MAHİR ÜNAL, TÜRK DİLİ VE TÜRK ALFABESİ

AKP’li Mahir Ünal, “Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye’de yaşanmıştır. Mesela Fransız Devrimi her şeyi yıkmıştır...

AKP’li Mahir Ünal, “Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye’de yaşanmıştır. Mesela Fransız Devrimi her şeyi yıkmıştır ama lügate yani dile dokunmamıştır. Yine en sert devrimlerden bir tanesi Mao’nun Çin’de yaptığı kültürel devrimdir ve o da dile dokunmamıştır. Ama maalesef bir kültür devrimi olarak cumhuriyet bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hâsılı bütün düşünmemizi yok etmiştir.” Buyurmuş…

Cemil Meriç’in kaleme aldığı ‘Bu Ülke’ adlı kitaptan alıntılar yaparak gençlere seslenen Mahir Ünal, “Bugün konuştuğumuz Türkçe’nin düşünce üretebilmesi mümkün değildir. Bugün konuştuğumuz Türkçe ile bir düşünce üretemeyiz sadece ihtiyaçlarımızı karşılayabiliriz, konuşma ihtiyacımızı karşılayabiliriz.” Diyerek inciler dökmeye devam etmiş…

Eh bu durumda bana da bu zatı muhtereme cevap vermek düştü tabi.

Öncelikle şunu söyleyeyim ne Mao’nun Çin’i ve ne de devrimin Fransa’sında kültür, özellikle de dil ve alfabe yabancı emperyalist bir kültürün işgali altında değildi!

Türk dili ve kültürü ise yabancı ve düşman Arap ve Fars kültürü tarafından asimile edilmeye güçlükle direnirken büyük devrimci Mustafa Kemal önderliğinde başarılan kültür devrimleri sonucunda yeniden dirilmiş ve Türk topraklarında yeniden Türk kültürü ve dili egemen olabilmiştir.

Bir takım arapperestleri bu durumun rahatsız etmesi elbette gayet doğaldır. Onlar Türk kültürü yok olsun, Türk dili ölsün Türkler Arapça ve Farsça kırması bir dil konuşarak kendi kültürlerini unutsun, Türk dili ölüp tarihin yok olmuş diller mezarlığında yerini alsın istiyorlardı…

Atatürk’e de bu yüzden düşmanlar, çünkü asimile ederek yok etmek üzere oldukları Türk dili ve kültürü onun kültür devrimleri sayesinde dirildi ve kendi topraklarında egemen oldu.

Ne Mao ve nede Fransız devrimini yapanlar Atatürk kadar büyük ve başarılı birer devrimci olamadıkları için devrimleri hep yarıda kalmıştır. Örneğin Çinliler son derecede zor ve öğrenilmesi tam bir işkence olan Çin alfabesinden bile kurtulamamışlardır.

Bu noktada elbette Türk milletinin yapılan devrimleri şevkle kabullenmesi ve kendi öz kültürüne dönmeyi hararetle benimsemesi de çok etkili olmuştur.

Mahir efendi bilmelidir ki düşünmek, evrensel bilim ve kültüre katkı temelde bir dil ve alfabe sorunu değil bir akıl, yaratıcılık ve bilgi sorunudur!

Felsefeyi, bilimi, sanatı ve düşünceyi yasaklayan bir kültürü yıkmak ve yerine sanata, bilime, düşünceye önem veren yeni bir kültür kurmak ancak eski arkaik kültürün prangalarından kurtulmak ile mümkün olabilirdi. Atatürk önderliğinde gerçekleştirilen kültür devrimi işte bu prangaları kırıp atmıştır.

Mahir efendi ve onun kafasındaki AKP’liler Türk milletini gene arkaik prangalara vurmak, Türk milletinin çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmasını engellemek isteyen zavallılardır.

Unutmayın Türkçe Arapca’dan çok daha kadim ve gelişmiş bir dildir! Türkçenin düşünce ve fikir üretmeye yetmediği iddiası ise kültür emperyalizmi açısından kullanılmaya son derecede elverişli, alçakça bir iftiradan ibarettir.

Alfabe meselesine gelince:

Türkler dini, siyasi ve kültürel dayatmalar sonucunda Arap alfabesinin Osmanlıca denilen bir uyarlamasını kullanmaktaydı. İşin açığı Arap alfabesi teknik olarak son derecede yetersiz ve arkaik bir alfabedir.

Arapça alfabenin yetersizliği konusundaki tartışmalar 1800’lerde başlamıştır. Ahmet Cevdet Paşa ve Münif Paşa Arap alfabesinin Türkçe’deki bazı sesleri yazıya dökmede yetersiz kaldığını ve bunu aşmak için bir takım iyileştirmeler yapılması gerektiğini ilk savunan aydınlardır. Bu aydınlar Arap alfabesinde büyük harflerin mevcut olmamasından ötürü özel isimleri diğer isimlerden ayırmanın güçlüğünden dem vururken bir yandan da Avrupalıların yazılarında herhangi bir zorluk çekmedikleri için 6-7 yaşındaki çocukların okuyup-yazmayı öğrendiklerini, böylelikle toplumun her tabakasının kendilerini ifade edecek kadar iyi yazabildiğini dile getiriyordu. Alfabe tartışmasına dâhil olan Ziya Gökalp de Arap alfabesinin Türkçeye uygun olmadığını dile getirenler arsındaydı.

Türk devrimleri sayesinde bizde zaten kendimize ait olmayan, arkaik ve yetersiz bir alfabeyi bırakıp çağdaş bilim, teknoloji ve sanatı üreten ülkelerin de kullandığı harfler temelinde yeni Türk alfabesini inşa ettik. Üstelik bu alfabenin kökeni Latin dense de aslında daha öncesine uzanır ve bir Türk kavmi olan Etrüsklere dayanır.

Sonuç olarak Türk kültür devrimleri bir öze dönüş, kendini bulma ve asimilasyondan kurtulma hareketidir, bu yüzden de halk tarafından benimsenmiş ve kökleşmiştir. Mahir efendi gibi eskiye hasret duyanlara ise ağlaşmak düşmüştür…