Madenden Çıkan Cevher: Orhan Ayaz (2)

12 Eylül hadisesi olunca Ankara’ya dönmek zorunda kaldı. Bir müddet işsiz kaldıktan sonra Gold Finger’de Aldo, Aylin Urgal ve Hakkı Çağdaş gibi sanatçılarla çalışmaya başladı.
Samsun Fuarı’nda bir iş çıktı. Dede Erkan Oban, Banbino Bülent Soysal (Bateri), Gitar’da Sezar Soğukpınar ve Solist Serpil Benay’la Samsun’da 3 ay muhteşem program yapıp, Ankara’ya döndüler.
O sıralarda tek başına çalan piyanist modası başlamıştı.
Bir yandan Petrol Ofisi ve iki özel Ana Okulu’nda, Müzik dersleri verirken diğer yandan 19 Mayıs Spor Akademisi’nde 1. ve 2. sınıflara müzik dersi vermeye başladı.


Öğrencisi ve müstakbel eşi Müşerref Bosnalı ile aralarında elektriklenme oldu, orada tanıştı.
Bodrum’da bir iş aldı. Bütün elektronik aletleri de otobüse yükledi. Yolculuk yaptığı otobüs gece 01:30’da Dinar yakınlarında nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde kamyonla kafa kafaya çarpıştı. Sağ taraf cam kenarında 16 numaralı koltukta oturuyordu. Kazada yanındaki yolcu dâhil 16 kişi öldü. Diğerleri yaralandı. 3 gün Dinar Devlet Hastanesinde iç kanama şüphesiyle yatırıldı. Haberi duyan babası Tavşanlı’dan geldi. Parçalanan müzik aletleri ve eşyalarını bir Tren’e yükleyerek Kütahya’ya oradan da Tavşanlı’ya döndüler.


Müşerref kazayı 1 hafta sonra öğrendi. Orhan evden kaçarak, Ankara’ya geldi. Müşerrefle hasret giderdiler. Geçirdiği kaza nedeniyle büyük bir sarsıntı geçirmişti. Bu nedenle Müşerref onu yalnız bırakmak istemedi. Evine gitmiyor. Orhan’la kalıyordu. Baba kızının canından endişelenmiş yollara düşmüştü. Herkese soruyordu. En sonunda babaya “kızınızı Tunalı Hilmi caddesinde müzik hocasıyla elele yürürken gördük” demişlerdi. Baba bunu duyunca derin bir ohhh çekti. “Çok şükür kızım yaşıyor” diye düşündü.


Müşerref’le Orhan 16 Haziran 1982’de Tavşanlı’da evlendiler. Hakkı Ayaz Gelinin babası PTT mensubu Şerafettin Bosnalı’ ya telefon açarak “böyle olmasını istemezdim. Ama merak etme kızınız emin ellerde, biz kötü insanlar değiliz. En kısa zamanda tanışacağız” dedi. Şerafettin Bey’de ne yapsın… Hayırlı olsun… Hayırlı olsun” demekten başka söz bulamadı. Hakkı ve Perihan çifti tanışmak için gittiğinde çok iyi karşılandılar.
Orhan, 3,5 ay Bodrum’a çalışmaya gitti. Dönüşünde eşiyle birlikte Kayınpederle tanıştı.


Samsun’da Fuar içerisinde Küçük Ev işletmesinden Piyanist istediler… Aradıkları piyanisti bulamıyorlardı. Eşi “neden sen gitmiyorsun?” dedi. 5 aylık evliydi. Kazada bütün malzemeler parçalandığından kiralık cihazlarla Samsun’a gitti. Eşinin de yardımıyla, Günün sevilen şarkılarından oluşan 150 şarkıdan 450-500 repertuara kavuştu. Onlar da fazlasıyla yetti.


Türk Müziği’ne daha fazla ağırlık vermeye başladı. 3 ay çok güzel çalıştı. Kültür Bakanlığı TSM sanatçısı ve bir dönem Türk Musikisi Federasyonu Başkanlığı da yapan Osman Ergen ile Küçük Evde çalışmış oldular. Oradan Amasya’ya geçti. Bir ay da Amasya Turban Otel’de çalıştı. Kendi cihazlarını almıştı.


Amasya’dan dönüşte 17 Mart 1983 günü kızı Burcu Dünya’ya geldi.
Ankara’da tek çalışmaya başladı. Palet, Regal şimdiki komşu restoran, farabi de Özcan Zamiroğlu, Selahattin Altınbaş, “Aferin güzel okuyorsun” dedi. Radyo sanatçılarını o tarihte fazla da tanımıyordu.
Kayseri Erciyes dağı eteklerinde Kayseri’yi tepeden gören şahane manzaralı Şemseddin Restoran’da çalışmaya başladı. 3 ay sonunda 1975 model 6 silindirli Nova marka bir araba beğendi. Kayseri spor Başkanı Mehmet Haymanalı’ ya durumu anlattı. Mehmet Bey “birikmişin var mı? Eksiğin varsa hallederim” dedi. 10 dakika içinde beğendiği arabayı aldı getirdi. Arabayı aldığında ehliyeti bile yoktu. Lambaları bile nereden yanıyor bilmiyordu. Ehliyete müracaat etti. 1986 yılında 3 hafta içinde ehliyetini aldı.


Trabzon Trapesus Restoran’da 1,5 ay çalıştı. Trabzonsporlu Şenol, İskender ve Hasan ile aynı otelde kalıyordu. Hepsiyle ahbap oldu.
1986 yazında denize sıfır Ayvalık Altınkum Otel’de, Ertesi yaz da Ayvalık Aytur Otel’de çalıştı.
Ankara’ya döndüğünde Palet, Tunalı da Plaza restoran da İzmir caddesinde Etap Mola Otel’de o tarihteki Milliyet Gazetesi Ankara temsilcisi Orhan Tokatlı ve İki arkadaşıyla gelen Yazar Aziz Nesin’e konser verdi. Aziz Bey, “sen ne güzel müzik yapıyorsun? Kimsin sen?” dedi. Orhan “Sizinle aynı apartmanda oturuyoruz” deyince Aziz Bey, “hadiii yaaa” dedi. “Siz Tunalı Büklüm sokakta 75/2 numarada oturuyorsunuz, ben oturduğunuz apartmanın yöneticisiyim üç numarada oturuyorum. “Birikmiş aidat borçlarınız var” deyince film koptu. Aziz bey gülmekten öldü. “Bunu mutlaka bir kitabımda yazmalıyım” dedi.


Kıbrıs’a 4 aylığına çalışmaya gitti. Sıcaktan erken döndü.
Ayvalık Ankara Oteline gitti 88-94 yılları arasında 7 sezon çalıştı. 90-91-92 yıllarında Pamukkale Karahayıt Ergür Otel’de 3 sezon çalıştı.
93 yılında Antalya Kemer’de bulunan Sultan Saray Otelinde 3 ay çalıştı.
İzmir Gümüldür Kulüp Yalı Fransız Tatil Köyünde 9 ay çalıştı.
Tekrar Ayvalık Ankara Oteline döndü.


Bu arada, TRT Lokalinde Piyanist olarak çalışan sanatçı Mehmet Özkaya, TRT Ankara Radyosu’na sanatçı olarak atanınca yeri boş kaldı.
O tarihte Müzik Dairesi Başkanı olan Zihni Derçin de yeni bir piyanist için arayışa girdi. Müzik Dairesinde çalışan Orhan’ın okul arkadaşı Ahmet Berker ve Uzman Vedat Kaptan Yurdakul ile TRT’nin ünlü prodüktörü Samim Şenyüz ve Aykut Alpat ile bu konuyu istişare etti. Hepsi Orhan Ayaz’ı işaret ediyordu. “Nerede buluruz” diyordu? Kayınpederine ulaşıldı. O da Ayvalık Ankara Otelinin telefon numarasını verdi. Bir Cumartesi günü Deniz Kuvvetleri Komutanlığının Bilkent Otel’de yemeği var, Ayşe Taş sahne alacak, Orhan Ayaz’da gece geç vakitlere kadar müzik yapacaktı. Molasız çalıyordu. Vural Beyazıt paşa sahneye geldi… “Oğlum dur dur… Sen kim sin?” dedi. Alnından öptü. Pazartesi günü Samim Şenyüz aradı. Telefonda “derhal tanışacaksın benle” dedi. Atatürk Bulvarında TRT’ye gitti. Samim Bey Orhan’la ilgili bilgileri aldı.
Zihni Bey’in sekreteri oteli arayarak, “Efendim TRT Müzik Dairesi Başkanımız Zihni Derçin sizinle görüşecek bağlıyorum” dedi.
Zihni Bey “Merhabalaşmadan sonra “Siz neredesiniz? Ayvalık’ta mısınız?” diye sordu. “Evet” cevabını alınca “uygun şartlar olursa sizinle görüşmemiz lazım.” Dedi.


Orhan, “Ben burada otelde çalışıyorum, nasıl olur bilmem ki, düşünmem lazım” dedi
Zihni bey, “Siz düşünün tekrar arayın.” dedi.
Kayın pederi Orhan’ı aradı. “Çok iyi, kabul et.” dedi.
Eşiyle ne yapacağız diye düşünürlerken, Zihni bey, 10 gün sonra cevap almak için tekrar aradı. “Biz hala düşünüyoruz” cevabını alınca “siz acilen Ankara’ya gelin” dedi.
Otel sahibi Sabri Çörek Bey’e durumu anlattı. O da “git oğlum iki gün ben seni idare ederim, işin aslını astarını öğren de gel” deyince rahatladı, Ankara’ya hareket etti.
Kendisini Ahmet Berker ile Vedat Kaptan Yurdakul karşıladı. Zihni Bey’e götürdüler.
O’da “Öz geçmişinizi anlatır mısınız?” dedi. Anlattı.
Zihni Bey “ailenizle görüşün beni arayın” dedi. Ahmet Berker, ve Vedat Kaptan Yurdakul “hadi hayırlısı olsun” dediler.
Ayvalık’a tekrar döndü. Yine TRT’yi aramayınca, Zihni Bey aradı.” Kâğıt Kalem Var mı?” Dedi. “Var” cevabını alınca “yaz” dedi.


“TRT Genel Müdürlüğü’ne ANKARA
Ben sanatçı Piyanist Şarkıcı Orhan Ayaz olarak Kurum’a sanatçı olarak atamamın yapılmasını arz ederim.” “Şu numaraya faxlar mısınız?” dedi faxlattı.
“1 hafta sonra acilen dönün TRT’ye iş başı yapıyorsunuz” diye aranınca…
TRT Lokalinde Müzisyen olarak çalışmaya başladı. Bir gün Zihni Bey’e “param kalmadı dışarda ekstra bir iş var” demesiyle lafını bitirmeden Zihni Bey kükredi… “Sırası mı? Şimdi keriz’ in ben senin sanatçı kadrosuna atanman için uğraşıyorum, sen ne derdindesin?” dedi. Orhan “Keriz!” ne ki? diye düşündü…


Genel Müdür Tayfun Akgüner Türk Müziğini çok severdi. Sıkça gelirdi. Zaman zaman Radyo’dan da sanatçı isterdi.
3 Kasım 1994 tarihinden 3,5 ay sonra sınava girdi. Sınav heyetinde o tarihte Ankara Radyosu TSM Müdürü Kadri Şarman, Müzik Dairesi Başkan Yardımcısı Selçuk Aygan, Müzik Dairesi Başkanı Zihni Derçin, ÇSM Müdürü Mine Çalışal ve Müzik Dairesi TSM Müdürü Özgen Gürbüz vardı.
Sordukları sorulara cevap verdi. Sazını çalmasını istediler, çaldı. Hayırlı olsun dediler…
Orhan, bir akşam Zihni Bey’e “beğendiniz mi?” dedi. “Hayırrrrr, yarından itibaren Ankara Radyosu’na gideceksin, oradan buraya bir sanatçı gelse şu sesten çal dese mahcup olursun git orada eğitsinler, akşamları da burada çalacaksın” cevabını aldı.


TSM Şefi Ziya Taşkent’e gitti. “Ben geldim” dedi. Ziya Bey sert bir şekilde “Haberim var al şu dosyayı geç otur dedi.” Stüdyoda kimler yoktu ki TSM şubesinin bütün marka olmuş ünlü sanatçıları oradaydı. Dosya’ ya baktı… Ayvayı yedik dedi. Batıcıydı ilk defa TSM Notası görüyordu. Radyoya erkenden gidiyordu. Sabah provaları, canlı yayınlar, öğlen yayınları ve akşam 17:30 fasıl yayınlarına giriyor, gece de lokale gidiyordu. 1995 senesinden 1999 yılına kadar radyoya geldi. 1999 yılında Ziya Taşkent’in depremde vefatından sonra üzüntüsünden Radyo’ya gidemedi. Piyano sanatçısı Erkan Yüksel emekli olunca tekrar gelmeye başladı. Samim Şenyüz, Akşam Sefası, Radyo Sanatçıları konserine çıkarıyordu.
2012 yılında Radyo’ya geldiğinde ilk programında Baş Tonmayster Hakan Otçu “harikaydın” dedi kaydı dinletti. İlk günden moral buldu.
2017 yılında Derya Kaya’nın vefatıyla birlikte Radyo ona eskisi kadar keyif vermiyordu. 16 Ağustos 2018’de TRT Ankara Radyosu TSM şubesinden emekli oldu.


Çeşitli TSM koroları çalıştırdı. Koro konserlerine katıldı. Halen İstanbul radyosuna emekli sanatçı olarak dışarıdan hizmet vermektedir.
Orhan Ayaz evli bir çocuk ve bir de torun sahibidir. Torun sevdasına İstanbul’a yerleşmiştir.
Kendisine sevdikleriyle beraber sağlıklı uzun yıllar dileriz.
(BİTTİ)