğu söylenen…
Parklarımız
Çok değerliler.
Kentin yeşil ihtiyacını karşılamada, insanlar için bir nebze de olsun kentin karmaşasından uzaklaşmalarında veya kuşlar gibi evcil olmayan hayvanlar için yuva ve beslenme alanı olmak gibi son derece öneli roller yükleniyorlar.
Milli Egemenlik Parkı, Anıtkabir’in Barış Ormanı’nın küçük bir örneği olarak ayrıca değerli.
Parklarımızın tümünün korunmaları ve sayılarının arttırılması dileklerimle…
Kaynaklar
* Orman Mühendisi Ahmet Demirtaş, Prof.Dr. Mecit Vural ve Prof. Rahmi Aksungur ile yapılan sohbetler
* Işıl Çokuğraş ve C. İrem Gençer, ‘Küçük, gösterişsiz, fakat oldukça kullanışlı bir konut: Fuat Bulca Evi’, mimarlikdergisi.com/index.cfm?sayfa=mimarlik&DergiSayi=399&RecID=3751
* ‘Fuat Bulca’, tr.wikipedia.org/wiki/Fuat_Bulca
* Saint Augustine, ‘In the absence of justice, what is sovereignty but organized robbery?’, azquotes.com/author/663-Saint_Augustine/tag/sovereignty...