MEHMET ŞİMŞEK ANLAMAMIŞ

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek "Ben anlamıyorum ki niye hala döviz veya altın alınıyor? Açıkça da söyledik TL bu süreçte değerlenecek diye" Demiş…

Bak Memedciğim anlamadıysan ben anlatayım, iyi dinle:

Ekonomi insan davranışları ve tercihleri sonucunda ortaya çıkan olaylar bütünüdür. İnsan davranışları ve tercihleri ise çok büyük ölçüde insan duyguları tarafından şekillendirilir.

Bir iktidar ülke vatandaşlarının yarıdan fazlasını ötekileştirip düşman ilan eder, gerilimi yükseltip, mevcuttaki demokratik rejimi yıkıp arkaik bir şeri diktatörlük kurmayı hedeflediği kanısını uyandıracak iş ve eylemler yaparsa o iktidara kitleler güven duymaz. Dahası bırak güven duymayı iş nefret etmeye, düşman görmeye ve hatta korku hissetmeye kadar varır.

Kendi seçmenini konsolide edip seçim kazanabilmek uğruna ülke nüfusunun yarıdan fazlasını oluşturan tüm muhalif kesimi ötekileştirip, düşman ilan edersen ortaya çok büyük bir güven bunalımı çıkarırsın.

Dahası tek bir adamın iki dudağı arasından çıkan sözlerle şekillenen, demokratik ve şeffaf olmayan yönetim biçimi, dindaş ya da yandaş oldukları gerekçesiyle kamu kadrolarına doldurulan liyakatsiz kişiler bu güven bunalımını daha da derinleştirir.

Kişiler ödedikleri vergilerin çar çur edildiğini, iktidar tarafından yolsuzluk ve rüşvet sarmalında buharlaştırıldığını düşünürse güven bunalımı bir güven çöküşüne dönüşür.

İktidara karşı duyulan bu büyük güvensizlik, nefret ve hatta korku doğal olarak iktidar tarafından piyasaya sürülen paraya da güvenilmemesine yol açar.

Neticede insanlar bu parayı kullanmaktan, bu para ile işlem ve tasarruf yapmaktan kaçınır, bu para ellerine geçerse bile anında kurtulmaya, altın ve döviz gibi çok daha güvenilir para birimlerine çevirmeye çalışır.

İşte yaratılmış bulunan, geniş kitleleri saran ve iktidar tarafından da ısrarla beslenen bu duygusal ortam Türk Lirasına güveni çökertmektedir.

Dikkat edersen bu duygusal bir olay teknik bir konu değil ve dolayısı ile de para ya da maliye politikaları gibi teknik müdahaleler ile bu gidişat değiştirilemez. Elinizdeki kitabi, teorik bilgi ve çözüm yolları bu yüzden hiçbir işe yaramıyor ve yaramayacaktır da.

Diğer yandan bu gün tüm dünyada dolaşımda olan kâğıt paraların değeri tamamen itibaridir; yani arkalarında değerlerini belirleyen altın, gümüş ya da başka bir döviz yoktur.

Türk Lirası dâhil tüm kâğıt paralar esas olarak devletin sonsuz vadeli sıfır faizli senedi mahiyetindedir.

Bir kâğıt paranın değerini iki temel unsur belirler:

1-    Parayı basan otoritenin itibarı

2-    Paranın dolaşımdaki miktarı

Otoritenin itibarı azalır, dolaşımdaki paranın miktarı artarsa para değer kaybeder ve satın alma gücü düşer.

Burada dolaşıma sokulan para miktarı gibi teknik bir konuya çok fazla değinmeyeceğim daha ziyade başka ekonomistlerin pek dile getirmediği itibar meselesine odaklanacağım.

Bir iktidarın itibarı esas olarak yaptığı ve söylediği işlerin rasyonel ve tutarlı olması ile belirlenir.

Diğer yandan ülkenin üretim gücü, borçluluğu ve rezervleri gibi itibarı olumlu ya da olumsuz yönde etkileyen faktörleri de dikkate almak gerekir.

Örneğin: İtibardan tasarruf olmaz gerekçesi ile yapılan israflar aslında itibarı yükseltmez tam aksine düşürür.

“Nas var nas sana bana ne oluyor” ve “faiz sebep enflasyon sonuçtur” gibi irrasyonel akla ve bilime aykırı söylemler itibarı yükseltmez tam aksine yerle yeksan eder.

Ayrıca bir defa enflasyon yaratmış bir iktidar karşılıksız çek kesmiş ya da senedini protesto ettirmiş tüccar durumuna düşer, nasıl öyle bir tüccarın çeki senedi bir daha hiçbir yerde geçmezse o iktidar tarafından basılan para da piyasada geçmez, kimse kullanmak istemez ve bu da paranın değer kaybetmesine yol açar.

Şunu da unutma derim: Ekonomide güven oluşturmak çok zor ve uzun bir süreçtir ama güven çok kolay ve kısa sürede kaybedilir demedi deme 40 yılık ticari itibar arkası yazılan tek bir çek ile kolayca sıfırlanabilir…