MEZARLIK DÖNÜŞÜMÜ! (2)

AKP iktidarı işin ucunda getiri olunca camiyi yıkıyor, mezarlığı "afet riskli alan" ilan ediyordu. İstanbul Gaziosmanpaşa’da bir yandan gecekondu yıkımları devam ederken, bir yandan lüks konutların yapımına başlanıyordu 

Sarıgöl Mahallesi’de 15 Aralık 2013 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla “afet riskli alan” ilan ediliyordu.

İstanbul AKP Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve ekibi tarafından;

" Türkiye’nin en büyük eğlence merkezi" olarak tanıtılan Vialand’ın hemen karşısında yer alan Sarıgöl’deki Taşlıtarla (Karlıtepe) Mezarlığı da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırladığı tanıtım tahtasında yıkılacak alanların gösterildiği "riskli alan" sınırları içinde yer alıyordu. 

55 bin metrekarelik Taşlıtarla Mezarlığı da dahil olmak üzere Gaziosmanpaşa’da 4 milyon metrekare alanın Bakanlar Kurulu kararıyla riskli alan ilan edildiğini ifade eden Gaziosmanpaşa Barınma Hakkı Meclisi Sözcüsü Süleyman Şahin, "Haliç kıyılarından, Eyüp sınırlarından Avrupa konutlarının bulunduğu TEM bölgesine kadar bir alandır. 

Bu alan haritalarda ayrı ayrı verilmiş olsa dahi aslında tek parçadır. Bu tek parça üzerinde 100 binden fazla insan yaşamakta olup, bu insanlar sokaklarından, mahallesinden uzaklaştırılmak istenmektedir. 

İçinde bulunduğumuz mezarlık dahi 16 Ocak 2013 tarihinde riskli alan ilan edilmiştir. Bakanlar Kurulu kararı ile bir bölge riskli alan ilan edildiği zaman orası kentsel dönüşüm için bir bahane oluyor. 

Mezarlıkta mevtalar, geçmişlerimiz bulunmakta. Bu alan dahi riskli alan ilan edilmiştir. Ne gibi bir risk var, zaten vefat etmişler. Deprem olsa bunlar için risk mi var, bu sorunların cevabını veren olmadı" diye konuşuyordu.   

Şahin, mezarlığın kaldırılacağı söylentilerinin mahalleliyi rahatsız ettiğini belirterek, "Mezarlık kaldırılacak mı? Bölge halkı arasında böyle bir söylenti var. Belediye’nin resmi olarak söylediği bir şey yok. 

Toplantılarda böyle şey olur mu’ deniyor. 

Ancak riskli alan sokulmamış olsaydı bunu anlardık. Eğer mezarlık kaldırılmayacaksa, yapılaşma yapılmayacaksa neden riskli alana sokuldu. Bunun cevabı yok" diyordu.  

Boşuna mı demişlerdi: “İstanbul’un taşı, toprağı altındır!” diye…

Türedi zenginlerin büyüğünden küçüğüne İstanbul dukalığına çöreklenmişlerdi. İstanbul’un tarih ve kültür şehri olması onlar için hiçte önemli değildi. Yık babam… Yandaşlara ver ha ver…

70-80 katlı binaları dik babam…

Gelsin paralar… Dirilere saygısı olmayanların ölülere saygısı olur muydu? İşin ucunda büyük getiri vardı.  

İstanbul Gaziosmanpaşa Sarıgöl Roman Derneği eski Başkanı Şadi Çatı da, mezarlığın mahalle mezarlığı olarak kullanıldığını söyleyerek "Annem, babam, oğlum, kayınpederim, kayınvalidem, halam burada yatıyor. Yaşım 63. Ne zaman geldiğimi hatırlamıyorum buraya. Kaç senedir burayı mezarlık olarak kullanırız. Biz evimizden, mezarlığımızdan, yaşantımızdan memnunduk. Evlerimizi zorla alıyorlar. Verilmiş haklarımız, 1984’te gecekondu imar hakkı kanunuyla almış olduğumuz tapulu evlerimiz zorla alınıyor. 

Verilen hak geri alınır mı? Nasıl bir insan hakkı bu? Benim burada babam yatıyor, annem yatıyor, ölüye de mi saygımız kalmayacak? Rant bu kadar da olmaz. Nihayetinde insanız" diye konuşuyordu.

Yolsuzlukların ve vurgunların üzerine perde çekenler “mezarlıkları bile rant için dönüştürenler” yine seçim kazanacaklar mıydı? Görecektik.