Birleşik Kamu-İş Açlık-yoksulluk Mayıs 2024 dönemi araştırmasında son derecede çarpıcı sonuçlar ortaya çıkmış, bu sonuçlara göre:
- AÇLIK SINIRI 20 BİN LİRAYA DAYANDI
- AÇLIK SINIRI MAYIS’TA BİR ÖNCEKİ AYA GÖRE 36 LİRA DAHA ARTARAK 19 BİN 926 LİRAYA KADAR YÜKSELDİ.
- MAYIS’TA YOKSULLUK SINIRI İSE 1.148 LİRA ARTARAK 59 BİN 353 LİRAYA KADAR ÇIKTI.
- SON BİR YILDA AÇLIK SINIRI 8 BİN 116, YOKSULLUK SINIRI DA 28 BİN 201 LİRA ARTTI.
Ortaya çıkan veriler resmen dehşet!
Bu tablo ayda 10 bin lira en düşük emekli aylığı alan kişi açlık sınırının yarısı kadar bir seviyede aç biilaç sürünüyor, eğer ki bir evde iki kişi en düşük seviyede emekli maaşı alıyorsa ancak açlık sınırına ulaşabiliyor onu açıkça göstermektedir.
Asgari ücret yılın daha ilk beş ayında açlık sınırının bu kadar altında kalınca asgari ücretten çalışan emekçiler yılın geri kalanında ne yapacak, nasıl yaşayacak çok merak ediyorum doğrusu.
Yukarıdaki tabloya bakınca iktidarın temmuz ayında asgari ücrete zam, emekli maaşlarına iyileştirme yapmayacağız demesi tam bir vicdansızlık olarak görülmektedir.
Halkı balık hafızalı zanneden iktidar anlaşılan “seçimlere nasılsa daha dört yıl var. Seçimler yaklaşınca bir yıl falan kala bir iyileştirme yapar ağızlarına bir parmak bal çalar bu yaptığımız zulmü unuttururuz.” Düşüncesinde.
Birde elbette zaten bunlar ileri yaşta çoğu önümüzdeki dört yılı çıkaramaz bu yaptığımızın seçimlerde bir etkisi olmaz hesabı yapıyor olabilirler.
Önce şunu söyleyeyim seçim ve oy hesabı yaparak emekçi ve emeklilere bu zulmü yaşatmak hiçbir şekilde akla, izana ve vicdana sığacak bir iş değildir.
İkincisi seçimlerin ne zaman olacağını, seçimleri kimin görüp göremeyeceğini de kimse bilemez.
Bakarsın yarın Recep Bey’in canı ister bir erken seçim kararı alıverir üç beş ay içinde sandık vatandaşların önüne gelir.
Veyahut da 401 milletvekilinin vicdanı sızlar, bu halka bu zulüm yapılmaz memlekette sokağa çıkamaz iki cihanda bunun hesabını veremeyiz erken seçim yapalım kararı halk versin der.
Sonuçta kimse bu dünyaya kazık kakmayacak, bakarsın bir emrihak vaki olur ya da hastalık, kocama benzeri bir sebepten makam boşalırsa 45 gün içinde seçime gidilir değil mi?
Yani kimse seçimlere dört yıl var nasılsa hesabı ile emekçi ve emekliye zulüm etmesin derim.
Bir ülke ancak emekçi ve emeklinin hakkını hukukunu koruyorsa o ülke medeni ve gelişmiş bir ülkedir, yoksa vur abalıya, biz yiyelim içelim hesabı emekli ve emekçiye kitleyelim kafası ile yönetilen bir ülke asla gelişmiş müreffeh bir ülke olamaz.
Tamam, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek harfiyen IMF politikalarını uygulamak, hesabı emekçi ve emekliye ödetmek istiyor amma ve lakin bakın mecliste 600 milletvekili var. Onlar Mehmet Şimşek gibi seçmenle muhatap olmayan, ilişki kurmayan izole bir konumda değiller!
Milletvekilleri her gün vatandaş ile muhatap oluyor, oluşan büyük tepkiyi göğüslüyorlar ve ne zaman sabır taşları çatlar, yetti artık derler bunu da kimse bilemez.